Translation of "Kurabiye" in English

Kurabiye yapıyoruz.

- We are baking cookies.
- We're baking biscuits.
- We're baking cookies.

Kurabiye sevmiyorum.

I don't like cookies.

Kurabiye getirdim.

I brought cookies.

O kurabiye yapıyor.

- He is making cookies.
- He's making biscuits.

Sana kurabiye pişirdim.

I baked you some cookies.

Bana kurabiye yaptı.

She made me cookies.

Kurabiye kavanozu boştu.

The cookie jar is empty.

Sana kurabiye yaptım.

I made you cookies.

Biraz kurabiye pişirdim.

- I baked cookies.
- I made cookies.
- I baked some cookies.

Bir kurabiye ye.

Have a cookie.

Bir kurabiye al.

Take a cookie.

Tom kurabiye yiyor.

Tom is eating cookies.

O kurabiye yaptı.

He made cookies.

Mary kurabiye yaptı.

Mary made cookies.

Biz kurabiye yaptık.

We made cookies.

Onlar kurabiye yaptı.

They made cookies.

Ona kurabiye pişirdim.

I baked him cookies.

Biraz kurabiye yaptım.

I made some cookies.

Ben kurabiye yapıyorum.

I'm making cookies.

Çok kurabiye kalmadı.

There aren't a lot of cookies left.

Tom kurabiye pişiriyor.

Tom is baking cookies.

Artık kurabiye yiyemezsin.

You can't have a cookie now.

- Kurabiye kokusu alıyor muyum?
- Kurabiye kokusu mu alıyorum?

Do I smell cookies?

Daha fazla kurabiye alın.

Help yourself to more cookies.

Çocuklar için kurabiye yaptı.

She made cookies for the children.

Bir kurabiye masanın altındadır.

- A cookie is under the table.
- There is a cookie under the table.
- There is a biscuit underneath the table.

Kurabiye yapmak zaman alır.

Making cookies takes time.

Kaç tane kurabiye yedin?

How many cookies did you eat?

Bir kurabiye istedin mi?

Did you want a cookie?

Bir kurabiye istemiyor musun?

Don't you want a cookie?

Biraz kurabiye ister misin?

Would you like some cookies?

Bir kurabiye alabilir miyim?

Can I have a cookie?

Tom biraz kurabiye pişirdi.

Tom baked some cookies.

Sadece üç kurabiye kaldı.

There are only three cookies left.

Bir kurabiye daha al.

Have another cookie.

Tom biraz kurabiye yaptı.

Tom made some cookies.

Tom bir kurabiye aldı.

- Tom took a cookie.
- Tom helped himself to a cookie.

Kaç tane kurabiye yaptın?

How many cookies did you make?

Tom browni kurabiye pişirdi.

Tom baked brownies.

Bir kurabiye ister misin?

Would you like a cookie?

Sana biraz kurabiye getirdim.

I brought you some cookies.

Ne sıklıkla kurabiye yiyorsunuz?

How often do you eat cookies?

Tom'a birkaç kurabiye yaptım.

I made Tom some cookies.

Kaç tane kurabiye kaldı?

How many cookies are left?

Biraz daha kurabiye yapalım.

Let's make some more cookies.

- Geriye kalan tek bir kurabiye.
- Geriye tek bir kurabiye kaldı.

There's only one cookie left.

Biraz daha kurabiye ister misiniz?

Would you care for more cookies?

İstediğin kadar çok kurabiye al.

Take as many cookies as you want.

Bana "Kurabiye almaya gideceğim" dedi.

She said to me, 'I'll go out and buy cookies.'

Annem mutfakta kremalı kurabiye yapıyor.

Mom's in the kitchen making cream cookies.

Sadece üç düzine kurabiye yaptım.

I only made three dozen cookies.

Masanın altında bir kurabiye var.

- A cookie is under the table.
- There is a cookie under the table.

Bana birkaç kurabiye ayırabilir misin?

Could you save me a couple of cookies?

Tom'a birkaç tane kurabiye getirdim.

I brought Tom some cookies.

Daha önce hiç kurabiye yapmadım.

I've never made cookies before.

Tom bir kurabiye için uzandı.

Tom reached for a cookie.

Annem benim için kurabiye pişirdi.

My mom baked cookies for me.

Oğlumu kurabiye kavanozundan çalarken yakaladım.

I caught my son stealing from a cookie jar.

Biraz daha kurabiye ister misin?

Would you like some more cookies?

Onun için birkaç kurabiye pişirdim.

I baked some cookies for her.

Burada olsan birlikte kurabiye pişiririz.

If you were here, we would bake cookies together.

Thomas'a süt ve kurabiye verdim.

I gave Thomas milk and cookies.

Annem bu sabah kurabiye yaptı.

My mother made cookies this morning.

Tom Mary'ye biraz kurabiye yaptı.

Tom made Mary some cookies.

Onlar için birkaç kurabiye pişirdik.

We baked some cookies for them.

Senin için biraz kurabiye pişirdim.

I baked some cookies for you.

Onlar için birkaç kurabiye pişirdim.

I baked some cookies for them.

Bir kurabiye daha ister misin?

Would you like another cookie?

Tom üç düzine kurabiye pişirdi.

Tom baked three dozen cookies.

Bana hiç kurabiye bırakacak mısın?

Are you going to leave me any cookies?

Tom Pazar günleri kurabiye pişirir.

Tom bakes cookies on Sundays.

Çikolata parçacıklı kurabiye sever misin?

Do you like chocolate chip cookies?

Tom bu sabah kurabiye yaptı.

Tom made cookies this morning.

Tom için biraz kurabiye yaptım.

I made some cookies for Tom.

Bana hiç kurabiye bırakmayacak mısın?

Aren't you going to leave me any cookies?

Tom bana biraz kurabiye pişirdi.

- Tom baked some cookies for me.
- Tom baked me some cookies.

Bir tane daha kurabiye yiyebilirsin.

You can have another cookie.

Tom kurabiye pişiriyor, değil mi?

Tom is baking cookies, isn't he?

Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.

Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.

- Tom bu öğleden sonra kurabiye pişirdi.
- Tom bu öğleden sonra kurabiye yaptı.

Tom baked cookies this afternoon.

Hollanda'da bir çocuk kurabiye istemek konusunda fazla ısrarcı davranıyorsa cezalandırılabilir ve kurabiye alamaz.

In the Netherlands, if a child is too insistent on asking for a cookie, he might be punished and get no cookie.

Biraz kurabiye yapmak için hamur açtı.

I rolled the dough to make some cookies.

Birisi kurabiye kavanozundaki bütün kurabiyeleri yedi.

Someone ate all the cookies from the cookie jar.

Annem çocukların kurabiye yemelerine izin verdi.

Mom let the children eat cookies.

Biraz browni kurabiye yapmak ister misin?

Do you want to make some brownies?

Biraz süt ve kurabiye ister misin?

Would you care for some milk and cookies?

Tom Mary'ye bir kutu kurabiye aldı.

- Tom bought Mary a box of cookies.
- Tom bought a box of cookies for Mary.

Hey, bana bir kurabiye verir misin?

Hey, will you grab me a cookie?

Mary benim için biraz kurabiye pişirdi.

Mary baked some cookies for me.

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.

Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.

Annem hafta sonları ekmek ve kurabiye pişirir.

My mother bakes bread and cookies on weekends.