Translation of "Balığı" in English

0.008 sec.

Examples of using "Balığı" in a sentence and their english translations:

Balığı yemlediler.

They fed the fish.

Balina köpek balığı.

The whale shark.

Akvaryum balığı besliyorum.

I'm feeding the goldfish.

Balığı çiğ yeriz.

We eat fish raw.

Kızarmış balığı sevmem.

I don't like fried fish.

Marie balığı besledi.

Marie fed the fish.

Kedi balığı izliyor.

- The cat is watching the fish.
- The cat watches the fish.

Bu balığı yemiyorum.

I'm not eating this fish.

Lütfen balığı tart.

Please scale the fish.

Akvaryum balığı canlı.

The goldfish is alive.

Kılıç balığı yedik.

We ate swordfish.

Tom balığı temizledi.

Tom cleaned the fish.

- Ringa balığı salatasını gömdü.
- Ringa balığı salatasını mideye indirdi.

- He devoured the herring salad.
- He shoveled down the herring salad.
- He gobbled down the herring salad.

Mezgit balığı stoğunun büyüklüğünü

has been hard at work in the Bering Sea

Balığı çiğ olarak yememeliydin.

You shouldn't have eaten the fish raw.

Ben balığı canlı tutacağım.

I will keep the fish alive.

Balığı ete tercih ederim.

- As for me, I prefer fish to meat.
- I prefer fish to meat.

Haydi balığı pişirip yiyelim.

Let's cook and eat the fish!

Tom henüz balığı kızartmadı.

Tom hasn't fried the fish yet.

Izgarada pişmiş balığı severim.

I like fish cooked on the grill.

Benim akvaryum balığı öldü.

My goldfish died.

Onlar köpek balığı yerler.

They eat shark.

Ben yılan balığı tuttum.

I have caught an eel.

Onlar yılan balığı mı?

Are those eels?

- Sami'nin bir yayın balığı vardı.
- Sami'nin bir kedi balığı vardı.

Sami had a catfish.

Tıpkı bu fener balığı gibi.

like this lantern fish.

Sonra köpek balığı onu yakaladı.

Next minute, the shark grabs her.

Suda yüzen balığı görebiliyor musun?

Can you see fish swimming in the water?

Tuz ve biberle balığı çeşnilendirdim.

I seasoned the fish with salt and pepper.

Bu balığı Fransa’da nasıl pişiriyorsunuz?

How do you cook this fish in France?

Yunus balığı bir memeli türüdür.

A dolphin is a mammal species.

Kedi balığı ete tercih eder.

The cat prefers fish to meat.

O, balığı ete tercih eder.

He prefers fish to meat.

Köpek balığı onu bacağından yakaladı.

The shark seized him by the leg.

Biz yemeği sevdik, özellikle balığı.

We liked the food, especially the fish.

Japon balığı gibi hafızam var.

- I have a memory like a goldfish.
- I have the memory of a goldfish.

Ton balığı çok hızlı yüzebilir.

Tuna can swim very fast.

Suda bir yılan balığı var.

There is an eel in the water.

Bir ton balığı salatası yedim.

I ate a tuna salad.

Balığı kızartır kızartmaz tadına bakabilirsin.

As soon as I've grilled the fish, you can taste it.

O bir köpek balığı olabilir.

It might be a shark.

Balığı etten daha çok severim.

I like fish better than meat.

Büyük balık, küçük balığı yer.

- The big fish eats the small one.
- The big fish eats the little fish.

Kıyıda bir fok balığı vardı.

There was a seal on the shore.

O, balığı nasıl pişireceğini sordu.

She asked how to cook the fish.

Bu balığı sevdiğimi nasıl öğrendin?

How did you find out that I like this fish?

Tom balığı ete tercih ediyor.

Tom prefers fish to meat.

Ya bir köpek balığı görürsem?

What if I see a shark?

Sami bir köpek balığı gördü.

Sami saw a shark.

Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.

The shark tries to shake her off and is swimming away.

Biz sık sık balığı çiğ yedik.

We often eat fish raw.

Kirpi balığı Japonya'da nefis bir yiyecektir.

Blowfish is a delicacy in Japan.

Bir köpek balığı tarafından saldırıya uğradı.

He was attacked by a shark.

Tom bir yılan balığı gibi kaygan.

- Tom is slippery as an eel.
- Tom is as slippery as an eel.

Genelleme yaparsak, Batılılar balığı çiğ yemezler.

Generally speaking, Westerners don't eat fish raw.

Tom bir ton balığı kutusu açtı.

Tom opened a can of tuna fish.

Japon milleti ton balığı yemeyi sever.

Japanese people like to eat tuna.

Erişteli ton balığı güvecini sevdiğini umuyorum.

I hope you like tuna noodle casserole.

O bir ringa balığı salatası yedi.

He ate a herring salad.

Onlar Fransa'da bu balığı nasıl hazırlıyorlar?

How do they prepare this fish in France?

Balığı o tabak üzerinde servis edin.

Serve the fish on that platter.

Büyük bir akvaryum balığı gölette yüzer.

A large goldfish swims in the pond.

Bu, nehre gelen bir somon balığı.

This is a salmon that came up the river.

Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

The politician is as slippery as an eel!

Bir köpek balığı onu yiyip bitirdi.

A shark devoured him.

Bu gece ızgara yılan balığı yiyeceğiz.

Tonight we will eat grilled eels.

Yalnız bir palyaço balığı akvaryumda yüzüyordu.

A lone clownfish was swimming in the aquarium.

- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok popülerdir.
- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.

Shark fin soup is very popular in China.

"Kumul köpek balığı" olarak adlandırıldığı da olmuştur.

Sometimes called the "shark of the dunes."

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

burnt in my memory, this, like, huge shark just suddenly approaching her.

Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.

The next day... a big shark came...

Yunus balığı bir memeliyken köpekbalığı bir balıktır.

A shark is a fish while a dolphin is a mammal.

Biz Japonya'da balığı sık sık çiğ yeriz.

We often eat fish raw in Japan.

Geçen hafta yakaladığım yılan balığı hâlâ canlı.

The eel I caught last week is still alive.

Köpek balığı, kemikleri, kuyruğu ve hepsini yedi.

The dog ate the fish, bones, tail and all.

Tom Mary'ye bir balığı nasıl temizleyeceğini gösterdi.

Tom showed Mary how to gut a fish.

- Sen bile balıktan hoşlanmıyorsun.
- Balığı bile sevmiyorsun.

You don't even like fish.

Somon balığı 12 feet yüksekliğe kadar sıçrayabilir.

Salmon can jump up to 12 feet high.

Bu tür balığı daha önce hiç görmedim.

I had never seen that kind of fish before.

Bu balığın bir tatlısu balığı olduğuna inanıyorum.

I believe this fish is a freshwater fish.

Tom akvaryumu için birkaç asker balığı aldı.

Tom bought some squirrelfish for his aquarium.

Tütsülenmiş ringa balığına isli ringa balığı denir.

Smoked herring is called buckling.

Tom bir köpek balığı saldırısında bacağını kaybetti.

Tom lost his leg in a shark attack.

- Bu onun yakaladığı balıktır.
- Bu balığı yakaladı.

This is the fish he caught.

Bu nehirden gelen herhangi bir balığı yememelisin.

You shouldn't eat any fish that come from this river.

Tom herhangi bir tür çiğ balığı sevmez.

Tom doesn't like any kind of raw fish.

En çok ne tür bir balığı seversin?

What kind of fish do you like best?

Lütfen bir kilo ton balığı filetosu alabilir miyim?

Can I get a kilo of tuna fish fillets please?

Bizim gelecekte ton balığı yememizin mümkün olmaması mümkündür.

- It is possible that we will not be able to eat tuna in the future.
- It's possible that we won't be able to eat tuna in the future.

Bizim gelecekte ton balığı yememizin mümkün olmayacağı mümkündür.

- It is possible that we will not be able to eat tuna in the future.
- It's possible that we won't be able to eat tuna in the future.

- Tom balıkları çok seviyor.
- Tom balığı çok sever.

Tom likes fish a lot.