Translation of "Benimkini" in English

0.005 sec.

Examples of using "Benimkini" in a sentence and their english translations:

Benimkini alabilirsin.

You can have mine.

Benimkini al.

Take mine.

Benimkini kullanabilirsiniz.

You can use mine.

Benimkini getirdim.

I brought mine.

Benimkini istiyorum.

I want mine.

Sana benimkini göstereceğim.

I’ll show you mine.

Benimkini ödünç alabilirsin.

You can borrow mine.

Benimkini ödünç aldı.

She borrowed mine.

Benimkini Tom'a verebilirsin.

You can give Tom mine.

Sadece benimkini al.

Just take mine.

Benimkini seviyor musun?

Do you like mine?

İstersen benimkini kullanabilirsin.

- You may use mine if you want to.
- You may use mine if you want.

Benimkini az pişmiş istiyorum.

I would like mine rare.

Benimkini kullanmak ister misin?

Do you want to use mine?

Şimdilik sadece benimkini kullan.

Just use mine for now.

Tom benimkini ödünç aldı.

Tom borrowed mine.

Benimkini kullanmak istemiyor musun?

Don't you want to use mine?

Benimkini getirdim. Seninkini getirdin mi?

I brought mine. Did you bring yours?

Sana benimkini vermemi ister misin?

Do you want me to give you mine?

Bana dilini öğretirsen, sana benimkini öğretebilirim.

If you teach me your language, I can teach you mine.

Seninkini bana gösterirsen, benimkini sana gösteririm.

I'll show you mine if you show me yours.

Bana adını söylersen, sana benimkini söyleyebilirim.

If you tell me your name, I can tell you mine.

Sorunu yanıtlamamdan önce, lütfen benimkini yanıtla.

Before I answer your question, please answer mine.

Sen işini yap, ben benimkini yapacağım.

You do your job, I'll do mine.

Sonsuza kadar benimkini kullanmaya devam edemezsin.

You can't keep using mine forever.

Bana dilini öğretirsem, ben sana benimkini öğreteceğim.

If you teach me your language, I'll teach you mine.

Sen kendi işini yap, ben benimkini yaparım.

You do your thing, I'll do mine.

Sana benimkini vereceğim. Yine de bundan hoşlanmıyorum.

I'll give you mine. I don't like it anyway.

Bu bıçak seninse, o zaman benimkini kaybettim.

If this is your knife, then I have lost mine.

Silgini kullanabilir miyim? Benimkini kaybettim gibi görünüyor.

May I use your eraser? I seem to have lost mine.

Tom'un sandviçini yedim o da benimkini yedi.

I ate Tom's sandwich and he ate mine.

İşini yapmanı ve benimkini yapmama izin vermeni öneririm.

I suggest you do your job and let me do mine.

Bana fikrini verdi ama ben ona benimkini vermedim.

He gave me his opinion, but I didn't give him mine.

Bana şifreni söyle ve ben sana benimkini söyleyeceğim.

Tell me your password and I'll tell you mine.

Tom'un bavulu yok, o yüzden benimkini ödünç aldı.

Tom doesn't have a suitcase, so he borrowed mine.

O, şemsiyesini unutmuştu bu yüzden ona benimkini ödünç verdim.

She had forgotten her umbrella so I lent her mine.

Eğer sen benimkini cevaplarsan ben sadece senin sorularını cevaplarım.

I'll only answer your questions if you answer mine.

Tom kahvesine şeker koyar fakat benimkini şekersiz tercih ederim.

Tom puts sugar in his coffee, but I prefer mine without it.

Sen Tom'un çeklerini kabul ediyorsun, peki neden benimkini kabul etmiyorsun?

You accept Tom's checks, so why don't you accept mine?

Mükemmel suç işleyelim: Ben senin kalbini çalacağım ve sen benimkini çalacaksın.

Let's commit the perfect crime: I'll steal your heart, and you'll steal mine.

Sıfırken 3.000.000 yen fiyatı olan arabalar, şimdi 300.000 ediyor; bu durumda sanırım benimkini biraz daha kullanacağım.

Cars that, when new, cost 3,000,000 yen are apparently now worth 300,000, so I think I'll use mine a little longer.