Translation of "Okuyan" in English

0.011 sec.

Examples of using "Okuyan" in a sentence and their english translations:

Mektubu ilk okuyan bendim.

I was the first to read the letter.

John, kitap okuyan çocuk.

John is the boy who is reading the book.

Kitap okuyan çocuk Tom'dur.

The boy reading a book is Tom.

Okuyan tek kişi Tom'du.

The only person studying was Tom.

- Şurada gazete okuyan adam benim amcam.
- Şurada gazete okuyan adam benim dayım.
- Orada gazete okuyan adam benim amcam.

The man reading a paper over there is my uncle.

okuyan kişiler rahatsız olmasın diye

so that those who read do not bother

Bir kitap okuyan kız Kate'tir.

The girl reading a book is Kate.

Kütüphanede kitap okuyan kimse yok.

There is no one reading in the library.

Ben dışarıdayken günlüğümü okuyan kimdi?

Who was it that read my diary while I was out?

Bir kitap okuyan çocuk John'dur.

The boy reading a book is John.

Meydan okuyan boksör, şampiyonu yendi.

The challenging boxer defeated the champion.

Orada kitap okuyan oğlan Tom.

The boy reading a book over there is Tom.

Ve meydan okuyan koruyucu bir türün

generous and nurturing nature of a species

Bir iklim aktivisti her denemeyi okuyan

A climate activist isn't that one person that's read every single study

Bir gazete okuyan adam onun babası.

The man reading a newspaper is his father.

Bunu okuyan ilk kişi benim" dedi.

after 2000 years of oblivion,"

O, kitap okuyan bir çocuğa yaklaştı.

He approached the boy reading a book.

Bir yemek kitabı okuyan kız Kate'tir.

The girl reading a cookbook is Kate.

Şurada kitap okuyan adam benim babam.

The man reading a book over there is my father.

Bir kitap okuyan çocuğa itirazım yok.

I have no objection to the boy reading a book.

Ben Japon lisesinde okuyan bir kızım.

I am a Japanese high school girl.

Seni Almanca okuyan bazı arkadaşlarla tanıştıracağım.

I will introduce you to some friends who study German.

Orada kitap okuyan kişi benim babamdır.

The person reading a book over there is my father.

Orada bir kitap okuyan çocuk Tom'dur.

The boy over there reading a book is Tom.

O, bu mektubu okuyan tek kişi.

He's the only one who's read this letter.

Burada hepsini okuyan biri var mı?

Has anyone here read the whole thing?

Bu adam çok kitap okuyan bir adamdı.

This man was reading a lot of books.

Yedinci sınıfta okuyan bir grup yanıma gelip

A group of 7th graders came up to me and said,

Ama çoğunlukla, cevaplara meydan okuyan komik sorularla:

but more often, with funny questions that may seemingly defy answers:

Aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,

they meet the other people also reading the same newspaper,

Zaman geçirmek için kitap okuyan kişiler var.

- Some people read books to kill time.
- There are people who read books to kill time.

Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.

The person reading a book on the bench under the tree is Tom.

Okuyan bir çocuk düşünen bir yetişkin olur.

A child who reads becomes an adult who thinks.

Bir ağacın altında okuyan bir kız var.

There is a girl reading under a tree.

Tom her zaman kendi bildiğini okuyan tipte biri.

Tom is the type of person who always has to have his own way.

Xavier, Paris Üniversitesi'nde ekonomi okuyan genç bir öğrencidir.

Xavier is a young student studying economics at the University of Paris.

- Büyükannem başına buyruk birisidir.
- Anneannem bildiğini okuyan biridir.

My grandma is a very independent person.

Tom ailemizde şimdiye kadar Fransızca okuyan tek kişidir.

Tom is the only one in our family who has ever studied French.

Sonra size slaytları okuyan bir profesör tarafından uyandırıldığınız?

Only to be woken up by a professor reading slides to you?

Sami, gazetedeki sütununu okuyan birinden bir e-posta aldı.

Sami got an e-mail from a person who read his column in the newspaper.

Son zamanlarda, Japonya'da çalışan ya da okuyan yabancıların sayısı arttı.

Recently, the number of foreigners working or studying in Japan has increased.

Kendilerini düşünmekten engellemek için sadece okuyan pek çok insan vardır.

There are very many people who read simply to prevent themselves from thinking.

Sık sık okuyan ve sık sık dolaşan çok görür ve çok bilir.

He who reads often and walks often, sees much and knows much.

Nakliyeciler kitap okuyan insanlardan hoşlanmazlar. Ama en azından iyi bir nedenleri var.

Movers don't like people who read books. But at least they have a good reason.

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü

Fearless and defiant to the end, he died with an English arrow in his throat, alongside

Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.

The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.

Kitap okuyan biri hayatı boyunca bin farklı hayat yaşarken, hiç kitap okumayan biri sadece tek bir hayat yaşar.

A reader lives a thousand lives before he dies. A man who never reads lives only one.