Translation of "Topluluk" in English

0.109 sec.

Examples of using "Topluluk" in a sentence and their english translations:

- Topluluk desteği şaşırtıcıydı.
- Topluluk desteği inanılmazdı.

The community support was amazing.

Her topluluk etkilenmedi.

Not every community was affected.

Faşistler bile topluluk arayışında,

Even fascists seek community,

Topluluk önünde konuşmaya alıştım.

I've got accustomed to speaking in public.

Topluluk önünde konuşmaya alışkındır.

She is used to speaking in public.

Bu uluslararası bir topluluk.

This is an international community.

O bir topluluk aktivisti.

She is a community activist.

Bu topluluk güvenli mi?

Is this community safe?

Bir topluluk olmamız gerekiyordu.

We're supposed to be a community.

Çok sakin bir topluluk.

It's a very quiet community.

Aitlik ve topluluk olgusu var.

are belonging and community.

O topluluk kendiliğinden yok olur

that community disappears by itself

Oyun iyi bir topluluk çekti.

The game drew a good crowd.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmez.

- Tom doesn't like to speak in public.
- Tom doesn't like speaking in public.

Küçük bir topluluk ortaya çıktı.

A small community emerged.

Ben topluluk önünde konuşmayı sevmiyorum.

I don't like public speaking.

Tom topluluk önünde konuşmayı sevmiyor.

- Tom doesn't like to speak in public.
- Tom dislikes speaking in public.
- Tom doesn't like speaking in public.

Bugünse, en dijital topluluk olarak anılıyoruz.

Today, we are called the most digital society on earth.

Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.

They are out there as community builders all around the country.

Anti CEO kitabının temelinde topluluk var.

The new anti-CEO playbook is about community.

çok eski zamanlarda bir topluluk vardı

there was a community in ancient times

Işte o baskın yapılan topluluk Türklerdi

that dominant community was Turks

Iş için, topluluk toplantıları vs. oldu,

places for businesses, places for community gatherings, etc.

On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.

Twelve musicians constitute the society.

O topluluk önünde konuşmaktan nefret eder.

She detests speaking in public.

Topluluk önünde konuşmaktan asla çok hoşlanmadım.

I never much liked public speaking.

O kaynağı idare eden belli bir topluluk

a particular community that manages that resource;

10 gün süresince bir topluluk salonu oluşturulur,

A community hall is created for 10 days.

Fadıl'ın ölümü topluluk için büyük bir darbeydi.

Fadil's death was a huge blow to the community.

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

they wanna live as a community up in the branches, away from predators.

Bu grupların topluluk içinde telefon kullanma kuralları farklıdır.

and don't share the same assumptions of phone etiquette:

Bu, insanlık tarihindeki en büyük topluluk olmakla birlikte

It is the largest cohort in human history.

Bu hedeflerin peşinden global bir topluluk olarak gitmeliyiz.

We must pursue these goals as a global community.

Video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair

to know about what they get out of playing video games

Gençler genellikle anne babaları ile topluluk önünde görülmekten utanırlar.

Teenagers are often embarrassed to be seen in public with their parents.

Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.

Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.

Iş hesabı ve pasaport bir topluluk deneyimi olduğu için Anto mesh

account if you are when you are going to go out, and because the passport is a societal experience, you will not

Topluluk karşısında gerilen bir insanım bu yüzden tartışma yapmak için iyi değilim.

I'm the type who gets nervous in front of people, so I'm bad at speech making.

Bilimde, deney sonuçları bilimsel topluluk tarafından kabul edilmeye başlanmadan önce başka araştırmalar tarafından yinelenmelidir.

In science, results of experiments must be duplicated by other researches before they begin to be accepted by the scientific community.

- Kalabalık önünde konuşma konusunda oldum olası kötüyümdür.
- Topluluk içinde konuşma konusunda hiç başarılı olamadım.

I've never been a good public speaker.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.

We want to bring language tools to the next level. We want to see innovation in the language learning landscape. And this cannot happen without open language resources which cannot be built without a community which cannot contribute without efficient platforms.

- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur.

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.