Translation of "Kimsesi" in English

Tom'un kimsesi yok.

Tom doesn't have anybody.

Onların kimsesi yok.

They don't have one.

- Tom'un güvenebileceği kimsesi yoktu.
- Tom'un sırtını dayayabileceği kimsesi yoktu.
- Tom'un dayanacak hiç kimsesi yoktu.

Tom didn't have anyone to lean on.

Onun dönecek kimsesi yoktu.

She had no one to turn to.

Onun danışacak kimsesi yok.

He has nobody to consult.

Birlikte oynayacak kimsesi yok.

He does not have anyone to play with.

Tom'un hiç kimsesi yok.

Tom has got nobody.

Tom'un dayanacak kimsesi yok.

Tom has no one to turn to.

Onun gidecek kimsesi yok.

She has no one to turn to.

Tom'un konuşacak kimsesi yoktu.

Tom had no one to talk to.

Tom'un konuşacak kimsesi yok.

Tom has no one to talk to.

Tom'un oynayacak kimsesi yok.

- Tom doesn't have anyone to play with.
- Tom has no one to play with.

Mary'nin konuşacak kimsesi yok.

Mary has no one to talk to.

Onun konuşacak hiç kimsesi yok.

- She has no one to speak to.
- She has no one to talk to.

Tom'un dayanacağı hiç kimsesi yok.

Tom doesn't have anyone to lean on.

Tom'un oynayacak hiç kimsesi yoktu.

Tom didn't have anyone to play with.

Tom'un yardım edecek kimsesi yok.

- Tom has no one to help him.
- Tom has nobody to help him.
- Tom doesn't have anyone to help him.
- Tom doesn't have anybody to help him.

Tom'un yardımını isteyecek kimsesi yok.

Tom has nobody to turn to for help.

Tom'un tavsiyesini isteyeceği kimsesi yok.

Tom has nobody to turn to for advice.

Tom'un sığınacağı başka kimsesi yoktu.

Tom had no one else to turn to.

Tom'un sorunlarını tartışacak kimsesi yoktu.

Tom had no one to discuss his problems with.

O çocukların kendilerine bakacak kimsesi yok.

Those children have no one to care for them.

Kızın tavsiye için başvuracağı kimsesi yoktu.

The girl had no one to turn to for advice.

Yaşlı kadının yardım edecek kimsesi yok.

The old woman has no one to help her.

Bay Iuchi'nin yardım edecek kimsesi yoktur.

Mr. Iuchi doesn't have anyone that helps him.

Tom'un hikayesini anlatacak hiç kimsesi yoktu.

Tom had no one to tell his story to.

Tom yalnız ve konuşacak kimsesi yok.

Tom is lonely and has no one to talk to.

Mary yalnız ve konuşacak kimsesi yok.

Mary is lonely and has no one to talk to.

Tom'un yardım için başvuracak kimsesi yok.

Tom has no one to turn to for help.

Tom'un yardım için başvuracağı kimsesi yoktu.

Tom had no one to turn to for help.

Tom'un sorunlarını tartışmak için kimsesi yok.

Tom doesn't have anyone to discuss his problems with.

Tom olmasa, Mary'nin başvuracağı kimsesi olmaz.

Without Tom, Mary would have no one to turn to.

Ona eşlik edecek hiç kimsesi yok.

She has no one to wait on her.

Tom'un ona yardım edecek kimsesi yok.

- Tom has no one to help him.
- Tom has nobody to help him.
- Tom doesn't have anyone to help him.

Ona hizmet edecek hiç kimsesi yok.

She has no one to wait upon her.

Tom'un kendisine tavsiyede bulunacak kimsesi yok.

- Tom has no one to advise him.
- Tom has nobody to advise him.
- Tom doesn't have anybody to advise him.

Tom'un ona yardım edecek kimsesi yoktu.

Tom didn't have anybody to help him.

Tom'un kendinden başka suçlayacak kimsesi yoktu.

Tom had no one to blame but himself.

Tom yalnız ve birlikte oynayacak kimsesi yok.

Tom is lonely and has no one to play with.

Tom birlikte oynayacağı kimsesi olmadığı için yalnızdır.

Tom is lonely because he has no one to play with.

Tom konuşacak kimsesi olmayan tamamen yalnız biri.

Tom is all alone with no one to talk to.

Benden başka Tom'un ona bakacak kimsesi yok.

Tom has got nobody to look after him but me.

Tom'un ona tavsiye vermesi için kimsesi yok.

Tom has no one to give him advice.

Tom'un tavsiye için yardım isteyecek kimsesi yoktu.

Tom had no one to turn to for advice.

Tom'un suçlamak için kendinden başka hiç kimsesi yoktu.

Tom had no one but himself to blame.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.

Tom'un birlikte oynayacak hiç kimsesi yok, bu nedenle o yalnız.

Tom has no one to play with, so he's lonely.