Translation of "Parçalanmış" in English

0.003 sec.

Examples of using "Parçalanmış" in a sentence and their english translations:

Yani atmosferde parçalanmış olabilir

so it can be broken up in the atmosphere

Adam parçalanmış elbiseler içindeydi.

The man was in rags.

Birbirleri tarafından parçalanmış ve izoleydiler.

and isolated and fragmented from each other.

Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.

It looks like your hard disk is fragmented.

Her yerde parçalanmış cam vardı.

There was shattered glass everywhere.

Sami'nin cesedi parçalanmış olarak bulundu.

Sami's body was found dismembered.

“Sabit diskteki parçalanmış dosyaların birleştirilmesi gibi.

He said, 'It was like when you defrag the hard drive on your computer.

Ve şiddetle parçalanmış bir uyku yapısı görürüz.

and a severely fragmented sleep structure.

Meyve prese girmeden önce güzel parçalanmış olmalıdır.

The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press.

Parçalanmış bir bayrak rüzgarda dalgalanmaya devam ediyor.

A tattered flag which continues to flutter in the wind.

Tom alışveriş sepetine bir kutu parçalanmış peynir koydu.

Tom put a bag of shredded cheese into his shopping cart.

Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.

The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.

Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.

The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.

- Tom parçalanmış bir aileden geliyor.
- Tom boşanmış bir aileden geliyor.

Tom comes from a broken family.

Bunlar 5 milimetreden küçük objelerdi ve büyük objelerin parçalanmış küçük kısımlarından tutun...

These are objects are smaller than 5 millimeters, and can be anything from tiny shards broken off larger items

Merkezde ki dört gemi daha işlevsiz kalıyor ve kürekleri parçalanmış bir şekilde akıntıyla sürükleniyorlar.

Four more ships in the center are crippled and left adrift with their oars shattered.