Translation of "Duymuyor" in English

0.014 sec.

Examples of using "Duymuyor" in a sentence and their english translations:

Pişmanlık duymuyor.

He has no remorse.

Onu duymuyor musun?

Don't you hear that?

Onur duymuyor musun?

Don't you feel honored?

- Hiç kimse bana saygı duymuyor.
- Kimse bana saygı duymuyor.

No one respects me.

Sol kulağı tamamen duymuyor.

She is completely deaf in her left ear.

Ne dediğimi duymuyor musun?

Don't you hear what I'm saying?

Tom ayrıntılara ilgi duymuyor.

Tom isn't interested in the details.

Şu sirenleri duymuyor musun?

Don't you hear those sirens?

Tom'la gurur duymuyor musun?

Aren't you proud of Tom?

Anneannemin kulakları hiç duymuyor.

My grandmother can't hear anything at all.

Senin oğlun gizliliğe saygı duymuyor.

Your son doesn't respect privacy.

Sana aslında ilgi duymuyor işte.

He's just not that into you.

Bağırıyorum fakat kimse beni duymuyor.

I shout but no one hears me.

Hiç kimse cesaretinizden kuşku duymuyor.

No one is doubting your courage.

Tom'un kulakları pek duymuyor galiba.

Tom is pretty deaf, I think.

Kral hariç kimse krala hayranlık duymuyor.

Nobody except the king admires the king.

Tom neler olduğunu duymuyor gibi davrandı.

Tom pretended not to hear what was going on.

- Tom, bizimle gitmeye ilgi duymuyor gibi görünüyor.
- Görülüyor ki, Tom bizimle gitmeye ilgi duymuyor.

It looks like Tom isn't interested in going with us.

Tom, açık hava sporlarına büyük ilgi duymuyor.

Tom doesn't have much interest in outdoor sports.

Tom okula pek ilgi duymuyor gibi görünüyor.

Tom doesn't seem to be very interested in school.

Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymuyor gibi davrandı.

Tom pretended not to hear Mary and John whispering.

Görünüşe göre, Tom o soruyu yanıtlamaya ilgi duymuyor.

Apparently, Tom is not interested in answering that question.

Echo "Ah, o neden beni duymuyor" diye düşündü.

"Oh, why doesn't she hear me," Echo thought to himself.

Daha yüksek sesle konuş. Büyükbaban pek de iyi duymuyor.

Speak louder. Your grandfather's hearing isn't so good.

- Bir kulağım iyi duymuyor.
- Bir kulağımda işitme problemi var.

I'm hard of hearing in one ear.

- Tom'un kulakları pek iyi işitmiyor.
- Tom'un kulakları çok iyi duymuyor.

Tom doesn't hear very well.

- Tom'un size karşı bir sempatisi yok.
- Tom size özel bir sempati duymuyor.

Tom doesn't like you very much either.

- Birçok sürücü trafik kurallarına saygı duymuyor.
- Birçok sürücü trafik kurallarını hiçe sayıyor.

Many drivers have a cavalier attitude towards the rules of the road.

- Tom'un özgeçmişi kendisi için konuşuyor.
- Tom'un özgeçmişi herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymuyor.

Tom's resume speaks for itself.

- Tom'un kaydı kendisi için konuşuyor.
- Tom'un kaydı herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymuyor.

Tom's record speaks for itself.

- Notlarından endişe etmiyor musun?
- Notlarınızdan endişe duymuyor musunuz?
- Notlarınız hakkında endişeli değil misiniz?

Aren't you worried about your grades?