Translation of "Kolaylıkla" in English

0.013 sec.

Examples of using "Kolaylıkla" in a sentence and their english translations:

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.
- Sorunu kolaylıkla halletti.
- Problemi kolaylıkla halletti.

He solved the problem with ease.

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.

He solved the problem with ease.

Mary kolaylıkla öfkelenir.

Mary loses her temper easily.

İşi kolaylıkla yaptı.

She did the job with ease.

Kolaylıkla isteri olurum.

I get hysterical easily.

Ahşap kolaylıkla yanar.

Wood burns easily.

Sınavı kolaylıkla geçti.

She passed the examination with ease.

Sorunu kolaylıkla çözebildi.

He was able to solve the problem with ease.

Onu kolaylıkla yapabilmelisin.

You should be able to do that easily.

Kağıt kolaylıkla tutuşur.

Paper catches fire easily.

Kolaylıkla İspanyolca okuyabilirim.

I can read Spanish easily.

Problemi kolaylıkla çözebildi.

She could solve the problem with ease.

Onlar kolaylıkla parçalamadı.

They did not break apart easily.

Çocuklar kolaylıkla üşütürler.

Children catch colds easily.

Tom kolaylıkla sinirleniyor.

Tom loses his temper easily.

Sorunu kolaylıkla halletti.

He solved the problem with ease.

Uçak kolaylıkla geç kalabilir.

The plane could easily be late.

O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.

She solved the puzzle with ease.

O, evini kolaylıkla bulabildi.

He could find her house easily.

O kolaylıkla yarışı kazandı.

He won the race with ease.

O, kolaylıkla işi bitirdi.

She finished the job with ease.

Bu kitabı kolaylıkla okuyabilmelisin.

You should be able to read this book easily.

Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.

He solved all of the problems simply.

Tom kolaylıkla kontrol edilir.

Tom is easily controlled.

Soğuk havadan kolaylıkla etkilenirim.

I am easily affected by cold weather.

- Kolaylıkla yorulurlar.
- Kolayca yorulurlar.

- They get tired easily.
- They tire easily.

Kolaylıkla anlayabileceğin kitaplardan başlamalısın.

You should start from books similar to the ones you can already understand easily.

Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.

She managed to get what she desired easily.

Seçimlerde kolaylıkla çoğulcuların yemi oluyorlar.

They easily become prey to populists in elections,

Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım.

I'm amazed by the ease with which you solve the problem.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.

He did the crossword with ease.

Bütün o sorunları kolaylıkla çözdü.

He solved all those problems with ease.

Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.

The ease with which he answered the question surprised us.

Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.

Contrary to expectations, they won with ease.

Mary, platformlama bölümünü kolaylıkla temizledi.

Mary cleared the platforming section with ease.

Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.

I was easily taken in by his smooth talk.

Onu kolaylıkla açıklayamıyorsan, onu hâlâ anlamıyorsun.

If you can't explain it easily, you don't yet understand it.

Mary kolaylıkla sinirlenir ve çılgına döner.

- Mary's very short-tempered, and often throws a wobbly.
- Mary is easily irritated, and often flips her lid.

İnsanlar onlar arasındaki farkı kolaylıkla söyleyebilirler.

People can easily tell the difference between them.

- Sorunu kolaylıkla çözebildi.
- Problemi kolayca çözebildi.

He was able to solve the problem with ease.

Tom oyunun temel kurallarını kolaylıkla öğrendi.

Tom easily learned the basic rules of the game.

Zorlu ve yorucu kısımlar bile kolaylıkla geçti.

Even the difficult and strenuous sections passed by with ease.

Kelime işlemcilerinin gelişimi Japoncayı kolaylıkla yazmamızı sağladı.

The development of word-processors has enabled us to type Japanese easily.

Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

You can easily identify Tom because he is very tall.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

This child solved the complicated mathematics problem easily.

Yemekten kolaylıkla kaçınabileceğiniz yüksek kolesterollü gıdalar nelerdir?

What are some high cholesterol foods that you can easily avoid eating?

- Sorunu kolaylıkla çözebildi.
- Onun sorunu çözmesi kolaydı.

- It was easy for him to solve the problem.
- He was able to solve the problem with ease.
- He was easily able to solve the problem.

Fakat siz Google'a para öderseniz insanlara kolaylıkla ulaştırabilirsiniz.

But if you pay Google, you can easily reach people.

Peki, sana kolaylıkla aklına koyacağın bir şey söyleyebilirim.

Well, I can tell you something that will put your mind at ease.

Bu vokali kolaylıkla saklayabilirdi şarkıda, ama bunun onun

now he could have easily disguised that vocal completely but instead he chose to

Çanta kolaylıkla bir hafta boyunca yeterli giysileri taşıyacak.

The bag will easily carry enough clothes for a week.

- Bu malzeme kolaylıkla yanar.
- Bu malzeme kolayca tutuşur.

This material combusts easily.

Ben kusurlu bir insanım fakat bunlar kolaylıkla düzeltilebilen kusurlar.

I am a flawed person, but these are flaws that can easily be fixed.

Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.

A person who never reads anything may be fooled with extraordinary ease.

Bilim insanına ulaştığı kadar kolaylıkla ulaşabiliyordu. Büyük bir esnekliği vardı.

as with a businessman, an intellectual, a scientist. He had wonderful ductility.

Kolaylıkla kaç tane şirketin iflas edeceğini ve yok olacak iş

it’s easy to imagine how many companies will go bankrupt and the quantity of jobs

Bizim için sürpriz oldu, Emi 400 metre yarışını kolaylıkla kazandı.

To our surprise, Emi won the 400-meter race with ease.

Bazı çocuklar dilleri kolaylıkla öğrenir ve bazıları da zorluklarla öğrenir.

Some children learn languages easily and others with difficulty.

Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.

This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.

Tom'un arabası tamponunda büyük bir göçük olduğu için kolaylıkla tanınabilir.

Tom's car is easily recognizable since there is a big dent in the front bumper.

İyi haber, bu faktörü kolaylıkla fark edeceğiz ve bu da bize

And the good news is that simply becoming aware of this factor

Onlar New York'a taşındı, ancak onlar yeni ortamlarına kolaylıkla adapte oldu.

They moved to New York, but adapted easily to their new surroundings.

Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir.

The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.

Bu sırada terziler erkek kıyafetlerinde 16. yüzyıldan beri cepleri kolaylıkla yerleştirebiliyordu ve bu

Meanwhile tailors had been perfecting pockets since the 16th century in menswear and at

IPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.

- İnsan derisi hava sıcaklığı değişimlerine karşı oldukça duyarlıdır.
- Cildimiz ortam sıcaklığındaki dalgalanmalardan kolaylıkla etkilenebilir.

Man's skin is very sensitive to temperature changes.

- Kolaylıkla kandı ve ona biraz para verdi.
- Kolayca aldatıldı ve ona biraz para verdi.

He was easily deceived and gave her some money.

Birden fazla bilgisayardan iPad'e kolaylıkla fotoğraf koyamazsınız. Bununla birlikte, çeşitli bilgisayarlardan kendinize fotoğraflarınızı e-postayla gönderebilir ve bu fotoğrafları iPad'e indirebilirsiniz.

You can't easily put photos on an iPad from more than one computer. However, you can email photos to yourself from various computers and download these photos to your iPad.