Translation of "Saatimi" in English

- Kol saatimi kaybettim.
- Saatimi kaybettim.

- I have lost my watch.
- I've lost my watch.

Saatimi arıyorum.

I'm looking for my watch.

Saatimi çaldırdım.

I had my watch stolen.

Saatimi kaybettim.

- I have lost my watch.
- I lost my watch.
- I've mislaid my watch.
- I've lost my watch.

Saatimi bulamıyorum.

I can't find my watch.

- Saatimi görmüş müydün?
- Saatimi gördün mü?

Have you seen my watch?

Saatimi evde bıraktım.

- I've left my watch at home.
- I left my watch at home.

Dün saatimi kaybettim.

I lost my watch yesterday.

Saatimi tamir ettirdim.

- I had my watch mended.
- I had my watch fixed.
- I had my watch repaired.

Tom saatimi çaldı.

Tom stole my watch.

Birisi saatimi çaldı.

- Someone stole my watch.
- Somebody stole my watch.

Saatimi tamir ettirmeliyim.

I must have my watch repaired.

Dün saatimi çaldırdım.

I had my watch stolen yesterday.

O benim saatimi çaldı.

He stole my watch.

Ona saatimi tamir ettirdim.

- I had him mend my watch.
- I had him repair my watch.
- I had him fix my watch.

Saatimi gerçekten tamir ettirmeliyim.

I really must have my watch repaired.

Mağazada saatimi tamir ettirdim.

I had my watch repaired at the store.

Ben çalar saatimi duymadım.

I didn't hear my alarm clock.

Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.

I must adjust my watch. It's slow.

Saatimi onarmama yardımcı oldu.

He helped me fix my watch.

Dün gece saatimi çaldırdım.

I had my watch stolen last night.

Saatimi nerede tamir ettirebilirim?

Where can I have my watch repaired?

Sadece bir saatimi aldı.

It only took me an hour.

John'a saatimi tamir ettireceğim.

I am going to have John repair my watch.

Saatimi John'a tamir ettireceğim.

I am going to have my watch repaired by John.

Eski saatimi Tom'a vermeliyim.

- I should give Tom my old watch.
- I should give my old watch to Tom.

Onu yazmak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to write it.

Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.

It took me an hour to learn the poem by heart.

İşi bitirmek beş saatimi aldı.

It took me five hours to finish the work.

Ödevimi bitirmek üç saatimi aldı.

It took me three hours to finish my homework.

Babam eski saatimi tamir etti.

My father repaired my old watch.

Mektubu yazmak üç saatimi aldı.

It took me three hours to write the letter.

Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.

It took me two hours to reach Yokohama.

Onu programlamak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to program it.

Onu yıkamak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to wash it.

Onu temizlemek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to clean it.

Bunu dikmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to sew it.

Onu çevirmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to translate it.

Onu açmak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to open it.

Bunu pişirmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to cook it.

Bunu okumak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to read it.

Bunu bitirmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to finish it.

Onu düzeltmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to correct it.

Onu çizmem birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to draw it.

Buraya gelmek üç saatimi aldı.

It took me three hours to get here.

Dün gece saatimi tezgahta bıraktım.

I left my watch on the counter last night.

Yazıyı bitirmek 2 saatimi aldı.

It took me 2 hours to finish the essay.

Saatimi bir saat ileri aldım.

I set my watch ahead one hour.

Tom saatimi onarmama yardım etti.

Tom helped me fix my watch.

Şiiri ezberlemem bir saatimi aldı.

It took me an hour to memorize the poem.

Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.

It took me two hours to get to Yokohama.

Saatimi kaybettim ve onu bulamıyorum.

I've lost my watch and I can't find it.

Tom benim için saatimi onardı.

Tom repaired my watch for me.

Saatimi onardım ama yine bozuldu.

I fixed my watch, but it broke again.

Boston'a ulaşmak üç saatimi aldı.

It took me three hours to reach Boston.

Boston'a gitmek üç saatimi aldı.

It took me three hours to drive to Boston.

Evimi temizlemek üç saatimi aldı.

It took me three hours to clean my house.

Bunu yapmak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to do that.

Oraya arabayla gitmek beş saatimi aldı.

It took me five hours to drive there.

O odayı boyamak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to paint that room.

Bunu tamir etmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to repair it.

Onu yeniden programlamak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to reprogram it.

Onu tamir etmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to mend it.

Bunu deşifre etmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to decypher it.

Bunu monte etmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to assemble it.

Tüm giysileri katlamak birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to fold all the clothes.

Tüm gömleklerinizi ütülemek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to iron all your shirts.

Ev ödevimi yapmak üç saatimi aldı.

It took me three hours to do my homework.

Ev ödevini bitirmek üç saatimi aldı.

It took me three hours to finish the homework.

Denemeyi yazmak yaklaşık iki saatimi aldı.

It took me nearly two hours to write the essay.

Oradaki o dükkanda saatimi satın alıyorum.

I'm buying my watch in that shop there.

Bu kitabı okumak beş saatimi aldı.

It took me five hours to read through this book.

Saatimi çalan kişinin Tom olduğundan eminim.

I'm positive Tom was the one who stole my watch.

Boston'dan buraya gelmem üç saatimi aldı.

It took me three hours to get here from Boston.

Buradan Tokyo'ya gitmek beş saatimi aldı.

It took me five hours to drive from here to Tokyo.

Bu problemi çözmem yarım saatimi aldı.

It took me half an hour to work out this problem.

Bu sorunu çözmek birkaç saatimi aldı.

It took me a couple of hours to solve this problem.

Bu cümleyi ezberlemek iki saatimi aldı.

It took me two hours to memorize this sentence.

Bu kitabı okumak üç saatimi aldı.

It took me about three hours to read this book.

Bu resmi çizmem birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to draw this picture.

Bunu yapmak yalnızca üç saatimi aldı.

It only took me three hours to do that.

Saatimi her sabah istasyon saatine göre ayarlarım.

Every morning I set my watch by the station clock.

Saatimi tamir ettirmem 50 dolara mal oldu.

It cost me 50 dollars to have my watch fixed.

Ben saatimi tamir ettirdim ama tekrar bozuldu.

I had had my watch repaired, but it broke again.

Matematik ödevimi bitirmek neredeyse üç saatimi aldı.

It took me almost three hours to finish my math homework.

Sen meşgul bir adamsın öyleyse saatimi ayarlayacağım.

You are a busy man, so I will adjust myself to your schedule.

Bob amcam saatimi tamir etti. Şimdi iyi çalışıyor.

Uncle Bob fixed my clock. It keeps good time now.