Translation of "Kendisi" in English

0.048 sec.

Examples of using "Kendisi" in a sentence and their english translations:

kendisi.

itself.

kendisi anlatıyor

tells himself

- O onu kendisi yaptı.
- Onu kendisi yaptı.

- He himself did it.
- He himself did that.

çünkü teknolojinin kendisi

because technology itself forms the barrier

Kendisi kürklere bürünmüş.

She is garbed in furs.

Problemi kendisi çözdü.

He solved the problem by himself.

Onu kendisi denedi.

She tried it herself.

Onu kendisi söyledi.

He said it himself.

Kendisi öyle dedi.

He himself said so.

Tom kendisi geldi.

Tom came by himself.

Oraya kendisi gitti.

He himself went there.

Kapı kendisi açıldı.

- The door opened by itself.
- The gate opened all by itself.

Tasarı kendisi kusurlu.

The design itself is flawed.

Tom kendisi değil.

Tom isn't himself.

Bunu kendisi yaptı.

- He did it himself.
- He did it by himself.

Kendisi bayağı kızgın.

She is quite angry.

- Zamanın kendisi bir unsurdur.
- Zamanın kendisi bir öğedir.

Time itself is an element.

Kendisi benimle özdeşleşmiş durumda.

It has become my trademark.

Zaten kendisi söylemiyor mu,

Did not he say this after all,

Bir kurumda CEO kendisi

She's a corporate CEO,

Müthiş bir hazırlanıcıdır kendisi.

He is a master preparer.

Tıpkı binanın kendisi gibi.

like building does, by the way.

Kendisi, akrep yeme uzmanı.

He's a scorpion eating specialist.

kendisi Fatih Portakal'ın eşi

Fatih Portakal's wife

Napolyon'un kendisi, “Ne asker!

Napoleon himself remarked, “What a soldier!

Aslında onu kendisi yaptı.

As a matter of fact, he did it by himself.

Mike kendisi bavulu taşıyabildi.

Mike managed to carry the suitcase by himself.

O, onu kendisi denedi.

He himself tried it.

O onu kendisi yaptı.

He did it himself.

Gazetecilerle kendisi konuşma yaptı.

He addressed himself to the reporters.

Bu göreve kendisi başvurdu.

He applied himself to the task.

Kendisi Fransız'dı. Aksanından anlayabiliyordum.

He was a Frenchman. I could tell by his accent.

Köpeğine kendisi bakmak zorundaydı.

He had to take care of his dog himself.

Bütün çantaları kendisi taşıyabildi.

She managed to carry all the bags herself.

Tom kendisi gibi görünmüyor.

Tom doesn't seem like himself.

Kendisi yenildiğini kabul etti.

He admitted himself defeated.

Her şeyi kendisi yapamaz.

He can't do everything himself.

Tom onu kendisi yaptı.

Tom made that himself.

Karen oraya kendisi gitti.

Karen went there herself.

O, bulaşıkları kendisi yıkadı.

She washed the dishes herself.

O, oraya kendisi gitti.

He went there by himself.

Tom sadece kendisi oluyor.

Tom is just being himself.

Tom kendisi hakkında konuştu.

Tom talked about himself.

O oraya kendisi gitti.

She herself went there.

O artık kendisi değil.

He isn't himself anymore.

Tom kendisi gitmekten vazgeçti.

Tom ended up going himself.

Tom niçin kendisi gelmedi?

Why didn't Tom come himself?

Tom bunu kendisi halledebilir.

Tom can handle it himself.

Tom evi kendisi boyuyor.

Tom is painting the house himself.

Jane mektubu kendisi yazdı.

Jane wrote the letter herself.

Brown kendisi kaçmak istemedi.

Brown himself did not want to escape.

Kendisi onunla konuşmayı reddetti.

He himself refused to talk to her.

Tom'un kendisi tekrarlamaktan hoşlanmaz.

- Tom doesn't like to repeat himself.
- Tom doesn't like repeating himself.

Tom mesajı kendisi yazdı.

Tom wrote the message himself.

Tom onu kendisi denedi.

Tom himself tried it.

Tom'un kendisi öyle söyledi.

Tom himself said so.

Sami'nin sorunu kendisi idi.

Sami's problem was himself.

Leyla cesetten kendisi kurtuldu.

Layla got rid of the body herself.

Leyla'nın kendisi bir fahişeydi.

Layla was a hooker herself.

Tom onu kendisi yapacak.

Tom will do that himself.

Tom bunu kendisi yapmalıdır.

Tom should do that himself.

Tom bunu kendisi yapmayacak.

Tom won't do that himself.

Tom bunu kendisi yapamaz.

Tom can't do that himself.

Tom onu kendisi yapabilir.

Tom can do that himself.

Tom bunu kendisi yapmadı.

Tom didn't do that himself.

Tom bunu kendisi yaptı.

Tom himself did that.

Tom bunu kendisi yapacak.

Tom is going to do that himself.

Tom'un kendisi oldukça meşguldü.

Tom was pretty busy himself.

Tom kendisi oldukça meşgul

Tom is pretty busy himself.

Tom ekmeğini kendisi yapıyor.

Tom makes his own bread.

Sami kendisi de Müslüman.

Sami is Muslim himself.

Onu kendisi yapması gerekiyor.

He's supposed to do that himself.

Tom kitabı kendisi yazdı.

Tom wrote the book himself.

O yalnız kendisi çalışıyor.

She works alone.

Kendisi; katılımcılardan, dört karttan birini

It's based on another trick I investigated,

kendisi ben kürsüye çıkmadan önce

who before I had gotten on the bench

O yüzden kendisi kullanmak istiyordu

so he wanted to use it himself

Aslında toplumun ta kendisi eleştirildi

in fact, society itself was criticized

Insan kendi sonun kendisi hazırlıyor

man is preparing his own end

Ancak kendisi ağır kayıplara uğradı

but having suffered heavy losses himself, he was forced to retreat to Hungary,

Seçim kampanyasını rüşvet, polise kendisi.

having financed his electoral campaign with bribes, to the police itself.

Çerçevenin kendisi resimden daha değerlidir.

The frame itself is worth more than the picture.

Nancy masayı kendisi hareket ettiremedi.

Nancy couldn't move the desk herself.

O bütün elbiselerini kendisi yapar.

She makes all her own clothes.

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.

- My grandfather used to make furniture for himself.
- My grandfather used to make his own furniture.