Translation of "Olağanüstü" in English

0.011 sec.

Examples of using "Olağanüstü" in a sentence and their english translations:

Olağanüstü!

remarkable!

Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıt gerektirir.

Extraordinary claims require extraordinary evidence.

Bu olağanüstü.

It's phenomenal.

Tom olağanüstü.

Tom is extraordinary.

Benzerlik olağanüstü.

The resemblance is uncanny.

- O olağanüstü notlar aldı.
- Olağanüstü notlar aldı.

He got extraordinary grades.

Ve hepsi olağanüstü.

and they are all extraordinary.

Onlar olağanüstü durumlar.

They are the extreme cases.

Olağanüstü bir yerdi.

It was an incredible place.

Mary olağanüstü güzel.

Mary is extraordinarily pretty.

Olağanüstü bir kadınsın.

You're an extraordinary woman.

Bu olağanüstü olurdu.

That would be extraordinary.

Tom olağanüstü yakışıklı.

Tom is extraordinarily good-looking.

Olağanüstü bir andı.

It was an extraordinary moment.

O olağanüstü olurdu.

That would be outstanding.

"Çay nasıl, genç efendim?" "Olağanüstü, sevgili Jeeves'im, olağanüstü."

"How's the tea, young sir?" "Exceptional, my dear Jeeves, exceptional."

- Olağanüstü hızlı bir sporcu.
- Olağanüstü hızlı bir atlet.

He is an athlete with extraordinary speed.

Bu olağanüstü adaptasyon sayesinde...

Thanks to this extraordinary adaptation,

Ne olağanüstü bir performans.

What a remarkable performance!

Olağanüstü bir şey yapmadım.

I've done nothing exceptional.

Sen olağanüstü yakışıklı görünüyorsun.

You're looking extraordinarily handsome.

Bu olağanüstü bir fırsat.

It's a remarkable opportunity.

Olağanüstü bir öğretmen olmalısın.

You must be an extraordinary teacher.

Sen olağanüstü bir insansın.

You're a remarkable person.

Tom olağanüstü bir kişidir.

- Tom is an extraordinary person.
- Tom is an extraordinary man.
- Tom is an exceptional person.

Tom'un olağanüstü dereceleri var.

Tom got extraordinary grades.

Bu olağanüstü bir deneyimdi.

It was a remarkable experience.

Tom olağanüstü bir adam.

Tom is an extraordinary man.

Ne olağanüstü bir başarı!

What a remarkable achievement!

Onun olağanüstü olduğunu düşündüm.

- I thought it was incredible.
- I thought that it was incredible.

Tom olağanüstü biçimde bencil.

Tom is extraordinarily selfish.

Ben olağanüstü notlar aldım.

I got extraordinary grades.

Onlar olağanüstü notlar aldılar.

They got extraordinary grades.

Tom olağanüstü bir oyuncudur.

Tom is an outstanding actor.

Bu olağanüstü bir yıldı.

It was an extraordinary year.

Tom olağanüstü bir liderdi.

Tom was an exceptional leader.

Tom olağanüstü yakışıklı idi.

Tom was extraordinarily handsome.

Olağanüstü bir gün geçirdim.

I've had an extraordinary day.

Tom'un olağanüstü olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was outstanding.
- I thought that Tom was outstanding.

Ne olağanüstü bir kadın.

What an extraordinary woman.

Tom olağanüstü bir çocuk.

Tom is an outstanding kid.

Kitap olağanüstü bir başarıydı.

The book was a phenomenal success.

Olağanüstü bir yıl geçirdim.

I had an exceptional year.

Sami olağanüstü bir çocuktu.

Sami was an extraordinary child.

Olağanüstü güçlü bir sporcu.

He is an athlete with extraordinary strength.

- Acayip yakışıklıydı.
- Olağanüstü yakışıklıydı.

He was extraordinarily handsome.

Günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri

to help people across the professional spectrum

...ve bu olağanüstü dünyayı keşfedebiliyoruz.

...and discover an extraordinary world...

Olağanüstü mühendis ve operatörlerimiz var.

which is a group of extraordinary engineers and operators.

O, senin hayatında olağanüstü önemliydi.

He was extraordinarily important in your life.

Rosa Montero olağanüstü bir kadındır.

Rosa Montero is an extraordinary woman.

Kyoto olağanüstü güzel bir şehirdir.

Kyoto is a remarkably beautiful city.

Benim olağanüstü bir iştahım var.

I have an extraordinary appetite.

IPhone olağanüstü bir cep telefonu.

The iPhone is an extraordinary cell phone.

Tom'un olağanüstü bir hafızası var.

Tom has a remarkable memory.

Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom.

You've done remarkable things here, Tom.

Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.

I have to go to a special meeting.

Tom olağanüstü bir tenis oyuncusudur.

Tom is an excellent tennis player.

Olağanüstü hiçbir şey başıma gelmedi.

Nothing extraordinary has ever happened to me.

Tom olağanüstü bir basketbol oyuncusudur.

Tom is an exceptional basketball player.

Bu olağanüstü bir roze şaraptır.

This is an exceptional rosé wine.

Tom olağanüstü bir iş yaptı.

- Tom did a phenomenal job.
- Tom did an extraordinary job.
- Tom did a remarkable job.

Bu dilin olağanüstü esnekliğinden büyülendim.

I'm fascinated by the extraordinary flexibility of this language.

Dağıtıcılar olağanüstü bir pay istiyorlar.

The distributors are asking for an exceptional margin.

Maria olağanüstü bir mayonez yapar.

Maria makes an outstanding mayonnaise.

Ichiro olağanüstü bir beyzbol oyuncusu.

Ichiro is an outstanding baseball player.

O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.

He lifted the car with his phenomenal strength.

Olağanüstü bir tasarım ekibimiz var.

We have an extraordinary design team.

Bizi olağanüstü yapan şey budur.

That's what makes us exceptional.

Tom olağanüstü bir hayat yaşadı.

Tom lived a remarkable life.

Tom olağanüstü bir yıl geçirdi.

Tom had an exceptional year.

Elektrik işkencesi olağanüstü acı vericidir.

Electric torture is extraordinarily painful.

Bu olağanüstü zor bir dildir.

- This is an extraordinarily difficult tongue.
- This tongue is extraordinarily difficult.
- This is an unusually difficult language.

Bu televizyonu beğeniyorum. Ses olağanüstü.

I like this television. The sound is exceptional.

Kimliğini gizlemek için olağanüstü önlemler almıştı.

had gone to extraordinary lengths to hide her identity.

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

Night presents animals with extraordinary challenges

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

night presents animals with extraordinary challenges...

Soult'un askeri zihniyle . Olağanüstü askerlik becerileri,

His remarkable, soldiering skills  would be sorely missed by the Emperor  

Üçüncü Kolordu tarafından olağanüstü bir performanstı….

It was a remarkable performance by Third Corps….  

Çok önemli ve olağanüstü objeler buldular-

They found the most remarkable and spectacular objects -

Beceriksiz adam onun olağanüstü yeteneğini kıskandı.

The clumsy man envied her extraordinary talent.

Onun müzikte olağanüstü bir yeteneği var.

She has an extraordinary ability in music.

Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.

He has a remarkable aptitude for music.

Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.

Tom is an athlete with extraordinary strength.

Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.

Tom is an athlete with extraordinary speed.

Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun?

Do you want to see something extraordinary?

Sen olağanüstü notlar aldın, değil mi?

You got extraordinary grades, didn't you?

Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.

Mr. Suzuki is an outstanding scientist.

Amerikan hükümeti olağanüstü hal ilan etti.

The American Government declared a state of emergency.

Tom burada olağanüstü bir iş yaptı.

Tom did a phenomenal job here.

Sistemimiz kanı tespit etmede de olağanüstü olabilir.

Our system may be extraordinary at finding blood.

Olağanüstü hediyeler arasında İmparatorun büstleri ve heykelcikleri…

Their extraordinary range of gifts includes  busts and statuettes of the Emperor himself…  

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

He has an outstanding talent for music.

O, spor yarışmasında olağanüstü performansları koymayı başardı.

He was able to put up remarkable performances at the sports competition.