Translation of "Kavanozu" in English

Kurabiye kavanozu boştu.

The cookie jar is empty.

Bu kavanozu açamıyorum.

I can't open this jar.

Tom kavanozu açamadı.

Tom couldn't open the jar.

Tom kavanozu açmaya çalıştı.

Tom tried to open the jar.

O kavanozu bana ver.

- Give me that jar.
- Hand me that jar.

O kavanozu bana uzat.

- Give me that jar.
- Hand me that jar.

- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.

Don't close the jar too tightly.

Tom hâlâ kavanozu açmaya çalışıyor.

Tom is still trying to open the jar.

Tom kavanozu benim için açtı.

Tom opened the jar for me.

Kavanozu açmaya çalıştım ama açamadım.

I tried to open the jar, but I couldn't.

Tom kavanozu aldı ve etiketi okudu.

Tom picked up the jar and read the label.

Bu kavanozu benim için açabilir misin?

Could you open this jar for me?

Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.

Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.

Leyla kavanozu açamaz. Onun sadece bir eli var.

Layla can't open the jar. She only has one hand.

"Bu kavanozu açamıyorum. Yeterli gücüm yok." "Bırak ben yapayım."

"I cannot open this jar. I don't have enough strength." "Let me do that."