Translation of "Yargıcı" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yargıcı" in a sentence and their english translations:

Nasıl bu kadar yargıcı olabiliyorsun?

How can you be so judgmental?

O, Guantanamo'da sorgu yargıcı olarak çalıştı.

He worked as an interrogator at Guantanamo.

Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.

The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.

- Bunun yargıcı olmana izin vereceğim.
- Bunun kararını sana bırakıyorum.
- Bu kararı sana bırakıyorum.

I'll let you be the judge of that.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.

The various modes of worship which prevailed in the Roman world were all considered by the people as equally true; by the philosopher as equally false; and by the magistrate as equally useful. And thus toleration produced not only mutual indulgence, but even religious concord.