Translation of "Vermeyin" in English

0.007 sec.

Examples of using "Vermeyin" in a sentence and their english translations:

Cevap vermeyin.

- Don't respond.
- Don't answer.

Bana onu vermeyin.

- Don't give me that.
- Don't give me that!

Çocuklarıma şeker vermeyin.

Don't give candy to my children.

Vazgeçmesine izin vermeyin.

Don't let him give up.

Köpeğe yiyecek vermeyin.

Don't feed the dog.

Şifrenizi kimseye vermeyin.

Never give out your password to anyone.

Ölmeme izin vermeyin!

- Don't let me die.
- Don't let me die!

Kimseye zarar vermeyin.

Don't harm anyone.

Ateşe ateşle karşılık vermeyin.

Don't fight fire with fire.

Onun düşmesine izin vermeyin.

Don't let him fall.

Onun kaçmasına izin vermeyin.

Don't let him get away.

Onun kaçmasına izin vermeyin!

Don't let him escape!

Köpek girmesine izin vermeyin.

Don't let the dog come in.

Bunun kirlenmesine izin vermeyin.

Don't let it get soiled.

Düşmanın yaklaşmasına izin vermeyin.

Don't let the enemy get close.

Köpeğe dışarı izin vermeyin.

Don't let the dog out.

Onların kazanmasına izin vermeyin.

Don't let them win.

Lütfen ölmeme izin vermeyin.

Please don't let me die.

Onu hediye olarak vermeyin.

Don't give it away.

Onun olmasına izin vermeyin.

Don't let that happen.

Onların kaçmasına izin vermeyin.

Don't let them get away.

Onu bilmelerine izin vermeyin.

Don't let them know that.

Onların vazgeçmelerine izin vermeyin.

Don't let them give up.

Onun ölmesine izin vermeyin.

Don't let him die.

Çok hızlı hüküm vermeyin.

Don't pass judgment too quickly.

Hırsızın kaçmasına izin vermeyin!

Don't let the thief run away!

Lütfen Tom'a zarar vermeyin.

Please don't hurt Tom.

Bunun için oy vermeyin.

Don't vote for it.

Çocuklara soğuk süt vermeyin!

Do not give the children any cold milk!

- Onun gözlükleri kırmasına izin vermeyin.
- Onun bardakları kırmasına izin vermeyin.

Don't let him break glasses.

Bunun bizi yavaşlatmasına izin vermeyin!

[Bear] Don't let this slow us down.

Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.

- Don't let opportunities pass by.
- Don't miss this chance.

Görünüşün sizi kandırmasına izin vermeyin.

Don't let appearances fool you.

Gitmesine izin vermeyin. Sıkı tutun.

Don't let go. Hold on tight.

Hayal gücünüzün vahşileşmesine izin vermeyin.

Don't let your imagination run wild.

Onun bilgisayara dokunmasına izin vermeyin.

Don't let him touch the computer.

Onun kapıyı açmasına izin vermeyin.

Don't let him open the door.

Onun piyano çalmasına izin vermeyin.

Don't let him play piano.

Onun, ayakkabılarını çıkarmasına izin vermeyin.

Don't let him take his shoes off.

Onun orada kalmasına izin vermeyin.

- Don't let him sit there.
- Don't let him stay there.

Bana herhangi bir fikir vermeyin.

Don't give me any ideas.

Ona herhangi bir fikir vermeyin.

Don't give her any ideas.

Köpeğin içeri girmesine izin vermeyin.

Don't let the dog in.

Onun odasında kimseye izin vermeyin.

Don't let anyone in his room.

İnsanların sizden yararlanmasına izin vermeyin.

Don't let people take advantage of you.

Onun tekrar olmasına izin vermeyin.

Don't let it happen again.

Bunun sizi durdurmasına izin vermeyin.

- Don't let it stop you.
- Don't let that stop you.

Onları boşa harcamalarına izin vermeyin..

Don't let them go to waste.

Bu yılanların kaçmasına izin vermeyin.

Don't let these snakes escape.

Onların çocuklarıma yaklaşmalarına izin vermeyin.

Don't let them near my kids.

Onun çocuklarıma yaklaşmalarına izin vermeyin.

Don't let him near my kids.

Onun bunu yapmasına izin vermeyin.

Don't let her do it.

Sizi rahatsız etmesine izin vermeyin.

Don't let it trouble you.

Çocukların yolda oynamasına izin vermeyin.

Don't let children play in the road.

Çocuğun bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.

Don't let the kid play with knives.

Kendinizin şişman olmasına izin vermeyin.

Don't allow yourself to become fat.

O köpeğin gitmesine izin vermeyin.

Don't let that dog go.

Onların sizi aldatmasına izin vermeyin.

Don't let them fool you.

Kaslarınızın dejenere olmasına izin vermeyin.

- Don't let your muscles atrophy.
- Don't allow your muscles to degenerate.

Bunun çalışmalarınızı etkilemesine izin vermeyin.

Don't let this affect your studies.

Tom'un araba kullanmasına izin vermeyin.

Don't let Tom drive.

Bunu yaptığınızı yakalamama izin vermeyin.

Don't let me catch you doing that.

Tom'un orada oturmasına izin vermeyin.

Don't let Tom sit there.

Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.

Don't let anyone come near the fire.

Çok fazla yiyerek midenize zarar vermeyin.

Don't injure your stomach by eating too much.

Onun, kız kardeşine vurmasına izin vermeyin.

Don't let him hit his sister.

Onun, sizin telefonlarınızla oynamasına izin vermeyin.

Don't let him play with your phone.

Onun beni takip etmesine izin vermeyin.

Don't let him follow me.

Onun bu filmi izlemesine izin vermeyin.

Don't let him watch this film.

Onun bir şey söylemesine izin vermeyin.

Don't let him say anything.

Tom'un bunu tekrar yapmasına izin vermeyin.

Don't let Tom do that again.

Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin.

Don't let your children become couch potatoes.

Benim dakik olduğumun söylenmesine izin vermeyin.

Don't let it be said I am not punctual.

- Onu teşvik etmeyin.
- Ona cesaret vermeyin.

Don't encourage him.

Çocukların başına buyruk olmalarına izin vermeyin.

Don't let children have their own way.

Lütfen artık sadece bana zarar vermeyin.

Please just don't hurt me anymore.

Bugün Tom'un dışarı çıkmasına izin vermeyin.

Don't let Tom go outside today.

Birinin bu kapıyı kapatmasına izin vermeyin.

Don't let anyone close this door.

Fiyatın sizi rahatsız etmesine izin vermeyin.

Don't let the price bother you!

- Bana ipucu verme.
- Bana ipucu vermeyin.

Don't give me any hints.

- Bana karşılık verme.
- Bana karşılık vermeyin.

Don't talk back to me.

Bir çocuğa ihtiyacından fazla para vermeyin.

Do not hand over more money than is necessary to a child.

Onların bu odaya girmesine izin vermeyin.

Don't let them into this room.

Onun bu odaya girmesine izin vermeyin.

Don't let her into this room.

Onların bunu tekrar yapmasına izin vermeyin.

Don't let them do that again.

Onun bunu tekrar yapmasına izin vermeyin.

Don't let her do that again.

Hiç kimsenin Tom'u incitmesine izin vermeyin.

Don't let anyone hurt Tom.

Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.

Please don't let the children play with knives.

X ile işaretli sorulara yanıt vermeyin.

Don't respond to questions marked with an X.

Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

- Don't let this interfere with your studies.
- Don't let this affect your studies.

İlişkilerin çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

Don't let relationships interfere with your studies.

Sporun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

Don't let sports interfere with your studies.

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

Don't let anybody else take that job.