Translation of "Oynayacak" in English

0.025 sec.

Examples of using "Oynayacak" in a sentence and their english translations:

Yarın tenis oynayacak.

He will play tennis tomorrow.

Kim tenis oynayacak?

Who is going to play tennis?

Yarın beyzbol oynayacak.

He plays baseball tomorrow.

Yarın futbol oynayacak.

He'll play soccer tomorrow.

Tom'un oynayacak arkadaşları yok.

Tom has no friends to play with.

O yarın futbol oynayacak.

He will play soccer tomorrow.

Prenses rolünü kim oynayacak?

Who will play the role of the princess?

Birlikte oynayacak kimsesi yok.

He does not have anyone to play with.

Oyun oynayacak vaktim yok.

I don't have time to play games.

O, arkadaşlarıyla tenis oynayacak.

He will play tennis with his friends.

O yarın beyzbol oynayacak.

He will play baseball tomorrow.

Oynayacak bir maçım var.

I have a match to play.

Kedi uzaktayken fareler oynayacak.

- When the cat is away, the mice will play.
- When the cat's away, the mice will play.
- If the cat is outside, the mice dance on the table.

Tom'un oynayacak kimsesi yok.

- Tom doesn't have anyone to play with.
- Tom has no one to play with.

Birlikte oynayacak kimsem yok.

- I have no one to play with.
- I have nobody to play with.

Birlikte oynayacak arkadaşlarım yok.

I don't have friends to play with.

O yarın tenis oynayacak.

Tomorrow he'll play tennis.

Tom'un oynayacak arkadaşı yok.

Tom had no friends to play with.

Tom yarın beyzbol oynayacak.

Tom will play baseball tomorrow.

Tom yarın tenis oynayacak.

- Tom will play tennis tomorrow.
- Tom is going to play tennis tomorrow.
- Tom will be playing tennis tomorrow.

Yarın benimle oynayacak mısın?

Will you play with me tomorrow?

Benimle oynayacak kimsem yok.

- I have no playmates.
- I have no-one to play with me.

Çocuğun oynayacak birkaç arkadaşı var.

The boy has few friends to play with.

Okuldan sonra tenis oynayacak mısın?

Will you play tennis after school?

O, gelecek pazar golf oynayacak.

He will play golf next Sunday.

Tom'un oynayacak hiç kimsesi yoktu.

Tom didn't have anyone to play with.

Oynayacak hiç yeşil alan yok.

There are no green spaces to play in.

Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.

Ann had no friends to play with.

Yağmur yağsa bile golf oynayacak.

He'll play golf even if it rains.

Bu hafta tenis oynayacak mısın?

Are you going to play tennis this week?

Yağmur yağmasına rağmen, o golf oynayacak.

Even though it is raining, he will play golf.

O çocuk birlikte oynayacak birini istiyor.

That child wants someone to play with.

Onun birlikte oynayacak hiç arkadaşı yok.

He doesn't have any friends to play with.

- Yarın futbol oynuyor.
- Yarın futbol oynayacak.

She's playing football tomorrow.

O, bu gece Nelson rolü oynayacak.

He is acting like Nelson tonight.

Yağmur yağsa bile, o golf oynayacak.

Even if it rains, he'll play golf.

Tom birlikte tenis oynayacak birini bulamadı.

Tom couldn't find anyone to play tennis with.

Onunla oynayacak başka hiç erkek yok.

He has no other boys to play with.

Gelecek hafta sonu golf oynayacak mısın?

Are you going to play golf next weekend?

Tom bu öğleden sonra hentbol oynayacak.

Tom is going to play handball this afternoon.

Tom yalnız ve birlikte oynayacak kimsesi yok.

Tom is lonely and has no one to play with.

Tom gelecek pazartesi Mary ile golf oynayacak.

Tom will play golf next Monday with Mary.

Bob gelecek okul festivalinde ilk kez başrol oynayacak.

Bob will play the leading role for the first time in the next school festival.

O, gelecek okul festivalinde ilk kez başrol oynayacak.

He will play the leading role for the first time in the next school festival.

Çocukların oynayacak bir şeye sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum.

I think it is necessary for children to have something to play with.

Tom ve Mary pazartesi günü birlikte tenis oynayacak.

Tom and Mary will be playing tennis together on Monday.

Birçok insan çocukların dışarıda oynayacak yeterli zamanı harcamadıklarını düşünüyorlar.

- Many people think that children don't spend enough time playing outside.
- Many people think children don't spend enough time playing outside.

Aktör yarım saatten az süre içinde beş tane karakter oynayacak.

The actor will play five characters in less than half an hour.

Tom'un birlikte oynayacak hiç kimsesi yok, bu nedenle o yalnız.

Tom has no one to play with, so he's lonely.

- Benim oynamak için hiç arkadaşım yok.
- Oyun oynayacak arkadaşlarım yok.

I have no friends to play with.

- Seninle oyun oynamak için vaktim yok.
- Seninle oyun oynayacak vaktim yok.

I don't have time to play games with you.

Bugün Kolombiya, Kolombiya yerel saatine göre, akşam 9.30'da Paraguay'a karşı oynayacak.

Today Colombia plays against Paraguay at half past 9 in the evening, Colombia local time.