Translation of "Kararını" in English

0.011 sec.

Examples of using "Kararını" in a sentence and their english translations:

- Kararını verebildin mi?
- Kararını verdin mi?

- Have you made your decision yet?
- Have you made a decision yet?

Onun kararını onaylamıyorum.

- I don't approve your decision.
- I don't approve of his decision.

Kendi kararını vermelisin.

You should make up your own mind.

O, kararını verdi.

He made up his mind.

O kararını verdi.

She made up her mind.

Kararını verdin mi?

Have you made up your mind?

Neden kararını vermiyorsun?

Why don't you make up your mind?

Lütfen kararını ver.

Please make up your mind.

Henüz kararını verme.

Don't make up your mind just yet.

Tom kararını verdi.

- Tom has made up his mind.
- Tom has made his decision.
- Tom made his decision.

Kendi kararını ver.

Make your own decision.

Senin kararını bekliyorum.

I await your decision.

Keşke kararını versen.

- I wish you'd make up your mind.
- I wish you'd make your mind up.

Kararını vermek zorundasın.

You have to make up your minds.

Kendi kararını kullan.

Use your own judgment.

Tom kararını açıkladı.

Tom explained his decision.

Tom'un kararını alkışlıyorum.

I applaud Tom's decision.

Tom'un kararını anlayabiliyorum.

I can understand Tom's decision.

Tom kararını vermişti.

Tom made up his mind.

Bunun kararını size bırakıyorum

I leave it up to you to decide

Senin kararını tasvip etmiyorum.

I don't approve your decision.

Tıp okuma kararını alkışlıyorum.

I applaud your decision to study medicine.

O derhal kararını verdi.

He made up his mind right away.

Kararını tekrar düşünmeni istiyorum.

I want you to reconsider your decision.

- Kararını ver.
- Karar ver.

- Make up your mind.
- Make up your mind!

Tom henüz kararını vermedi.

Tom hasn't made up his mind yet.

Tom zaten kararını verdi.

Tom has made up his mind already.

Sadece kararını vermek zorundasın.

You only have to make your decision.

Hâlâ Tom'un kararını bekliyoruz.

We're still waiting for Tom's decision.

Kararını yeniden düşünmek isteyebilirsin.

You might want to reconsider your decision.

Senin kararını duymak isterim.

I'd like to hear your decision.

En iyi kararını kullan.

Use your best judgment.

Kararını yeniden düşünmeni öneririm.

I suggest you reconsider your decision.

Ben komitenin kararını destekledim.

I supported the committee's decision.

Mahkeme kararını temyiz ettiler.

They appealed the court's decision.

Biz Tom'un kararını destekliyoruz.

We support Tom's decision.

Keşke Tom kararını verse.

I wish Tom would make up his mind.

Vergilerin azaltılması kararını alkışladık.

We applaud the decision to lower taxes.

O, kararını bana bildirdi.

She informed me of her decision.

Tom hemen kararını veremedi.

Tom couldn't make up his mind right away.

Emeklilik kararını nasıl verdin?

How did you make the decision to retire?

Tom derhal kararını verdi.

Tom made up his mind right away.

Sami zaten kararını verdi.

Sami has already made his mind.

Henüz kararını vermediğini söylüyor.

He says that he hasn't made up his mind yet.

Sigarayı bırakma kararını takdir ediyorum.

I applaud your decision to quit smoking.

Lütfen son olarak kararını ver.

Please make up your mind once and for all.

Öğretmen, öğrenci konseyi kararını onayladı.

The teacher affirmed the decision of the student council.

Juri bir suç kararını onayladı.

The jury has returned a verdict of guilty.

Tom hemen hemen kararını verdi.

Tom has almost made up his mind.

Tom şimdiye kadar kararını vermeliydi.

- Tom should have made up his mind by now.
- Tom should've made up his mind by now.

Tom kendi kararını vermek zorunda.

- Tom has to make up his own mind.
- Tom must make up his own mind.

Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

That was probably what influenced their decision.

Düşün ve kararını bana bildir.

Think it over and let me know what you decide.

Biz onların kararını hoş karşıladık.

We welcomed their decision.

Hakim mahkeme kararını okumaya başladı.

The judge started to read the sentence.

Kararını haklı çıkarmak zorunda değilsin.

You don't have to justify your decision.

Hiç kimse Tom'un kararını sorgulamadı.

Nobody questioned Tom's decision.

Tom kararını pazartesi günü açıkladı.

Tom announced his decision Monday.

Tom kararını tekrar düşüneceğini söylüyor.

Tom says he'll reconsider his decision.

Tom'un çabucak kararını vermesi gerekiyor.

Tom needs to make up his mind quickly.

Anayasa Mahkemesi, önceki kararını bozdu.

The Supreme Court overturned a previous decision.

Biz onun kararını hoş karşıladık.

We welcomed her decision.

Tom kararını tekrar gözden geçirdi.

Tom reconsidered his decision.

Tom haftalar önce kararını verdi.

Tom made up his mind weeks ago.

- Tom kendi kararını verecek kadar yaşlı.
- Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.

- Tom is old enough to make up his own mind.
- Tom is old enough to decide for himself.

Bir itfaiyeci olmak için kararını verdi.

He made up his mind to be a fireman.

Bir sekreter olmak için kararını verdi.

She made up her mind to be a secretary.

Bu gece hakkında kararını verdin mi?

Have you made up your mind about tonight?

Kararını vermen için on dakikan var.

You have ten minutes to make up your mind.

Tom'un çoktan kararını verdiğine oldukça eminim.

I'm pretty sure Tom has already made up his mind.

Sen zaten kararını verdin, değil mi?

You've already made your decision, haven't you?

Tom Avustralya'ya gitmek için kararını verdi.

Tom has made up his mind to go to Australia.

Tom sigarayı bırakmak için kararını verdi.

Tom has made up his mind to quit smoking.

Yeni yıl kararını yerine getirecek misin?

Will you keep your New Year's resolution?

Tom'un kendi kararını vermesine izin vermeliyiz.

We should let Tom make up his own mind.

Kararını vermen için otuz dakikan var.

You have thirty minutes to make your decision.

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

The mayor will shortly announce his decision to resign.

Sonunda yurtdışına gitmek için kararını verdi.

She finally made up her mind to go abroad.

O, üniversiteye gitmek için kararını verdi.

She made up her mind to go to college.

Leyla hayatının en önemli kararını verdi.

Layla made the most important decision of her life.

Sami mahkemenin kararını kabul etmeyi reddetti.

Sami refused to accept the judgment of the court.

Onu yapmaya devam etme kararını verdim.

I decided to continue doing that.

Bir öğretmen olmak için kararını verdi.

He made up his mind to be a teacher.

O, üniversitede tıp okumak için kararını verdi.

- He decided to major in medicine in college.
- He made up his mind to study medicine at university.

O yurt dışında okumak için kararını verdi.

He made up his mind to study abroad.

Keşke şu veya bu şekilde kararını verse.

I wish he would make up his mind one way or other.

Tom arabayı satın almak için kararını verdi.

Tom made up his mind to buy the car.

Mary'nin ebeveynleri onun dövme yaptırma kararını onaylamadılar.

Mary's parents disapproved of her decision to get tattooed.

O, bir pilot olmak için kararını verdi.

He made up his mind to become a pilot.

Tom o evi almak için kararını verdi.

Tom has made up his mind to buy that car.

Tom burada çalışmayı bırakmak için kararını verdi.

Tom has made up his mind to quit working here.

Tom bir itfaiyeci olmak için kararını verdi.

Tom made up his mind to be a firefighter.

Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.

Tom is old enough to decide for himself.

O, hukuk fakültesine gitmek için kararını verdi.

He made up his mind to go to law school.

Komitenin kararını nihai olarak kabul edeceklerini söylediler.

They said they would accept the committee's decision as final.

Tom bir gazeteci olmak için kararını verdi.

Tom made up his mind to become a newspaperman.