Translation of "Parça" in English

Sözleşmeyi parça parça ettim.

I tore up the contract.

Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.

The information is leaking piecemeal to the press.

Bu parça uymuyor.

This piece doesn't match.

Bu sevdiğim parça.

That's the part I like.

Bir parça kek.

- It's a piece of cake.
- Piece of cake!

Bir parça kaldı.

There's one piece left.

Bir parça umursamıyorum.

I don't mind a bit.

- Bir parça kek istiyorum.
- Bir parça pasta istiyorum.

I want a piece of cake.

Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.

The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.

- O, bir parça tebeşir aldı.
- Bir parça tebeşir aldı.

He took out a piece of chalk.

- Makineden eksik bir parça var.
- Makineden bir parça eksik.

There's a piece missing from the machine.

İki parça kek vardı.

There were two pieces of cake.

Bir parça şeker istiyorum.

I want a piece of candy.

Bize yedek parça gönderiyorlar.

They send us spare parts.

Bu parça nereye gidiyor?

Where does this piece go?

Bir parça turta al.

Have a piece of pie.

İşte bir parça kağıt.

Here's a piece of paper.

İşte en iyi parça.

Here's the best part.

Pastadan bir parça al.

Have a little of this cake.

Bir parça kek alın.

Help yourself to a piece of cake.

İki ayrı parça var.

There are two distinct parts.

Son parça bulmacaya yerleştirildi.

The final piece was placed in the puzzle.

İşte bir parça şeker.

Here's a piece of candy.

Bu iki parça değiştirilebilir.

These two parts are interchangeable.

Bir parça pasta istiyorum.

I want a piece of pie.

O bir parça isyankardır.

He's a bit of a rebel.

Üç parça kek yedim.

I ate three pieces of cake.

Tom bir parça keşiştir.

Tom is a bit of a recluse.

O bir parça keşiştir.

She's a bit of a recluse.

Tom'u bir parça özlemiyorum.

I don't miss Tom a bit.

Bir parça tebeşir aldı.

He took out a piece of chalk.

Bir parça kek aşırdım.

I helped myself to a piece of cake.

Bu muhteşem bir parça.

This is spectacular piece.

Kayıp bir parça var.

There's a piece missing.

Bir parça kağıt istiyorum.

I want some paper.

- Ona aklımdan bir parça verdim.
- Ona bir parça akıl verdim.

I gave her a piece of my mind.

Tek parça anıtların nasıl kaldırıldığı,

We have a lot of experimental archeology

Bir parça tartışmalı konuşma başlığım

with my somewhat controversial title,

Bana bir parça bilgi getirdi.

He brought me a piece of information.

Her küçük parça yardım eder.

Every little bit helps.

Bana bir parça tebeşir getir.

Bring me a piece of chalk.

Odada dört parça mobilya vardı.

There were four pieces of furniture in the room.

Yanına iki parça bagaj aldı.

She took two pieces of baggage with her.

O, bir parça kağıt çıkardı.

He took out a piece of paper.

Mağazada bir parça mobilya aldı.

He bought a piece of furniture at the store.

Kim bir parça kek ister?

Who wants a bit of cake?

Bana bir parça kağıt ver.

Give me a piece of paper.

Köpeğe bir parça et fırlattı.

He threw a piece of meat to a dog.

Ona bir parça nasihat edeceğim.

I'll give him a piece of advice.

Köpeğe iki parça et verdim.

I gave the dog two pieces of meat.

Onun üç parça bağajı vardı.

He had three pieces of baggage.

Kim bir parça pasta ister?

Who wants a piece of cake?

Bana bir parça pasta ayır.

Save me a piece of pie.

Odada dört parça mobilya var.

There are four pieces of furniture in the room.

Bir parça çikolatalı kek istiyorum.

I want a piece of chocolate cake.

Bu orijinal bir parça mı?

Is this an original piece?

İki parça birlikte sıkıca yapıştırıldı.

The two pieces were glued tightly together.

Bir parça kırılmış cama bastım.

I stepped on a piece of broken glass.

Kalan sadece birkaç parça var.

There are only a couple of pieces left.

Bir parça pasta ister misin?

Would you care for a piece of pie?

Sana bir parça pasta ayıracağım.

I'll save you a piece of cake.

Tom bir parça tost yedi.

Tom ate a piece of toast.

Lütfen, büyük bir parça istiyorum.

I'd like a large portion, please.

Sana bir parça tavsiye vereyim.

- Let me give you some advice.
- Let me give you a piece of advice.

Bana iki parça tebeşir ver.

Give me two pieces of chalk.

Bana üç parça tebeşir ver.

Give me three pieces of chalk.

Dilenci bir parça ekmek istiyor.

The beggar is asking for a piece of bread.

Tek bir parça delil yoktu.

There wasn't a single shred of evidence.

Tom bir parça turta yedi.

- Tom ate a piece of the pie.
- Tom had a piece of pie.

Yere bir parça kağıt düştü.

A piece of paper fell on the ground.

O, müzeye sayısız parça bağışladı.

She donated countless pieces to the museum.

Bu parça önemli bir anahtardır.

This piece is in a major key.

Sadece bir parça ekmek yedim.

I only ate a bite of bread.

Bir parça kek ister misin?

Would you like a piece of cake?

Bu önemli bir parça değil.

That's not the important part.

Köpeğe bir parça et verdi.

He gave the dog a piece of meat.

Son parça tüm pastayı oluşturur.

The final piece makes up the whole pie.

Bana bir parça tebeşir verin.

Give me a piece of chalk.

Ondan bir parça alabilir miyim?

May I have a piece of it?

Sadece iki parça mobilya aldık.

We have just bought two pieces of furniture.

Bana iki parça tebeşir getir.

Bring me two pieces of chalk.

Tom'un üç parça bagajı var.

Tom has three pieces of baggage.

Herkes pastadan bir parça istedi.

Everyone wanted a piece of the cake.

Bu iki parça birbirine uyuyor.

Those two pieces fit together.

Bu iki parça birbirine uymuyor.

These two pieces don't fit together.

O bir parça et kesti.

He cut off a piece of meat.

Her bir parça yardımcı oldu.

Every little bit has helped.

Ben bir parça rock şarkıcısıyım.

I'm a bit of a rock singer.

Sanırım Tom'dan bir parça öğrendik.

- I think we've learned a little bit from Tom.
- I think that we've learned a little bit from Tom.

Tom piyanoda bir parça çaldı.

Tom played a song on the piano.

Bir parça turta ister misin?

Would you like a piece of pie?

Tom'a bir parça bile güvenmiyorum.

I don't trust Tom one bit.

Tom'a bir parça kek verdiler.

They gave a piece of cake to Tom.