Translation of "Konuşmuyor" in English

0.011 sec.

Examples of using "Konuşmuyor" in a sentence and their english translations:

Kimse konuşmuyor.

- No one is talking.
- No one is speaking.
- Nobody is speaking.

Tom konuşmuyor.

Tom isn't talking.

O, teori konuşmuyor.

He's not talking theory.

Tatoebaca konuşmuyor musun?

Don't you speak Tatoeban?

Onlar İspanyolca konuşmuyor.

They don't speak Spanish.

O, İngilizce konuşmuyor.

- She doesn't speak English.
- She does not speak English.

O benimle konuşmuyor.

She doesn't speak to me.

Kimse benimle konuşmuyor.

- Nobody speaks to me.
- No one speaks with me.

O konuşmuyor, bağırıyor!

She doesn't speak, she screams!

İngilizce konuşmuyor muyum?

- Aren't I speaking English?
- Am I not speaking English?

Diğer çocuklar konuşmuyor.

The other kids aren't talking.

Bebeğimiz henüz konuşmuyor.

Our baby isn't speaking yet.

Tom İspanyolca konuşmuyor.

Tom doesn't speak Spanish.

O onunla konuşmuyor.

She does not speak with him.

Tom niçin konuşmuyor?

Why doesn't Tom talk?

Neredeyse hiç konuşmuyor.

She hardly talks at all.

Kimse bizimle konuşmuyor.

Nobody speaks to us.

Tek kelime konuşmuyor.

He doesn't say a word.

Neden artık benimle konuşmuyor?

Why doesn't she talk to me anymore?

İngilizce'yi çok iyi konuşmuyor.

He doesn't speak English very well.

O, evde Japonca konuşmuyor.

He doesn't speak Japanese at home.

Tom artık benimle konuşmuyor.

Tom isn't speaking to me anymore.

Hiç kimse benimle konuşmuyor.

Nobody speaks to me.

O benim dilimi konuşmuyor.

He doesn't speak my language.

Tom, Mary ile konuşmuyor.

Tom doesn't speak to Mary.

Tom gerçekten Fransızca konuşmuyor.

Tom doesn't really speak French.

Tom hiç kimseyle konuşmuyor.

- Tom isn't talking to anybody.
- Tom isn't speaking to anyone.

Çocuklarım henüz Fransızca konuşmuyor.

My children don't speak French yet.

Tom artık çok konuşmuyor.

Tom doesn't talk much anymore.

Onlar artık benimle konuşmuyor.

They don't talk to me anymore.

O artık bizimle konuşmuyor.

She doesn't talk to us anymore.

Onlar artık bizimle konuşmuyor.

They don't talk to us anymore.

O hiç İngilizce konuşmuyor.

He doesn't speak English either.

Kimse onunla ilgili konuşmuyor.

Nobody talks about him.

Kimse onun hakkında konuşmuyor.

Nobody talks about her.

O artık kızlarıyla konuşmuyor.

He no longer speaks to his daughters.

Arkadaşlarımın hiçbiri Latince konuşmuyor.

None of my friends speak Latin.

Burada kimse Fransızca konuşmuyor.

- Nobody here speaks French.
- No one here speaks French.

Tom konuşulmadığı sürece konuşmuyor.

- Tom doesn't speak unless spoken to.
- Tom doesn't speak unless he's spoken to.

Tom Fransızca konuşmuyor mu?

Doesn't Tom speak French?

Tom da Fransızca konuşmuyor.

Tom doesn't speak French either.

Oğlan çekingen ve pek konuşmuyor.

The boy is bashful and doesn't talk much.

Hiç kimse ülkem hakkında konuşmuyor.

Nobody talks about my country.

O neden artık benimle konuşmuyor?

Why doesn't he talk to me anymore?

Senin kadar, akıcı İngilizce konuşmuyor.

She doesn't speak English as fluently as you.

Tom'un Mary'yle konuşmuyor olduğu açıktır.

- It's obvious that Tom isn't talking to Mary.
- It's obvious Tom isn't talking to Mary.

Tom ve Mary birbirleriyle konuşmuyor.

Tom and Mary don't speak to each other.

Tom hakkında konuşmuyor olduğumuzu sanıyordum.

- I thought we weren't talking about Tom.
- I thought that we weren't talking about Tom.

Tom neredeyse hiç Fransızca konuşmuyor.

Tom hardly speaks any French.

Tom ve Mary artık konuşmuyor.

Tom and Mary are not talking to one another.

O artık neredeyse benimle konuşmuyor.

She barely speaks to me anymore.

Hiç kimse senin hakkında konuşmuyor.

Nobody talks about you.

Hiç kimse onlar hakkında konuşmuyor.

Nobody talks about them.

Hiç kimse benim hakkımda konuşmuyor.

Nobody talks about me.

Tom uygun şekilde Fransızca konuşmuyor.

Tom doesn't speak French properly.

Artık hiç kimse benimle konuşmuyor.

Nobody talks to me anymore.

Tom artık Mary ile konuşmuyor.

Tom doesn't talk to Mary anymore.

Hiç kimse onun hakkında konuşmuyor.

Nobody ever talks about it.

Artık hiç kimse Tom'la konuşmuyor.

Nobody talks to Tom anymore.

Tom hâlâ Mary ile konuşmuyor.

Tom is still not talking to Mary.

Tom yıllardır Mary ile konuşmuyor.

Tom hasn't been on speaking terms with Mary for years.

Siz hiç birbirinizle konuşmuyor musunuz?

Don't you guys ever talk to each other?

Tom'la genellikle Fransızca konuşmuyor musun?

Don't you usually talk to Tom in French?

Tom asla bizimle Fransızca konuşmuyor.

Tom never speaks French with us.

Tom sık sık Fransızca konuşmuyor.

Tom doesn't often speak French.

O çocuklardan hiçbiri fransızca konuşmuyor.

Neither of those boys can speak French.

Tom şu anda telefonda konuşmuyor.

- Tom isn't talking on the phone now.
- Tom isn't talking on the telephone now.

- Tom artık bizimle neredeyse hiç konuşmuyor.
- Tom bizimle artık neredeyse hiç konuşmuyor.

Tom barely speaks to us anymore.

Başka hiçbir şeyle ilgili konuşmuyor olurduk.

we wouldn't be talking about anything else.

Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.

No one speaks this language anymore.

Tanıdığım hiç kimse artık Tom'la konuşmuyor.

No one I know talks to Tom anymore.

- Onlar İngilizce konuşmuyor.
- Onlar İngilizce konuşmaz.

- They do not speak English.
- They don't speak English.

Sanırım Tom çok sık Fransızca konuşmuyor.

- I think Tom doesn't speak French very often.
- I think that Tom doesn't speak French very often.

Sanırım Tom Fransızcayı çok iyi konuşmuyor.

- I think Tom doesn't speak French very well.
- I think that Tom doesn't speak French very well.

Tom artık benimle hiçbir şey konuşmuyor.

Tom doesn't talk to me about anything anymore.

- Fransızca konuşmuyor musunuz?
- Fransızca konuşamıyor musunuz?

Don't you speak French?

Tom hâlâ Fransızcayı çok iyi konuşmuyor.

Tom still doesn't speak French very well.

Tom artık bizimle neredeyse hiç konuşmuyor.

Tom hardly ever speaks to us anymore.

Artık hiç kimse Mary ile konuşmuyor.

Nobody talks with Mary anymore.

O, Çinli olmasına rağmen Çince konuşmuyor.

Although he is Chinese, he doesn't speak Chinese.

- Dilimizi konuşamıyor.
- O, bizim dilimizi konuşmuyor.

She does not speak our language.

Tom artık Mary ile konuşmuyor bile.

Tom doesn't even talk to Mary anymore.

Tom neredeyse annesiyle hiç Fransızca konuşmuyor.

Tom hardly ever speaks French to his mother.