Translation of "Partime" in English

0.010 sec.

Examples of using "Partime" in a sentence and their english translations:

- Tom'u partime çağırmadım.
- Tom'u partime davet etmedim.

I didn't invite Tom to my party.

Partime gelir misin?

Will you come to my party?

Umarım partime gelirsin.

I hope you come to my party.

Partime gelebildiğine mutluyum.

I'm happy that you were able to come to my party.

Partime gelmiyor musun?

Aren't you coming to my party?

Tom partime gelmeyebilir.

- Tom may not come to my party.
- Tom might not come to my party.

Umarım partime geleceksin.

- I hope you'll come to my party.
- I hope that you'll come to my party.

Partime davet edilmiyorsun.

You're not invited to my party.

Benim partime geliyor musun?

Are you coming to my party?

Keşke partime geliyor olsan.

I wish you were coming to my party.

Partime gelmek ister misin?

Do you want to come to my party?

Lütfen partime gelir misin?

Will you please come to my party?

İnşallah herkes partime gelebilir.

Hopefully, everyone can make it to my party.

Tom partime gelirse önemsemem.

I wouldn't mind if Tom came to my party.

Tom'u partime getirtebilir misin?

Can you get Tom to come to my party?

Umarım partime gelmeyi düşünüyorsundur.

- I certainly hope you're planning to come to my party.
- I certainly hope that you're planning to come to my party.

Tom'un partime geleceğini umuyorum.

- I hope Tom comes to my party.
- I hope that Tom comes to my party.

Tom'un partime gelebileceğini umuyorum.

I hope Tom can come to my party.

Partime geldiğin için teşekkürler.

Thanks for coming to my party.

Tom'un partime gelmesini istedim.

I wanted Tom to come to my party.

Tom’un partime gelmesini istemiyorum.

I don't want Tom to come to my party.

Gelmek isteyen herkes partime gelebilir.

Whoever wants to come to my party may come.

Doğum günü partime geleceğini umuyorum.

I hope you'll come to my birthday party.

Partime geleceğine kesin gözüyle baktım.

I took it for granted that you would come to my party.

Lütfen doğum günü partime katıl.

Please attend my birthday party.

Artık benim partime davet edilmeyeceksin.

You're no longer invited to my party.

Hiçbiriniz benim partime davet edilmeyecek.

None of you are invited to my party.

Lütfen bu gece partime gel.

Please come to my party tonight.

Tom'un partime gelmesini gerçekten beklemiyorum.

I don't really expect Tom to come to my party.

Tom'u partime davet etmek istemiyorum.

I don't want to invite Tom to my party.

Tom'u partime davet etmemem gerekirdi.

I shouldn't have invited Tom to my party.

- Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
- Bob'un doğum günü partime geleceğinden şüpheliyim.
- Bob'un doğum günü partime geleceğini sanmam.

I doubt if Bob will come to my birthday party.

- Mary'yi partime davet etmek istediğimi Tom'a söyledim.
- Tom'a Mary'yi partime davet edeceğimi söyledim.

I told Tom I'd invite Mary to my party.

Siz arkadaşların partime gelmeyi planladığınızı düşündüm.

- I thought you guys were planning on coming to my party.
- I thought that you guys were planning on coming to my party.

Partime gelmeyeceğini biliyorum ama keşke gelsen.

- I know you're not coming to my party, but I wish you were.
- I know that you're not coming to my party, but I wish you were.
- I know that you aren't coming to my party, but I wish you were.
- I know you aren't coming to my party, but I wish you were.

Tom partime davet edilmeyen tek kişi.

Tom is the only one not invited to my party.

Umduğumdan daha çok kişi partime geldi.

More people came to my party than I expected.

Bütün arkadaşlarım doğum günü partime geldiler.

All my friends came to my birthday party.

Tom bana partime geleceğine söz verdi.

Tom promised me he'd come to my party.

Tom, partime davet ettiğim tek Kanadalı.

- Tom is the only Canadian I invited to my party.
- Tom is the only Canadian that I invited to my party.

Partime kimleri davet edeceğime karar veremiyorum.

I can't decide who to invite to my party.

Partime davet etmek istediğin birisi var mı?

Is there someone you want to invite to my party?

Partime gelmeleri için arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.

I had to beg my friends to come to my party.

Bu akşam plaj partime gelmek ister misin?

Would you like to come to my beach party this evening?

- Partime o kadar çok kişinin geleceğini asla düşünmedim.
- Partime pek çok sayıda insan geleceğini asla hayal etmedim.

I never imagined so many people would come to my party.

Partime gelebilirsin ama bana bir hediye getirmek zorundasın.

You can come to my party, but you have to bring me a gift.

"Yarın gece partime gelecek misin?" "Orada olmaya çalışacağım."

"Will you be at my party tomorrow night?" "I'll try to be there."

Partime davet etmek istediğim insanların bir listesini yaptım.

I made a list of people I wanted to invite to my party.

Tom hastaydı bu yüzden doğum günü partime gelemedi.

Tom was sick, so he couldn't come to my birthday party.

Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.

I asked twenty people to my party but not all of them came.

Bostonlu arkadaşların da istenilenden daha çok bu gece partime gelecekler.

Your friends from Boston are more than welcome to come to my party tonight, too.

Partime on iki kişi davet ettim ama bir kişi gelemedi.

I invited twelve people to my party, but one person could not come.

Partime on iki kişi davet ettim ama onlardan biri gelemedi.

- I invited twelve people to my party, but one could not come.
- I invited twelve people to my party, but one of them couldn't come.

Tom'u ve Mary'yi partime davet etmediğim için kendime sitem edebilirdim.

I could kick myself for not inviting Tom and Mary to my party.

Evim bir köşk olsaydı, tanıdığım herkesi doğum günü partime davet ederdim.

If my house were a mansion, I would invite everyone I know to my birthday party.

Eğer sen de geleceksen o sadece benim doğum günü partime gelecek.

She'll only come to my birthday party if you'll come, too.

Mary bana onun geleceğini söylediği için Tom benim partime geldiğinde şaşırmadım.

I wasn't surprised when Tom showed up at my party because Mary told me he'd be coming.

Partime geldiğin için çok sevindim. Sen yıllardır benim en iyi arkadaşım oldun.

I'm so glad you came to my party. You have been my best friend for years.

- Tom'un doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.
- Tom'un doğum günüme geleceğini sanmıyorum.

I doubt if Tom will come to my birthday party.