Translation of "Olabiliyorsun" in English

Nasıl konsantre olabiliyorsun?

How can you concentrate?

Nasıl emin olabiliyorsun?

- How can you be sure?
- How can you be certain?

Nasıl başarılı olabiliyorsun?

How can you succeed?

Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun?

How can you be so selfish?

Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsun?

How can you be so callous?

Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

How can you be so certain?

Nasıl bu kadar alaycı olabiliyorsun?

How can you be so cynical?

Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun?

How can you be so heartless?

Nasıl bu kadar karamsar olabiliyorsun?

How can you be so pessimistic?

Nasıl bu kadar yargıcı olabiliyorsun?

How can you be so judgmental?

Nasıl bu kadar duyarsız olabiliyorsun?

How can you be so insensitive?

Nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun?

How can you be so confident?

Tom'un gerçeği söylediğine nasıl emin olabiliyorsun?

How can you be sure Tom's telling the truth?

"Tom bu tabloyu satın alacak." "Nasıl emin olabiliyorsun?"

"Tom will buy that painting." "How can you be sure?"

Tom'un kalmak istediğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

What makes you so sure Tom wants to stay?

Tom'un seni sevdiğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

What makes you so sure Tom likes you?

Böyle bir zamanda nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?

How can you be so calm at a time like this?

Nasıl her şey hakkında bu kadar sakin olabiliyorsun?

How can you be so calm about everything?

Tom'un yarın burada olacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

What makes you so sure that Tom will be here tomorrow?

- Sendeki bu eminlik nereden geliyor?
- Kendinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

- Where does all your confidence come from?
- Where do you get all that self-confidence?

- Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun?
- Nasıl bu kadar etkisiz olabiliyorsun? Neden karşılık vermiyorsun?

How can you be so passive? Why don't you retaliate?