Translation of "Milyoner" in English

0.005 sec.

Examples of using "Milyoner" in a sentence and their english translations:

çarıklı milyoner

wedged millionaire

Tom bir milyoner.

Tom is a millionaire.

Milyoner olmak isterim.

I'd like to be a millionaire.

Biz milyoner değiliz.

We're not millionaires.

Milyoner olmamız gerekir.

We should be millionaires.

Tom milyoner değil milyarderdir.

Tom is a billionaire, not a millionaire.

Ben bir milyoner değilim.

I'm not a millionaire.

Henüz bir milyoner değilim.

I'm not yet a millionaire.

Sen bir milyoner değilsin.

You're not a millionaire.

Ben bir milyoner olacağım.

I'm going to be a millionaire.

Henüz bir milyoner değilsin.

You're not a millionaire yet.

Keşke bir milyoner olsam.

I wish I were a millionaire.

Milyoner olmanın hayalini kurarız.

We dream of being millionaires.

Aslında, o bir milyoner.

Actually, she is a millionaire.

Keşke amcalarım milyoner olsaydı!

If only my uncles were millionaires!

Tom bir milyoner değil.

Tom isn't a millionaire.

Kim bir milyoner olmak istemez?

Who doesn't want to be a millionaire?

Onlar bir milyoner olduğumu düşünüyor.

They think I'm a millionaire.

Onun bir milyoner olduğu söyleniyor.

It is said that he is a millionaire.

Tom kendi çabasıyla milyoner oldu.

Tom was a self-made millionaire.

Onun amacı, bir milyoner olmak.

His goal is to become a millionaire.

Tokyo'da yaklaşık 460.000 milyoner vardır.

There are about 460,000 millionaires in Tokyo.

Tom henüz bir milyoner değil.

Tom isn't a millionaire yet.

Bir milyoner olmanın hayalini kurardım.

I used to dream about being a millionaire.

Tom bir milyoner olmayı diliyor.

Tom wishes he were a millionaire.

Tom birkaç kez bir milyoner.

Tom is a millionaire several times over.

Tom bir milyoner gibi görünüyor.

Tom looks like a millionaire.

Henüz milyoner değilsin, değil mi?

- You aren't a millionaire yet, are you?
- You're not a millionaire yet, are you?

Gerçekten de milyoner değilsin, değil mi?

- You're not really a millionaire, are you?
- You aren't really a millionaire, are you?

Bu projede çalışan herkes milyoner oldu.

- Everyone who worked on that project became a millionaire.
- Everybody who worked on that project became a millionaire.

Sen bir milyoner olmayı hayal ediyorsun.

You dream of becoming a millionaire.

- Milyoner gibi görünüyor.
- O, milyonere benziyor.

He looks like a millionaire.

Almanya'da yaklaşık 1.000.000 tane milyoner vardır.

There are about 1 million millionaires in Germany.

Tom bir milyoner olmayı hayal ediyor.

Tom dreams of becoming a millionaire.

Milyoner dış dünyadan tamamen tecrit edildi.

The millionaire lived in complete isolation from the outside world.

Tom senin bir milyoner olduğunu söyledi.

- Tom said you're a millionaire.
- Tom said that you're a millionaire.

Sen bir milyoner değilsin, değil mi?

- You aren't a millionaire, are you?
- You're not a millionaire, are you?

Henüz bir milyoner değilsin, değil mi?

- You aren't a millionaire yet, are you?
- You're not a millionaire yet, are you?

Salak milyoner ve köyden indim şehire filminde

idiot millionaire and I got off the village to the city in his movie

Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.

Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.

Milyoner, fakir bir çocuk olarak hayata başladı.

The millionaire began life as a poor boy.

"Milyoner olmak istiyor musun?" "Kim istemez ki?"

"Do you want to be a millionaire?" "Who doesn't?"

Boston'da kaç tane milyoner yaşadığını biliyor musun?

Do you know how many millionaires live in Boston?

O bir gecede bir milyoner olmak istiyor.

He wants to become a millionaire overnight.

O fakir doğdu ama bir milyoner olarak öldü.

He was born poor, but died a millionaire.

Milyoner, maliyeti ne olursa olsun başyapıtı satın almaya niyetlendi.

The millionaire intended to purchase the masterpiece regardless of cost.

Bir milyoner olmanın nasıl bir şey olacağını merak ediyorum.

I wonder what it would be like to be a millionaire.

"Ne zaman" sözcüğü var olmasaydı, babam bir milyoner olurdu.

If the word "when" didn't exist, my dad would be a millionaire.

Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.

A millionaire CEO couldn't possibly speak for the man on the street.

Eğer popüler bir uygulama oluşturursanız bir gecede bir milyoner olabilirsiniz.

If you create a popular app, you could become a millionaire overnight.

Hayatlarını fırsatlar olmadan kırsal bir bölgede geçirmişlerdi ama onlar şimdi milyoner.

They spent their lives in a rural area with no opportunities, but now they're millionaires.

Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.

The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.

İsrail'deki "Kim milyoner olmak ister" yarışmasında şimdiye kadar yalnızca bir katılımcı bir milyon İsrail Şekeli kazanabildi.

So far there has been only one participant who won one million Israeli Shekels in "Who Wants to Be a Millionaire" in Israel.