Translation of "Tom’un" in English

0.004 sec.

Examples of using "Tom’un" in a sentence and their english translations:

Tom’un yolundan çıkmalıyız.

We should get out of Tom's way.

Ben Tom’un öğretmeniyim.

I'm Tom's teacher.

Tom’un iznini almalıyız.

We have to get Tom's permission.

Tom’un kazanacağını umuyordum.

I hoped Tom would win.

Tom’un nerede yaşadığını biliyorum.

I know where Tom lived.

Tom’un bunu yapmayacağını öğrendim.

I just found out that Tom isn't going to do that.

Tom’un partime gelmesini istemiyorum.

I don't want Tom to come to my party.

Tom’un etrafında olmak istemiyorum.

I don't want to be around Tom.

Tom’un kazanabileceğinden oldukça eminim.

I'm pretty sure that Tom can win.

Tom’un mevcut olacağını sanmıyorum.

- I don't think Tom will be present.
- I don't think that Tom will be present.

Tom’un önerisini kabul etmeliydim.

- I should've agreed to accept Tom's offer.
- I should have agreed to accept Tom's offer.

Ben Tom’un yeni avukatıyım.

I'm Tom's new lawyer.

Tom’un kaşları oldukça gür.

Tom's eyebrows are quite bushy.

Tom’un postacı olduğunu bilmiyordum.

I didn't know that Tom was a mailman.

Tom’un çocukları Avustralya’da doğdu.

Tom’s children were born in Australia.

Bence Tom’un onu sevdiğini söylemeliyiz.

I think we should tell Tom we love him.

Tom’un sonunda bunu yapacağından şüpheliyim.

- I suspect Tom will eventually do that.
- I suspect that Tom will eventually do that.

Tom’un, yaptığı şeyi bitirmesini bekliyorum.

I'm waiting for Tom to finish what he's doing.

Tom’un yanı başında oturabilir miyim?

May I sit next to Tom?

Tom’un nerede yaşadığını biliyor musun?

Do you know where Tom used to live?

Tom’un onu ekim’de yaptığını biliyorum.

- I know that Tom did that in October.
- I know Tom did that in October.

- Tom’un koşabildiği kadar hızlı koşabilir misin?
- Tom’un koşabildiği kadar hızlı koşabilir misiniz?

- Can you run as fast as Tom?
- Can you run as fast as Tom can?

Tom’un yaptıklarını yapmaması gerektiğini fark etmedim.

I didn't realize Tom shouldn't be doing what he was doing.

Tom’un bugün erken çıkmasına izin verdim.

I allowed Tom to leave early today.

Tom’un teklifini kabul etmeyi kabul ettim.

I've agreed to accept Tom's offer.

Tom’un sözleşmesi 20 Ekim’de sona eriyor

- Tom's contract expires October 20th.
- Tom's contract expires on October 20th.
- Tom's contract expires October twentieth.

Onu Tom’un bile anlayabileceği biçimde açıklayabilirim.

- I think I can explain that so that even Tom can understand.
- I think I can explain that so even Tom can understand.

Tom’un onu ekim ayında yaptığını biliyorum.

- I know that Tom did that in October.
- I know Tom did that in October.

Mary, Tom’un sekreteriyle bir ilişkisi olduğunu keşfetti.

Mary discovered that Tom was having an affair with his secretary.

Tom’un bu öğleden sonra nerede olacağını bilmiyorum.

I don't know where Tom is going to be this afternoon.

O, Avustralya’dayken bu sene Tom’un evinde yaşıyorum.

I'm living in Tom's house this year while he's in Australia.

Yarın Tom’un onu yapmasına yardım ediyor olacağım.

I'll be helping Tom do that tomorrow.

Tom’un Mary’den çok daha iyi olduğunu biliyorum.

I know Tom a lot better than Mary does.

Tom’un üç sene önce siyah bir arabası vardı.

Tom had a black car three years ago.

Tom’un bunu yapması benim yapmamdan çok daha uzun sürdü.

It took Tom a lot longer to do that than it took me.

Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk.

We all witnessed the unfortunate incident involving Tom.

- Tom'un bunu şimdi yapmadığını biliyorum.
- Tom’un bunu şu anda yapmadığını biliyorum.

- I know Tom isn't doing that now.
- I know that Tom isn't doing that now.

- Yarın Tom'un onu yapmasına yardım edeceğim.
- Yarın Tom’un bunu yapmasına yardım edeceğim.

I'll help Tom do that tomorrow.

- Polis, Mary'nin evinde Tom'un parmak izlerini buldu.
- Polis, Tom’un parmak izlerini Mary’nin evinde buldu.

The police found Tom's fingerprints in Mary's house.