Translation of "Yaşamadığı" in English

0.002 sec.

Examples of using "Yaşamadığı" in a sentence and their english translations:

Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?

Is it true that nobody lives around here?

Onun şehirde mi veya kırsalda mı yaşayıp yaşamadığı benim için hiç fark etmez.

It makes no difference to me whether she lives in the city or in the country.

- Hiçbir yerin ortasında değiliz.
- Kimsenin yaşamadığı, şehirden uzakta bir yerdeyiz.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeyiz.
- Dağ başındayız.
- Kör itin öldüğü yerdeyiz.

We're in the middle of nowhere.

Sanırım Kuzey Kore dünyada tek bir yerli müslümanın yaşamadığı yer, henüz bir gün, ABD El-kaide hücresi ya da ondan daha iyisi, DPRK ile El-Kaide arasında bir bağlantı, ki onun adına ABD füzeleri bu Asya ulusunu yok edecek.

I think that North Korea is the only country in the world where not a single native Muslim lives, yet some day, the US will find an Al-Qaida cell or, better than that, a link between the DPRK and Al-Qaida in the name of which US missiles will annihilate this Asian nation.