Translation of "Kulağı" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kulağı" in a sentence and their english translations:

Tom'un kötü kulağı onun sol kulağı.

Tom's bad ear is his left one.

Sineklerin kulağı yok.

Hmm... Flies don't have ears.

Tom'un kulağı ağrıyor.

Tom has an earache.

Yerin kulağı var.

- The walls have ears.
- Walls have ears.

Tavşanın kulağı kanıyor.

The rabbit's ear is bleeding.

Can kulağı ile dinledik.

We were all ears.

Onun müzik kulağı var.

He has an ear for music.

Sol kulağı tamamen duymuyor.

She is completely deaf in her left ear.

Kedinin iki kulağı var.

The cat has two ears.

Fillerin iki kulağı vardır.

Elephants have two ears.

Kedilerin iki kulağı vardır.

Cats have two ears.

Tom'un bir kulağı sağır.

Tom is deaf in one ear.

- Tom duyarsız kulaklı.
- Tom'un müzik kulağı yok.
- Tom'da müzik kulağı yok.

- Tom doesn't have an ear for music.
- Tom is tone deaf.

Bir kedinin iki kulağı vardır.

- The cat has two ears.
- A cat has two ears.

O bir kulağı açık uyudu.

She slept with one ear open.

Onlar can kulağı ile dinliyor.

They are all ears.

Tom müzik kulağı olmadığını söylüyor.

Tom says he's tone deaf.

İyi bir müzik kulağı var.

He has a good ear for music.

Erkek kardeşimin müzik kulağı var.

- My brother has a taste for music.
- My brother has an ear for music.

Tom'un delinmiş bir kulağı var.

Tom has a pierced ear.

Kaç kişinin müzik kulağı olduğunu düşünüyorsun?

How many people do you think have an ear for music?

Kendisinde müzik kulağı olmadığını fark etmiyor.

He doesn't realise that he's tone deaf.

Tom kulağı ağır işitiyor gibi davranıyordu.

Tom pretended to be hard of hearing.

Tom'un iyi bir müzik kulağı var.

Tom has a good ear for music.

Tom'un müzik kulağı yok, değil mi?

Tom is tone deaf, isn't he?

Tom'un tek kulağı sağır, değil mi?

Tom is deaf in one ear, isn't he?

- Tom bir müzik kulağına sahip değil.
- Tom'un müzik kulağı yok.
- Tom'da müzik kulağı yok.

Tom doesn't have an ear for music.

Tom her zaman bir kulağı açık uyur.

Tom always sleeps with one ear open.

Tom'la vaktini harcama. Kulağı nasihate tıkalıdır onun.

Don't waste your time with Tom. He's immune to good advice.

- Ben onlara hikaye anlatıyorken çocuklar can kulağı ile dinliyorlardı.
- Ben onlara hikaye anlatıyorken çocuklar dikkatle dinliyorlardı.

The children were all ears when I was telling them the story.