Translation of "Notlar" in English

Notlar tutmalısın.

You should make notes.

Notlar almalısın.

You should take notes.

- O olağanüstü notlar aldı.
- Olağanüstü notlar aldı.

He got extraordinary grades.

Kadın notlar alıyor.

The woman is taking notes.

Notlar sayfanın altında.

The notes are at the bottom of the page.

İyi notlar alırım.

I get good grades.

Tom notlar aldı.

Tom took notes.

Notlar alıyor musunuz?

Are you taking notes?

Fransızca notlar aldım.

I take notes in French.

İyi notlar almaya çalıştım.

I tried to get good marks.

Bazı notlar almak istemeyeceksin.

You're going to want to take some notes.

Tom iyi notlar tuttu.

Tom kept good notes.

Ben olağanüstü notlar aldım.

I got extraordinary grades.

O sıradışı notlar aldı.

She got extraordinary grades.

Mary olağandışı notlar aldı.

Mary got extraordinary grades.

Onlar olağanüstü notlar aldılar.

They got extraordinary grades.

Biz iyi notlar alacağız.

We'll get good grades.

Tom iyi notlar alırdı.

Tom used to get good grades.

İyi notlar aldın mı?

Did you get good marks?

Notlar, gerekli bir kötülüktür.

Grades are a necessary evil.

Tom iyi notlar alır.

Tom gets good grades.

Fransızcada iyi notlar aldım.

I got good grades in French.

Bilimde iyi notlar alıyorum.

I get good grades in science.

Tom toplantı sırasında notlar aldı.

Tom took notes during the meeting.

Tom, ders sırasında notlar aldı.

Tom took notes during class.

O, İngilizcede iyi notlar alır.

She gets good marks in English.

O matematikte iyi notlar aldı.

She got good marks in math.

Bu dönem berbat notlar aldım.

I got terrible grades this term.

Ben üniversitedeyken iyi notlar aldım.

I got good grades when I was in college.

Ortaokulda asla iyi notlar almadım.

I never got good grades in junior high school.

Tom Fransızcada iyi notlar alır.

Tom gets good grades in French.

Tom okulda iyi notlar alır.

Tom gets good grades in school.

Ortaokulda iyi notlar aldın mı?

Did you get good grades in junior high school?

Ben Fransızcada iyi notlar alırdım.

I used to get good grades in French.

O, İngilizcede iyi notlar aldı.

She got good marks in English.

Tom iyi notlar almak istedi.

Tom wanted to get good grades.

O her zaman notlar alır.

He always takes notes.

Tom, Fransızca'da iyi notlar alır.

- Tom gets good grades in French.
- Tom gets good marks in French.

Tom oldukça iyi notlar alıyor.

Tom gets pretty good grades.

Tom notlar aldı, değil mi?

Tom took notes, didn't he?

Tom çok kötü notlar aldı.

Tom gets terrible grades.

- Her zaman iyi notlar almaya layıktın.
- Her zaman iyi notlar almaya layıktınız.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdiniz.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdin.

You always deserved to get good grades.

İyi notlar alma, çok çalışmayı gerektirir.

Making good grades requires studying hard.

Arkadaşım, İngilizce sınavında iyi notlar aldı.

My friend got good marks in the English examination.

O not defterinde önemli notlar vardı.

There were important notes in that notebook.

Fransızcada her zaman iyi notlar aldım.

I always got good grades in French.

Tom her zaman iyi notlar alır.

Tom always takes good notes.

Sana verdiğim notlar hâlâ sende mi?

Do you still have the notes I gave you?

Sen olağanüstü notlar aldın, değil mi?

You got extraordinary grades, didn't you?

Her toplantıda notlar almak resmi görevlerden biridir.

Taking notes at each meeting is one of the official duties.

O final sınavlarında dikkat çekici notlar kazandı.

She earned remarkable grades at the final exams.

Utangaç öğrenciler çoğunlukla daha düşük notlar alır.

Shy students often receive lower grades.

Tom bir şifre içinde gizli notlar yazıyordu.

Tom was writing cryptic notes in a cipher.

Çin Klasiklerinde sadece birkaç öğrenci mükemmel notlar alır.

Only a few students get perfect grades in Chinese Classics.

İyi notlar almak için benden daha çok çalıştı.

He tried harder to get good marks than I did.

Bir düzeyde bu notlar benim gibi öğretmenlere yardımcı olabiliyor

on one level, these notes they can help a teacher, like myself,

Bugün hala daha o notlar çok değerli koleksiyoncuların elinde

Today, those notes are still in the hands of valuable collectors

Notlar alma yerine bütün dersi orayı burayı karalayarak geçirdim.

Instead of taking notes, I spent the whole class doodling.

Raporuna göz attım ve onun üstüne bazı notlar aldım.

I've looked through your report and made some notes on it.

Tom elinden geleni yaptı fakat hâlâ kötü notlar alıyor.

Tom did the best he could, but he still got bad grades.

Mary daha güzeldir ve Alice'ten daha iyi notlar alır.

Mary is prettier and makes better grades than Alice.

Iyi bir okula gidemememiz ya da kötü notlar almamız değil,

wasn't that we wouldn't get into a good school, or we'd have bad grades.

Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.

Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.