Translation of "Müzisyen" in English

0.012 sec.

Examples of using "Müzisyen" in a sentence and their english translations:

- Bir müzisyen misiniz?
- Bir müzisyen misin?

Are you a musician?

- O müzisyen gibi bir şeydir.
- Müzisyen sayılır.

He is something of a musician.

O, doğuştan müzisyen.

She is a natural musician.

Tom bir müzisyen.

Tom is a musician.

Bir müzisyen misiniz?

Are you a musician?

İkiniz müzisyen misiniz?

Are you two musicians?

- Tom bir parça müzisyen.
- Tom müzisyen gibi bir şey.

Tom is something of a musician.

Müzisyen, ailesini yoksul bıraktı.

The musician left his family poor.

O iyi bir müzisyen.

He is a good musician.

Ailemdeki ilk müzisyen benim.

- I am the first musician in my family.
- I'm the first musician in my family.

Tom'un müzisyen olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was a musician.
- I thought that Tom was a musician.

Bir müzisyen olmak isterim.

- I want to become a musician.
- I want to be a musician.

Tom'un babası bir müzisyen.

Tom's father is a musician.

Tom profesyonel bir müzisyen.

Tom is a professional musician.

En sevdiğin müzisyen kimdir?

Who's your favorite musician?

İyi bir müzisyen değildi.

He wasn't a good musician.

Tom büyük bir müzisyen.

Tom is a great musician.

Ailemde kimse müzisyen değil.

- No one in my family is a musician.
- Nobody in my family is a musician.

Ailemde hiç müzisyen yok.

There aren't any musicians in my family.

Tom'un müzisyen olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a musician.
- I know Tom is a musician.

- Tom üstün yetenekli bir müzisyen.
- Tom doğuştan kabiliyetli bir müzisyen.

Tom is a gifted musician.

Çocuk ünlü bir müzisyen oldu.

The boy grew up to be a famous musician.

Müzisyen sahnede keman çalmaya başladı.

The musician began to play the violin on the stage.

Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.

The musician beat his drums loudly.

Büyüyüp ünlü bir müzisyen oldu.

She grew up to be a famous musician.

Büyük bir müzisyen olduğunu kanıtladı.

She proved to be a great musician.

Bir müzisyen olarak kendini kanıtladı.

He has established himself as a musician.

Yaşamdaki amacı bir müzisyen olmaktı.

His object in life was to become a musician.

O büyük bir müzisyen oldu.

He became a great musician.

Müzisyen olan üç oğlu var.

He has three sons who became musicians.

Tom çok iyi bir müzisyen.

Tom is a very fine musician.

Tom gerçekten başarılı bir müzisyen.

Tom is a really successful musician.

Her iki ebeveynim de müzisyen.

- Both my parents are musicians.
- Both of my parents are musicians.

Tom profesyonel bir müzisyen değil.

Tom isn't a professional musician.

Tom gelecek vadeden bir müzisyen.

Tom is an aspiring musician.

Tom çok yetenekli bir müzisyen.

Tom is an enormously gifted musician.

O bir müzisyen gibi görünüyor.

It appears that he is a musician.

Ben hep bir müzisyen oldum.

I've always been a musician.

Sen bir müzisyen değil misin?

Aren't you a musician?

Siz ikiniz müzisyen değil misiniz?

Aren't you two musicians?

Birçok ünlü müzisyen Boston'da yaşıyor.

Many famous musicians live in Boston.

Tom tanıdığım en iyi müzisyen.

Tom is the best musician I know.

Tom bir müzisyen değil mi?

Isn't Tom a musician?

Tom iyi bir müzisyen değil.

Tom isn't a good musician.

En sevdiğiniz Kanadalı müzisyen kim?

Who's your favorite Canadian musician?

Ailemde hiç kimse müzisyen değil.

- No one in my family is a musician.
- Nobody in my family is a musician.

Yanni en sevdiğim Yunan müzisyen.

Yanni is my favorite Greek musician.

Bir müzisyen seslerdeki küçük farkları anlayabilir.

A musician can appreciate small differences in sounds.

Mozart bir müzisyen olmak için getirildi.

Mozart was brought up to be a musician.

On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.

Twelve musicians constitute the society.

Onun müzisyen olan üç oğlu vardır.

He has three sons, who became musicians.

Onun ünlü bir müzisyen olduğunu biliyorum.

I know that he is a famous musician.

O, bir müzisyen olmakla gurur duyuyor.

He is proud of being a musician.

Yıllar sonra iyi bir müzisyen oldu.

He grew up to be a famous musician in later years.

Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.

They say he was a musician when he was young.

Tom'un yetenekli bir müzisyen olduğu açıktır.

- It's obvious that Tom is a skilled musician.
- It's obvious Tom is a skilled musician.

Tom'un sadece bir müzisyen olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was just a musician.
- I thought that Tom was just a musician.

Maalesef ben büyük bir müzisyen değilim.

- I'm afraid I'm not much of a musician.
- I'm afraid that I'm not much of a musician.

Tom profesyonel bir müzisyen olmak istiyor.

Tom wants to be a professional musician.

Sen bir müzisyen değilsin, değil mi?

- You're not a musician, are you?
- You aren't a musician, are you?

Bu orkestranın şefi iyi bir müzisyen.

The conductor of this orchestra is a fine musician.

Müzisyen olarak ilk kez sahneye çıktı.

She made her first appearance as a musician.

Tom'un müzisyen olan bir kızı var.

Tom has a daughter who is a musician.

Tom bir müzisyen olarak geçimini sağlayamıyordu.

Tom couldn't make a living as a musician.

Tom klasik olarak eğitilmiş bir müzisyen

Tom is a classically-trained musician.

Tom profesyonel bir müzisyen olmak istemiyor.

Tom doesn't want to be a professional musician.

Tom profesyonel bir müzisyen olmak istiyordu.

Tom wanted to be a professional musician.

Ben artık profesyonel bir müzisyen değilim.

I'm not a professional musician anymore.

Tom'un profesyonel bir müzisyen olduğunu bilmiyordum.

- I didn't know Tom used to be a professional musician.
- I didn't know that Tom used to be a professional musician.

Tom iyi bir müzisyen, değil mi?

Tom is a good musician, isn't he?

Tom yetenekli bir müzisyen, değil mi?

Tom is a gifted musician, isn't he?

Tom'un ünlü bir müzisyen olduğunu biliyorum.

- I know Tom is a famous musician.
- I know that Tom is a famous musician.

Tom'un iyi bir müzisyen olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a good musician.
- I know Tom is a good musician.

Tom çok iyi bir müzisyen değil.

Tom isn't a very good musician.

- Boston'da kaç tane profesyonel müzisyen olduğunu düşünüyorsunuz?
- Sence Boston'da kaç tane profesyonel müzisyen var?

How many professional musicians do you think there are in Boston?

Eğer tekrar yaşasam bir müzisyen olmak isterim.

If I were to live again, I would like to be a musician.

Müzisyen Japonya'nın yanı sıra yurtdışında da ünlüdür.

The musician is famous abroad as well as in Japan.

Ben onu bir müzisyen olarak çok düşünmüyorum.

I don't think much of him as a musician.

Tom gerçekten profesyonel bir müzisyen olmak istemedi.

Tom never really wanted to become a professional musician.

Bazıları onun, gençliğinde bir müzisyen olduğunu söylüyor.

Some say that he was a musician in his youth.

Tom, gelecek vaat eden genç bir müzisyen.

Tom is a promising young musician.

Tekrar yaşam olabilirse bir müzisyen olmak isterim.

If I could live again, I would like to be a musician.

Gerçekten asla profesyonel bir müzisyen olmak istemedim.

I never really wanted to become a professional musician.

Ben hep profesyonel bir müzisyen olmak istedim.

I've always wanted to be a professional musician.

Tom'un çok yetenekli bir müzisyen olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a very talented musician.
- I know Tom is a very talented musician.

Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.

No musician would have thought of playing that music at the funeral.

Tom her zaman profesyonel bir müzisyen olmak istedi.

Tom has always wanted to be a professional musician.

Bir işadamı olmasının yanında, o bir müzisyen de.

Besides being a businessman, he is a musician.

Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu bir kenara itti.

The musician shook his head and pushed his little piano away.

O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen.

He is a scholar and a musician simultaneously.

Tom artık profesyonel bir müzisyen olarak çalışmakla ilgilenmediğini söylüyor.

Tom says he's no longer interested in working as a professional musician.