Translation of "Tenis" in English

0.007 sec.

Examples of using "Tenis" in a sentence and their english translations:

- Tenis oynayabilirim.
- Ben tenis oynayabilirim.
- Tenis oynamasını biliyorum.

I can play tennis.

Birileri tenis kortunda tenis oynuyordu.

Some were playing tennis on the tennis court.

Tenis oynamayalım.

Let's not play tennis.

Tenis oynayalım.

- Let's play tennis!
- Let's play tennis.

Tenis oynadım.

I played tennis.

Tenis oynayacağız.

We're going to play tennis.

Tenis oynarım.

I play tennis.

Tenis oynayacağım.

- I am going to play tennis.
- I'm going to play tennis.

Tenis oynayalım!

- Let's play tennis!
- Let's play tennis.

Tenis sevmiyorum.

I don't like tennis.

Tenis oynayamayız.

We can't play tennis.

Tenis oynayamıyor.

He can't play tennis.

- Eskiden tenis oynardım.
- Önceden tenis oynardım.

I used to play tennis.

- Tenis oynamak eğlenceli.
- Tenis oynamak eğlencelidir.

Playing tennis is fun.

Tom tenis oynayamaz.

Tom can't play tennis.

Tenis oynamak kolaydır.

It is easy to play tennis.

Onlar tenis oynuyorlardı.

They were playing tennis.

Tenis oynamayı bilir.

He can play tennis.

O tenis oynayabilir.

He can play tennis.

O tenis oynadı.

He played tennis.

Ben tenis kulübündeyim.

I'm in the tennis club.

O, tenis oynayabilir.

He can play tennis.

Kenji tenis oynar.

Kenji plays tennis.

Dün tenis oynamadılar.

They didn't play tennis yesterday.

Dün tenis oynamadım.

- I did not play tennis yesterday.
- I didn't play tennis yesterday.
- Yesterday I did not play tennis.

Arkadaşım tenis oynamaz.

My friend doesn't play tennis.

Tenis oynadın mı?

Did you play tennis?

Tenis oynamaz mısın?

Don't you play tennis?

Yumi tenis oynamayacak.

Yumi will not play tennis.

Lisede tenis oynardım.

I used to play tennis in high school.

Eskiden tenis oynardım.

- I played tennis.
- I was playing tennis.

Kadınlar tenis oynuyorlar.

The women play tennis.

Tenis oynamak istiyorum.

I'd like to play tennis.

Nancy tenis oynamaz.

Nancy doesn't play tennis.

Tenis oynadığını gördüm.

I've seen you play tennis.

Bob'la tenis oynadım.

I played tennis with Bob.

Çok tenis oynardım.

I used to play a lot of tennis.

Tom tenis sevmez.

Tom doesn't like tennis.

Yarın tenis oynayacağım.

I am going to play tennis tomorrow.

Tenis çalışmam var.

I have tennis practice.

Arkadaşlarım tenis oynamazlar.

My friends don't play tennis.

Babam tenis sever.

- My father likes tennis.
- My dad likes tennis.

Dün tenis oynadın.

You played tennis yesterday.

Tenis oynar mısın?

Do you play tennis?

Tenis oynamak eğlenceli.

It's fun to play tennis.

İyi tenis oynuyorsun.

You play tennis well.

Tenis oynamak sağlıklıdır.

Playing tennis is good for your health.

Tom tenis oynamıyor.

- Tom doesn't play tennis.
- Tom isn't playing tennis.

Tom'la tenis oynadım.

I played tennis with Tom.

Biraz tenis oynayalım.

Let's play some tennis.

Önceden tenis oynardım.

I used to play tennis.

Yarın tenis oynayacak.

He will play tennis tomorrow.

Yıllarca tenis oynamadım.

I haven't played tennis in years.

Kim tenis oynayacak?

Who is going to play tennis?

Ben tenis oynayabilirim.

I can play tennis.

Nerede tenis oynarsın?

Where do you play tennis?

Tenis oynamasını biliyorum.

I can play tennis.

Ben tenis oynayamam.

I can't play tennis.

O, tenis dersinde.

She's at her tennis lesson.

Tom tenis oynar.

Tom plays tennis.

Tom tenis oynadı.

Tom played tennis.

Yıllardır tenis oynuyorum.

I've played tennis for years and years.

Ben tenis izliyorum.

I'm watching tennis.

Ben tenis oynamam.

I don't play tennis.

Kimle tenis oynadın?

Who did you play tennis with?

Tom tenis oynamadı.

Tom didn't play tennis.

Tom tenis oynuyor.

Tom is playing tennis.

Yarın tenis oynayabilirim.

I might play tennis tomorrow.

Hiç tenis oynamadım.

I've never played tennis.

Tenis kulübüne dahilim.

I'm in the tennis club.

Sami tenis takımındaydı.

Sami was on the tennis team.

- Lucy tenis oynamayı seviyor.
- Lucy tenis oynamayı sever.

Lucy likes playing tennis.

- Akira iyi tenis oynar.
- Akira güzel tenis oynar.

Akira plays tennis well.

- Tenis tercih ettiğim spordur.
- Tenis tercih ettiğim spor.

Tennis is my preferred sport.

- Jane de tenis oynar.
- Jane de tenis oynuyor.

Jane plays tennis too.

- Ken tenis oynuyor mu?
- Ken tenis oynar mı?

Does Ken play tennis?

- Tenis oynamayı gerçekten sevmiyorum.
- Ben gerçekten tenis oynamayı sevmiyorum.
- Ben gerçekten tenis oynamaktan hoşlanmıyorum.

I really don't like playing tennis.

- Biz neden pazar tenis oynamıyoruz?
- Pazar tenis oynasak ya.

Why don't we play tennis on Sunday?

Tenis hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlarla tenis izlemeyi sevmiyorum.

I don't like watching tennis with people who don't know anything about tennis.