Translation of "Lazer" in English

Gerçekten lazer, işte şimdi görebilirsiniz.

It really is a laser, you can see it on the -- there it is.

Lazer tarafından ısıtılan malzeme jetleri

is to cause jets of material heated by the laser

[Bilim adamları] bir lazer kullanabileceklerini söyledi. '

[Scientists] said they could use a laser."

Lazer yazıcım yalnızca siyah beyaz yazdırır.

My laser printer only prints in black and white.

Lazer ışınları eski eserlerin restorasyonunda kullanılmaktadır.

Laser rays are used in the restoration of ancient works.

Lazer ışını alarm tetikleyicilerini kontrol ediyorum.

I'm checking for laser beam alarm triggers.

Lazer cerrahisi bazı görme sorunu türlerini onarabilir.

Laser surgery can fix some kinds of vision problems.

Benim lazer yazıcım, bir görüntüyü de tarayabilir.

My laser printer can also scan an image.

Bu lazer ışığın elimde nasıl göründüğünü görüyor musunuz?

You see this laser pointer and the spot it makes on my hand?

Ve uzaylılar, uçan daireler ve lazer silahları nerede?

And where are the aliens, the flying saucers, and the laser guns?

Lazer yazıcılar genelde mürekkep püskürtmeli yazıcılardan daha ucuzdur.

Laser printers are generally cheaper to maintain than inkjet printers.

Bir uçağa ya da helikoptere asla bir lazer işaretleyici doğrultmamalısın.

You should never aim a laser pointer at an airplane or helicopter.

Lazer enterferometre Uzay Anteni (LISA) yerçekimi dalgalarını algılayabilecek bir uzay görevidir.

The Laser Interferometer Space Antenna (LISA) is a space mission that will be able to detect gravitational waves.

Lazer taramaları, orman altında saklanan eski bir Maya şehrini ortaya çıkardı.

Laser scans have revealed an ancient Mayan city hidden under the jungle.