Translation of "Satılık" in English

Satılık.

For sale.

Satılık değilim.

I'm not for sale.

Bu satılık.

This is on sale.

Evimiz satılık.

Our house is up for sale.

Evi satılık.

Her house is for sale.

O satılık mı?

Is that for sale?

O satılık değil.

- It's not for sale.
- It isn't for sale.

Arabam satılık değil.

My car isn't for sale.

Bunlar satılık mı?

Are these for sale?

Bu satılık mı?

Is this for sale?

Ben satılık değilim.

I can't be bought.

Biletler şimdilik satılık.

- Tickets are available now.
- Tickets are on sale now.
- Tickets are now on sale.

Bunlar satılık değil.

These aren't for sale.

Bu satılık değildi.

It wasn't on sale.

Bu hâlâ satılık.

It's still for sale.

Bu satılık değil.

This isn't for sale.

Bu makale satılık.

This article is for sale.

Grönland satılık değil.

Greenland is not for sale.

Gömlek satılık değil.

The shirt is not for sale.

Bu kravatlar satılık.

These ties are for sale.

Bu kitap satılık değil.

That book is not available for purchase.

Santa Claus satılık değil.

Santa Claus is not for sale.

Üzgünüm bu satılık değil.

I'm sorry, this isn't for sale.

Bu eşyalar satılık değildir.

These articles are not for sale.

Deniz tarakları bugün satılık.

Scallops are on sale today.

Bu hâlâ satılık mı?

Is it still for sale?

Bu yeni arabalar satılık.

These new cars are on sale.

Bu ev satılık değil.

- This house is not for sale.
- This house isn't for sale.

Bu kamera satılık mı?

Is this camera for sale?

Bu artık satılık değil.

This is no longer for sale.

Bu köpek satılık değildir.

This dog is not for sale.

Bu kedi satılık değildir.

This cat is not for sale.

Bu araba satılık değil.

- This car is not for sale.
- This car isn't for sale.

Tom'un evi satılık değil.

Tom's house isn't for sale.

Üzgünüm, bu tablo satılık değil.

- I'm sorry, this painting is not for sale.
- I'm sorry, this painting isn't for sale.

Eğer satılık değilse, reklamını yapma.

If it's not for sale, don't advertise.

Satılık: bebek ayakkabısı, hiç yıpranmamış.

For sale: baby shoes, never worn.

Satılık öyle şeyler hiç görmedim.

I've never seen things like that for sale.

Tom'un evinin satılık olduğunu biliyorum.

- I know Tom's house is for sale.
- I know that Tom's house is for sale.

İki tane satılık biletim var.

I have two tickets for sale.

Satılık bazı güzel resimleri var.

They have some beautiful pictures for sale.

Tom satılık bir kamera aldı.

Tom bought a camera on sale.

Tom satılık saksafonunun tanıtımını yaptı.

Tom advertised his saxophone for sale.

Bu mobilya parçaları satılık değildir.

These pieces of furniture are not for sale.

Onlar satılık bir ev ilanı verdiler.

They advertised a house for sale.

Bu benim çiftliğim ve satılık değil.

This is my farm, and it isn't for sale.

Sol üst köşede o "Satılık" diyor.

In the upper left corner it says "For sale".

Burada satılık bir arazi var mı?

Is there some land for sale here?

Burada onların satılık mülkü var mı?

Do they have a property for sale here?

Her şeyden önce ben satılık değilim.

First of all, I'm not for sale.

İstiyorsan o köpeği satın alabilirsin. O satılık.

You can buy that dog if you want to. It is for sale.

Eğer istiyorsan o köpeği alabilirsin. O satılık.

If you want, you can buy that dog. It's for sale.

Onlar satılık bir evleri olduğunu reklam ettiler.

They advertised that they had a house for sale.

"Bende satılık çok şey var." "Ne tür şeyler?"

"I have many things for sale." "What kind of things?"

Bu her ne pahasına olursa olsun satılık değil.

This isn't for sale at any price.

Gazeteye evimin satılık olduğunu söyleyen bir reklam koydum.

- I've advertised my house in the newspaper.
- I put an advertisement in the newspaper saying my house was for sale.

Tom sadece satılık olan büyük bir binanın önünde duruyordu.

Tom was standing just in front of a large building that was up for sale.

Sanırım Park caddesindeki satılık olan şu evi satın alabilirim.

- I think I might buy that house on Park Street that's for sale.
- I think that I might buy that house on Park Street that's for sale.

Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.

I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.

I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.