Translation of "Yaprakları" in English

0.013 sec.

Examples of using "Yaprakları" in a sentence and their english translations:

- Yaprakları tırmıklıyorum.
- Yaprakları tarıyorum.

I'm raking the leaves.

Yaprakları tırmıkla.

Rake the leaves.

Ağacın yaprakları sarardı.

The leaves of the tree turned yellow.

Rüzgar yaprakları kaldırır.

The wind lifts the leaves.

Ağacın yaprakları kızardı.

The leaves of the tree became red.

Ağaç yaprakları kızardı.

The tree leaves turned red.

Tom yaprakları buruşturdu.

Tom crumpled up some leaves.

Soğuk hava yaprakları kızıllaştırdı.

The cold weather has turned the leaves red.

Ağacın tüm yaprakları sarardı.

All of the tree's leaves turned yellow.

Ağaçların yaprakları kızarmaya başladı.

The leaves of the trees began to turn red.

Çiçek yaprakları rüzgarda uçuyor.

Petals are flying in the wind.

Yaprak bitleri yaprakları sarartıyor.

The aphids are making the leaves turn yellow.

Ağaçların yaprakları sonbaharda kırmızılaşır.

The leaves of the trees turn red in the fall.

Ağacın bütün yaprakları döküldü.

The tree's leaves have all fallen.

Ağaçların yaprakları sonbaharda sararır.

The leaves of the trees turn yellow in the fall.

Gül yaprakları çok yumuşak.

Rose petals are very soft.

Çiğ çim yaprakları üzerinde.

The dew is on the leaves of grass.

Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.

The leaves of the trees in the garden have turned completely red.

Huş ağacı yaprakları zaten sarardı.

The birch leaves have already turned yellow.

Bahçıvan bahçesinde dökülmüş yaprakları yakıyor.

The gardener is burning dead leaves in the backyard.

Tom bütün yaprakları tırmıkla topladı.

Tom raked up all the leaves.

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

The leaves of the trees turn yellow in fall.

Çocuk, kuru yaprakları ayağıyla itti.

The children kicked the dry leaves into the air.

Tom bahçedeki yaprakları tırmıkla temizledi.

Tom raked up the leaves in the garden.

Bütün bu yaprakları yakmamız gerekiyor.

We need to burn all these leaves.

Tom bahçede yaprakları tırmıkla topluyor.

Tom is out in the yard, raking leaves.

Tomurcuklar çiçek ya da yaprakları dönüşebilir.

Buds can develop into flowers or leaves.

Bu bitkinin bazı yanmış yaprakları var.

- This plant has some burned leaves.
- This plant has some burnt leaves.

Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.

Tom's duties include raking the leaves.

Bir tırmık al ve bahçedeki yaprakları tırmıkla.

Use a rake and rake up the leaves in the yard.

Görevleri arasında yaprakları tırmıkla toplamak da var.

His duties include raking the leaves.

Küvet sıcak su ve çiçek yaprakları ile doluydu.

The bathtub was filled with hot water and flower petals.

- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.

Let life be as beautiful as summer flowers. And death as beautiful as autumn leaves.

...ve ay ışığını yansıtan taç yaprakları yol gösterici işlevi görür.

and moonlight-reflecting petals act as a beacon.

Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.

Decomposing autumn leaves provide a little humidity and warmth during the day.

Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.

If you put more tea leaves into the pot, the tea will taste better.

Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.

Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.

Gündüzler ve akşamlar gittikçe daha soğuk oluyor. Ağaçların yaprakları yakında kırmızı ve sarı olacaklar.

It is getting colder and colder morning and evening. The leaves of trees will soon turn red or yellow.

Tom Mary'ye yaprakları tırmıkla toplaması için yardım etmek istedi fakat o tek tırmığı kullanıyordu.

Tom wanted to help Mary rake the leaves, but she was using the only rake.

Eğer orkidenin sarımsı yaprakları varsa, bu onun uygun olmayan bir yere koyulduğu anlamına gelir.

If your orchid has yellowish leaves, it means that it was placed in inappropriate location.

İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.

And the eyes of them both were opened: and when they perceived themselves to be naked, they sewed together fig leaves, and made themselves aprons.

Sonbaharda, günler daha kısaldığında ve geceler daha soğuduğunda, o, ilk ayazın yaprakları parlak sarı ve portakal ve kırmızıya dönüştürmesini izledi.

In the fall, when the days grew shorter and the nights colder, she watched the first frost turn the leaves to bright yellow and orange and red.