Translation of "Yapılmış" in English

0.008 sec.

Examples of using "Yapılmış" in a sentence and their english translations:

Neredeyse yapılmış.

It's almost done.

Çelikten yapılmış.

It's made of steel.

Ev tuğladan yapılmış.

The house was built of bricks.

O deriden yapılmış.

It's made of leather.

Sandalyeler tahtadan yapılmış.

The chairs are made of wood.

Sandalye ahşaptan yapılmış.

The chair is made of wood.

Sandalye tahtadan yapılmış.

This chair is made of wood.

Kutu, ahşaptan yapılmış.

The box is made of wood.

Bu, pirinçten yapılmış.

It's made of brass.

Bu neyden yapılmış?

- What is it made of?
- What's it made of?

Bu neden yapılmış?

What's this made of?

Köprü demirden yapılmış.

This bridge is made of iron.

İş yapılmış değil.

The job's not done.

Elbise, ipekten yapılmış.

The dress is made of silk.

Bu ahşaptan yapılmış.

This is made of wood.

O neyden yapılmış?

What is that made of?

Bu kağıttan yapılmış.

It's made of paper.

O, yünden yapılmış.

It's made of wool.

Senin küpelerin neyden yapılmış?

What are your earrings made of?

O güzel biçimde yapılmış.

It's beautifully made.

Bu bilet kâğıttan yapılmış.

This ticket is made ​​out of paper.

Bu çok ustaca yapılmış.

That's very ingenious.

Japonya'da yapılmış arabaya bakın.

Look at the car made in Japan.

Bu kadeh altından yapılmış.

This goblet is made of gold.

Ceket hangi malzemeden yapılmış?

From what material is the jacket made?

Bu nasıl yapılmış olabilir?

How could it have been done?

Oyuncakların hepsi tahtadan yapılmış.

All the toys are made of wood.

Bu ev taştan yapılmış.

This house is made of stone.

Bütün giysilerim özel yapılmış.

All of my clothes are custom made.

İşlerinizi yarım yapılmış bırakmayın.

Don't leave things half done.

O oyuncak tahtadan yapılmış.

That toy is made out of wood.

İşimizin yapılmış olmadığını biliyoruz.

We know our work isn't done.

Bu sandalye iyi yapılmış.

This chair is well made.

Bu çizmeler İtalya'da yapılmış.

These boots were made in Italy.

Ve manikür yapılmış tırnakları vardı.

and manicured nails.

Bir asırdan daha önce yapılmış,

made more than a century ago,

Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.

They were made of rough brown leather.

Bu şehirde bir demiryolu yapılmış.

A railroad was constructed in this town.

Prinçten yapılmış eski çaydanlığımı seviyorum.

I like my old brass tea pot.

Bu fırça deve kılından yapılmış.

This brush is made from camel hair.

Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.

Marriage is a unity made from love.

Ahşaptan yapılmış bir haç görüyorum.

I see a cross made of wood.

Bu son derece ustaca yapılmış.

- This is extremely ingenious.
- This is utterly ingenious.

Aynı şekilde yapılmış olması gerekiyor.

It needs to be done in the same way.

Bu heykel som altından yapılmış.

This statue is made of solid gold.

O, iyi yapılmış bir işti.

It was a job done well.

Altından yapılmış bir haç istiyorum.

- I want a gold cross.
- I want a golden cross.
- I want a cross of gold.

Evin her katı ahşaptan yapılmış.

- All storeys of the house are made of wood.
- Each floor of the house is made of wood.

Bu peynir keçi sütünden yapılmış.

This cheese is made from goat's milk.

- Masa tahtadan yapılmış.
- Masa ahşap.

The table is made of wood.

Bu peynir koyun sütünden yapılmış.

This cheese is made from sheep's milk.

Bu kolye yeşim taşından yapılmış.

This necklace is made of jade.

Su renklerinde yapılmış resmi severim.

I like the picture painted in water colors.

Bu kazak saf yünden yapılmış.

This sweater is made of pure wool.

Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.

They devised ingenious solutions.

Bu, Japonya'da yapılmış bir kamera.

This is a camera made in Japan.

Bu resim kim tarafından yapılmış?

- By whom was this picture painted?
- Who was this picture painted by?

Kongre tarafından yapılmış planları izliyorum.

I'm following the plans made by Congress.

Çok iyi yapılmış bir film.

It's a very well-made film.

Pamuktan yapılmış bluzları tercih ediyorum.

I prefer blouses made from cotton.

Bu basit ama sevgiyle yapılmış.

It's simple, but made with love.

Tom'un oyuncaklarının hepsi tahtadan yapılmış.

Tom's toys are all made of wood.

Yüzük 24 ayar altından yapılmış.

The ring was made of 24-karat gold.

Yani bu da insanlar için yapılmış

So this was also a place for people

- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.

The chairs are made of wood.

O, çelikten yapılmış bir bağaja sahiptir.

He has a grip of steel.

Bisikletçiler, spandexten yapılmış bisikletçi şortları giyiyorlar.

The cyclists are wearing cyclist shorts made of spandex.

Ondan yapılmış bir yedek anahtarı vardı.

He had a duplicate key made from that one.

Umeshu erikten yapılmış bir Japon likörüdür.

Umeshu is a Japanese liqueur made from plums.

Mary, battaniyeden yapılmış kalesi içinde saklanıyor.

Mary is hiding inside her blanket fort.

Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.

The life preserver must be made of high quality materials.

O iki gömlek aynı malzemeden yapılmış.

Those two shirts are made from the same material.

O çanta dana derisinden mi yapılmış?

Is that bag made of calfskin?

O, oyun hamurundan yapılmış bir kunduz.

That's a beaver made out of Play-Doh.

O noktada hata zaten yapılmış olacak.

At that point the mistake will have already been made.

Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.

The princess rode in a golden carriage.

Ben işi yarım yapılmış bırakmayı sevmiyorum.

I don't like leaving the job half done.

Grafen saf karbondan yapılmış bir maddedir.

Graphene is a substance made from pure carbon.

Bu iki gömlek aynı malzemeden yapılmış.

These two shirts are made from the same material.

Muhteşem kazaklar, Fransız koyunlarının yününden yapılmış.

Magnificent sweaters are made from the wool of French sheep.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

John has a car made in Japan.

Bu, İngiltere'de yapılmış bir kahve fincanı.

This is a coffee cup made in England.

Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.

This is a picture frame made of plastic.

Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

It's so wonderful to smell freshly made coffee!

Mataralar cam veya plastikten mi yapılmış?

Are the flasks made of glass or plastic?

Saatin akrep ve yelkovanı altından yapılmış.

The hands of the clock are made of gold.

Tom plastikten yapılmış bir ukulele istemiyor.

Tom doesn't want a ukulele made of plastic.

Bu yüzük saf altın mı yapılmış?

Is this ring made of pure gold?

Tom'un taştan yapılmış bir kalbi var.

Tom has a heart made of stone.

Tom'un bana verdiği vazo camdan yapılmış.

- The vase Tom gave me is made of glass.
- The vase that Tom gave me is made of glass.

İki hafta önce kayıp ihbarı yapılmış.

She was reported missing two weeks ago.

Size hiç verem testi yapılmış mıydı?

Have you ever been tested for tuberculosis?

- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- Bu malzemeden yapılmış bir takım elbise istiyorum.

I want a suit made of this material.

- Bu yemek masası nasıl bir ağaçtan yapılmış?
- Bu yemek masası ne tür bir ağaçtan yapılmış?

What kind of wood is this dining table made of?

Bunlar sıkışabilir kauçuk süngerden yapılmış, çok eğlenceli.

These are made of compressible sponge rubber, a lot of fun.

Kutu, zihniniz için sınırlardan yapılmış bir sistemdir.

A box is a framework for your mind, made of limits.

Yanında durduğumuz göl, saf pil asidinden yapılmış.

That lake that we're standing next to is made of pure battery acid.