Translation of "Pişmiş" in English

Biftek iyi pişmiş.

The steak is well done.

Patatesler fazla pişmiş.

The potatoes are overcooked.

Benimkini az pişmiş istiyorum.

I would like mine rare.

Etimi iyi pişmiş severim.

I like my meat well done.

Pişmiş et hala ettir.

Cooked meat is still meat.

Bu tavuk çok pişmiş.

This chicken is overcooked.

Bifteğimi orta pişmiş severim.

I like my steak cooked medium rare.

Bu zaten pişmiş mi?

Is that already cooked?

Pişmiş pirinç yemek istemiyorum.

I don't want to eat cooked rice.

Izgarada pişmiş balığı severim.

I like fish cooked on the grill.

Bifteğimi az pişmiş severim.

I like my steak rare.

Bifteğinizi nasıl pişmiş istersiniz.

- How would you like your steak done?
- How would you like your steak cooked?

Bu balık iyi pişmiş.

This fish is done.

Bu biftek pişmiş mi?

Is this steak done?

Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.

I'd like my steak well done.

Bu biftek az pişmiş görünüyor. Yeterince pişmiş olup olmadığını merak ediyorum.

This steak seems rare. I wonder if it was cooked long enough.

Biz genellikle pişmiş balık yeriz.

We usually eat cooked fish.

Bifteği az pişmiş mi seversin?

Do you like your steak rare?

Taze pişmiş ekmek kokusunu severim.

I like the smell of freshly-baked bread.

Et az pişmiş görünüyor mu?

Does the meat look under-cooked?

Biz pişmiş tatlı patates yedik.

We ate baked sweet potatoes.

Çiğ yumurta yiyemem; pişmiş olmalılar.

I can't eat raw eggs; they must be cooked.

Tom yumurtalarını çok pişmiş sever.

Tom likes his eggs hard-boiled.

Bugünkü brokoli çok pişmiş ve tatsız.

Today's broccoli is overcooked and tasteless.

Yumurtalarımı sadece altı pişmiş olarak alacağım.

I'll have my eggs sunny side up.

- Tavuk az pişmiş.
- Tavuk yeterince pişmemiş.

The chicken is undercooked.

Ben taze pişmiş ekmek kokusu seviyorum.

I love the smell of freshly baked bread.

Ben taze pişmiş ekmek kokusunu severim.

I love the smell of fresh baked bread.

Pişmiş elmalara şeker ve tarçın ekle.

Add the sugar and cinnamon to the cooked apples.

Soğan çiğ ya da pişmiş yenilebilir.

Onions can be eaten raw or cooked.

İyi pişmiş pirinci warteg'de bulmak zordur.

Well-cooked rice is difficult to find in warteg.

Az pişmiş et ve bir patates, lütfen.

Medium-rare and a potato, please.

Domuz etini az pişmiş olmasına rağmen yedim.

I ate the pork even though it was undercooked.

Karım öldüğünden beri evde pişmiş yemek yemedim.

I haven't had a home-cooked meal since my wife died.

Biz balık ve buharda pişmiş sebze yedik.

We ate fish and steamed vegetables.

Garson, pilav az pişmiş ve tuzu yok.

Waiter, the rice is undercooked and has no salt.

Çok pişmiş balık kuru ve tatsız olabilir.

Overcooked fish can be dry and tasteless.

Et pişmiş olmasına rağmen tamamen mikroorganizmasız değildir.

The meat, although cooked, isn't completely free of microorganisms.

Aşırı pişmiş balık çok kuru ve tatsız olabilir.

Over-cooked fish can be too dry and tasteless.

- Biftekten nadir olarak hoşlanıyorum, ama bu kadar nadir değil.
- Bifteği az pişmiş severim ama bu kadar az pişmiş değil.

I like steak rare, but not this rare.

Kadınlarımı bademlerimi sevdiğim gibi severim: pişmiş ve çikolata kaplı.

I like my women like I like my almonds: baked and covered in chocolate.

Marco aç olduğunda bir kilo pişmiş yiyeceği tıka basa yiyebilir.

When he's hungry, Marco is capable of stuffing himself with a kilogram of baked goods.

- Yeni pişmiş ekmeğin kokusunu severim.
- Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusunu seviyorum.

I like the smell of bread just out of the oven.

Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.

Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.

Marco aç olduğu zaman bir kilo pişmiş ürünü aç kurt gibi yiyebilir.

When he's hungry, Marco is capable of wolfing down a kilogram of baked goods.

"Akşam yemeğinde ne yedin?" "Izgara karides ve pirinç erişte üzerinde sarımsak soslu fırında pişmiş kabak."

"What did you have for dinner?" "Grilled shrimp and baked zucchini with garlic sauce over rice noodles."