Translation of "Uçar" in English

0.004 sec.

Examples of using "Uçar" in a sentence and their english translations:

Söylenti uçar.

Rumor flies.

Zaman uçar.

Time flies.

Helikopterler nasıl uçar?

How do helicopters fly?

Uçaklar üzerimizde uçar.

Airplanes fly above us.

- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.

Bats usually fly in the dark.

Bir kartal gökyüzünde uçar.

- An eagle is flying in the sky.
- An eagle flies in the sky.

Söz uçar, yazı kalır.

Words fly, texts remain.

- Kuşlar uçar.
- Kuşlar uçarlar.

Birds fly.

Sık sık uçar mısın?

Do you fly frequently?

Arılar çiçeklerin ortasına uçar.

Bees are flying among the flowers.

Sonbaharda kırlangıçlar güneye uçar.

In the autumn, swallows will fly south.

Sen eğleniyorken zaman uçar.

- Time flies when you're having fun.
- Time flies when you are having fun.

Bir kırlangıç ​​çok hızlı uçar.

A swallow flies very swiftly.

Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

In autumn the migratory birds fly south.

Zaman bir ok gibi uçar.

Time flies like an arrow.

Bu uçak Tokyo'ya kesintisiz uçar.

This plane flies nonstop to Tokyo.

Kuş ne kadar hızlı uçar?

How quickly does the bird fly?

"Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım."

"Float like a butterfly, sting like a bee."

Onu yakalamaya çalıştığınız anda uçar gider.

the very moment you try to catch it, it flies away.

Güzel bir martı denizin üzerinde uçar.

A beautiful gull flies over the sea.

Süpermen bir roket kadar hızlı uçar.

Superman flies as fast as a rocket.

Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.

Eğer insanın kanatları olsa kuş gibi uçar.

If man had wings, he would fly as a bird.

Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.

Wolves travel in packs, but eagles fly alone.

Bu uçak Osaka ve Hakodate arası uçar.

This plane flies between Osaka and Hakodate.

Sonbaharda, birçok kuş daha sıcak ülkelere uçar.

In Autumn, many birds fly to warmer countries.

Sonbaharda birçok kuş daha sıcak iklimlere uçar.

In Autumn, many birds fly to warmer climates.

Yoksulluk kapıdan içeri girdiğinde, sevgi pencereden dışarı uçar.

When poverty comes in at the door, love flies out the window.

Jet uçakları pervaneli uçaklardan çok daha hızlı uçar.

Jet planes fly much faster than propeller planes.

Evcil kuşlar özgürlüğü hayal eder. Vahşi kuşlar uçar!

Tame birds dream of freedom. Wild birds fly!

Paradan tasarruf etmek için hep ekonomi sınıfında uçar.

He always flies economy class to save money.

Tom paradan tasarruf etmek için ekonomi sınıfında uçar.

Tom flies economy to save money.

- Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
- Kuşlar genellikle birlikte uçar.

Birds often fly together.

Mutluluk küçük bir kuş gibidir. O ara sıra uçar gider.

Happiness is like a little bird: at some time or another it flies away.

- Zaman çabuk geçiyor.
- Zaman uçar.
- Zaman su gibi akıp gidiyor.
- Zaman geçip gidiyor.

Time flies.