Translation of "Yapılmasını" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yapılmasını" in a sentence and their english translations:

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

help advocate for change across your company.

Bunun yapılmasını tavsiye ederim.

I'd advise doing that.

Saçınızın nasıl yapılmasını istersiniz?

How would you like your hair done?

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

I want the work done quickly.

Bir şey yapılmasını öneririm.

I propose that something should be done.

Bana ödeme yapılmasını reddettim.

I refused to be paid.

Bunun çabuk yapılmasını mı istiyorsun yoksa doğru dürüst yapılmasını mı istiyorsun?

Do you want this done quickly or do you want this done right?

Siz, bir şeyler yapılmasını istiyorsunuz.

You want something to be done.

30 milyon yolculuk yapılmasını sağladı.

the longest of which was further than 1,500 miles.

Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma.

Do to others as you would be done by.

Bundan daha önce yapılmasını istiyorum.

I need it done sooner than that.

Ben sadece onun yapılmasını istedim.

I just wanted it to be done.

Bu tam yapılmasını istediğim tarz.

This is just the way I like it done.

Tom daha fazla yapılmasını söylüyor.

Tom says more should be done.

Tom işlerin şimdi yapılmasını istiyor.

Tom wants things done now.

Sami işin yeniden yapılmasını istedi.

Sami wanted the work redone.

Sana yapılmasını istemediğini bir başkasına yapma.

Do to others as you would have them do to you.

En kısa sürede bunun yapılmasını istiyorum.

I'd like this done as soon as possible.

Tom bir şeyin yapılmasını rica etmek yerine bir şeyin yapılmasını her zaman talep eden türden bir insan.

Tom is the type of person who always demands that something be done rather than request that it be done.

Tom'un işlerin nasıl yapılmasını istediğimizi anlamasının zamanı geldi.

It's time for Tom to understand how we want things done.

Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, onu kendin yapmalısın.

If you want something done right, you should do it yourself.

Bir şeyin iyi yapılmasını istiyorsan, onu kendin yap.

If you want a thing done well, do it yourself.

Yarına kadar bu iş için ödeme yapılmasını bekliyorum.

I expect to be paid for this work by tomorrow.

- Saçınızın nasıl yapılmasını istersiniz?
- Saçınızı nasıl yaptırmak istersiniz?

How would you like your hair done?

- Ne yapılması gerekiyorsa yapacağım.
- Ne yapılmasını istiyorsan yapacağım.

I'll do whatever you need done.

Bu fotoğrafın en kısa sürede banyo yapılmasını istiyorum.

I want this photograph developed as soon as possible.

Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.

Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.

- Politikacı kongreye değişiklikler yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reform yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reformlar önerdi.
- Politikacı kongreye değişiklikler önerdi.

The politician proposed reforms to Congress.

Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, bazen onu kendin yapmalısın.

- If you want something done right, sometimes you've just gotta do it yourself.
- If you want something to be done right, sometimes you've just got to do it yourself.

Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, onu bazen kendin yapmalısın.

- If you want something done right, sometimes you've just gotta do it yourself.
- If you want something to be done right, sometimes you've just got to do it yourself.

Sadece bana yapılmasını istediğin şeyi söyle ve onu yapacağım.

Just tell me what you want done and I'll do it.

- Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
- Sana davranılmasını istediğin gibi davran.

Do as you would be done by.

. Kendi adamlarına düzgün bir şekilde ödeme yapılmasını ve beslenmesini sağlamak için ilk önceliği yaptı

He made it his first priority to ensure his own men were properly paid and fed – something

- Başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran.
- Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.
- Başkalarının sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran.

- Do unto others as you would have them do unto you.
- Do unto others as you would have others do unto you.