Translation of "Sonrayı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Sonrayı" in a sentence and their english translations:

Öğleden sonrayı ofisimi temizleyerek geçirdim.

I spent the afternoon cleaning my office.

Tom öğleden sonrayı babasıyla geçirdi.

Tom spent the afternoon with his father.

Öğleden sonrayı Tom ile geçirdim.

I spent the afternoon with Tom.

Öğleden sonrayı seninle geçirmekten hoşlandım.

I enjoyed spending the afternoon with you.

Bütün öğleden sonrayı kütüphanede geçirdim.

I spent all afternoon in the library.

Öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçirdik.

We spent the afternoon listening to music.

Tom öğleden sonrayı arkadaşlarıyla geçirdi.

Tom spent the afternoon with his friends.

- Bütün öğleden sonrayı onu yapmaya harcadım.
- Bütün öğleden sonrayı onu yaparak geçirdim.

I've spent all afternoon doing that.

Tüm öğleden sonrayı müzik dinleyerek geçireceğim.

I'll spend all afternoon listening to music.

Öğleden sonrayı bir resim yaparak geçirdim.

I spent the afternoon painting a picture.

Tüm öğleden sonrayı evimi temizleyerek geçirdim.

I spent the whole afternoon cleaning my house.

Biz öğleden sonrayı üzüm yiyerek geçirdik.

We spent the afternoon eating grapes.

Onlar öğleden sonrayı havuzun etrafında geçirdiler.

They spent the afternoon around the pool.

Tom öğleden sonrayı garajında oyalanarak geçirdi.

Tom spent the afternoon messing around in his garage.

Cumartesi öğleden sonrayı TV izleyerek geçirdim.

I spent that Saturday afternoon watching TV.

Tom öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

Tom spent the afternoon with Mary.

Alet edavat temizleyerek öğleden sonrayı geçirdik.

We spent the afternoon cleaning our gear.

Tom öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.

Tom spent the afternoon cleaning his room.

Tom öğleden sonrayı kitap okuyarak geçirdi.

Tom spent the afternoon reading a book.

Tom öğleden sonrayı broşürleri dağıtarak geçirdi.

Tom spent the afternoon handing out leaflets.

Dinlendirici bir öğleden sonrayı hak ediyorum.

I deserve a relaxing afternoon.

Tom bütün öğleden sonrayı çalışarak geçirdi.

Tom spent the whole afternoon studying.

Lütfen gelecek Cumartesi öğleden sonrayı boş bırak.

Please leave next Saturday afternoon free.

Tüm öğleden sonrayı Tom'dan sakınmaya çalışarak geçirdim.

I spent the whole afternoon trying to avoid Tom.

O, bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.

She spent all afternoon cooking.

Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

Tom spent the entire afternoon with Mary.

Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

I spent the whole afternoon chatting with friends.

Dün tüm öğleden sonrayı odamı temizleyerek geçirdim.

I spent all yesterday afternoon cleaning my room.

Dün öğleden sonrayı kuzenim Gian ile geçirdim.

I spent yesterday afternoon with my cousin Gian.

Tom tüm öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.

Tom spent all afternoon cleaning his room.

Tom, bütün öğleden sonrayı tenis oynayarak geçirdi.

Tom spent the whole afternoon playing tennis.

Bütün öğleden sonrayı e-postaları yanıtlayarak geçirdim.

I spent all afternoon replying to emails.

Bütün öğleden sonrayı ayak işleri yaparak geçirdim.

I spent all afternoon running errands.

Tom bütün öğleden sonrayı yemek pişirerek geçirdi.

Tom spent all afternoon cooking.

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi.

Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

Ne yapmam gerektiğini düşünerek tüm öğleden sonrayı geçirdim.

I spent all afternoon thinking about what I should do.

Bütün öğleden sonrayı hikaye kitaplarını İspanyolcaya çevirmekle geçirdim.

I spent the whole afternoon translating story books to Spanish.

O her cumartesi öğleden sonrayı tenis oynayarak geçirir.

She spends every Saturday afternoon playing tennis.

Tom bütün öğleden sonrayı Mary'ye yardım ederek geçirdi.

Tom spent all afternoon helping Mary.

Tom ve Mary dün öğleden sonrayı birlikte geçirdiler.

Tom and Mary spent yesterday afternoon together.

Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim.

I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.

Bu arabayı çalıştırmaya çalışırken zaten birkaç öğleden sonrayı boşa harcadım.

I've already wasted a couple of afternoons trying to get this car running.

Öğleden sonrayı seninle geçirmekten daha çok istediğim bir şey yok.

There's nothing I'd like more than to spend the afternoon with you.

Tom ve Mary öğleden sonrayı bal kabaklı turta pişirerek geçirdiler.

Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies.

Tom tüm öğleden sonrayı havaalanında inip kalkan uçakları izleyerek geçirdi.

Tom spent all afternoon at the airport watching the airplanes land and take off.

Tom Mary'nin doğum günü partisi için bütün öğleden sonrayı hazırlanmakla geçirdi.

Tom spent all afternoon getting ready for Mary's birthday party.

Tom ve çocukları tüm öğleden sonrayı mükemmel Noel ağacı arayarak geçirdiler.

Tom and his children spent all afternoon looking for the perfect Christmas tree.