Translation of "Açmaya" in English

Tomurcuklar açmaya başladı.

The buds began to open.

- Kapıları açmaya hazır olun.
- Kapıları açmaya hazır ol.

Get ready to open the doors.

Sadece fikirleri açmaya çalışmıştık

We just tried to open up the ideas

O, kapıyı açmaya çalıştı.

- He tried to open the door.
- He tried opening the door.

O, pencereyi açmaya çalıştı.

He tried to open the window.

Tom kapıyı açmaya çalıştı.

- Tom tried to open the door.
- Tom tried opening the door.

Tom pencereyi açmaya çalıştı.

Tom tried to open the window.

Tom kavanozu açmaya çalıştı.

Tom tried to open the jar.

Tom hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present.

Bu kapıyı açmaya çalışıyorum.

I'm trying to open this door.

Tom çekmeceyi açmaya çalıştı.

Tom tried to get the drawer open.

Tom kasayı açmaya çalıştı.

Tom tried to open the safe.

Tom kutuyu açmaya çalıştı.

Tom tried to open the box.

Sami kapıyı açmaya çalışıyordu.

Sami was trying to open the door.

Ağzını açmaya cüret edemedi.

He didn't dare to open his mouth.

Tom kapıyı açmaya çalışıyordu.

Tom was trying to get the door open.

Paketi açmaya çalışırken parmağımı kestim.

I cut my finger while trying to open the package.

Tom gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Tom started to unbutton his shirt.

Tom beni kutuyu açmaya zorladı.

Tom forced me to open the box.

Tom kapıyı iterek açmaya çalıştı.

Tom tried to push the door open.

Tom hâlâ kavanozu açmaya çalışıyor.

Tom is still trying to open the jar.

Tom araba kapısını açmaya çalıştı.

Tom tried to open the car door.

Tom kutuyu kırarak açmaya çalıştı.

- Tom tried to pry open the box.
- Tom tried to prise open the box.

Boşuna kilitli kapıyı açmaya çalıştı.

He tried in vain to open the locked door.

Tom ağzını açmaya cesaret etmez.

Tom doesn't dare to open his mouth.

Onunla ilgili konuyu açmaya çekiniyorum.

I hesitate to broach the subject with her.

Kiraz ağaçları çiçek açmaya hazırlanıyor.

The cherry trees are getting ready to bloom.

Bu kutuyu açmaya hakkın yok.

You have no right to open this box.

Kapıyı açmaya çalıştım, ama sıkışmıştı.

I tried to open the door, but it was stuck.

Kapıyı açmaya çalıştım, ama açamadım.

I tried to open the door, but I couldn't.

Kavanozu açmaya çalıştım ama açamadım.

I tried to open the jar, but I couldn't.

O boş yere kutuyu açmaya çalıştı.

He tried in vain to open the box.

Ben geçen yıl yelken açmaya başladım.

I started sailing last year.

Tom kapıyı manivela ile açmaya çalışıyor.

Tom is trying to pry open the door.

Tom kilidi anahtar kullanmadan açmaya çalışıyor.

Tom is trying to pick the lock.

Tom kapıyı açmaya çalıştı ama açamadı.

Tom tried to open the door, but couldn't.

Tom Mary'den gelen hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present from Mary.

Tom kapıyı yine açmaya cesaret edemedi.

Tom didn't dare open the door again.

Leyla emniyet kemerinin kilidini açmaya çalıştı.

Layla tried to unlock her seat belt.

Nitelikli dokunulmazlık üzerine dava açmaya devam edeceğiz.

We will continue to bring the litigation on qualified immunity,

O benim mektuplarımı açmaya nasıl cüret eder!

How dare he open my letters!

Tom kapıya koştu ve onu açmaya çalıştı.

Tom ran to the door and tried to open it.

Tom kutuyu aldı ve onu açmaya çalıştı.

Tom picked up the box and tried to open it.

Tom kravatını çıkardı gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Tom took off his tie and started unbuttoning his shirt.

Tom kutuyu bir levye ile açmaya çalıştı.

Tom tried to pry open the box with a crowbar.

Tom kapıyı açmaya çalıştı ama onu açamadı.

- Tom tried to open the door, but couldn't get it open.
- Tom tried to open the door, but he couldn't get it open.

Pencereyi açmaya çalıştım ama sıkışmış gibi görünüyor.

I tried to open the window, but it seems to be stuck.

Tom Mary'nin ona verdiği hediyeyi açmaya başladı.

Tom began to open the present that Mary had given him.

Tom kapıyı açmaya çalıştı ama o kilitliydi.

- Tom tried to open the door, but it was locked.
- Tom tried opening the door, but it was locked.

Tom sivri bir şeyle kilidi açmaya çalışıyordu.

Tom was trying to pick the lock.

Tom kapıyı açmaya çalıştı, ama o kilitliydi.

Tom tried opening the door, but it was locked.

Tom çekmeceyi açmaya çalıştı, ama o sıkışmıştı.

Tom tried to open the drawer, but it was stuck.

Genç eczacı bir eczane açmaya karar verdi.

The young chemist decided to open a pharmacy.

Ama Howard beni, kendimi belirsizliğe açmaya teşvik etti,

But Howard urged me to open myself up to uncertainty,

Bahsediyoruz. Berlin Duvarı yıkıldı, Çin ekonomisini açmaya başladı

the 80s and the 90s. The Berlin Wall fell down, China started opening their economy

- Tom kapıyı açmayı deniyor.
- Tom kapıyı açmaya çalışıyor.

Tom is trying to open the door.

Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı.

Tom started to unfold the piece of paper Mary handed him.

Tom bir tornavida ile pencereyi kırarak açmaya çalıştı.

Tom tried to pry open the window with a screwdriver.

Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitli olduğu için açamadım.

I tried to open the door, but I couldn't because it was locked.

Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitli olduğu için açılmadı.

I tried to open the door, but I couldn't since it was locked.

Aslında, şirketin bu ülkede binlerce mağaza açmaya çalıştığı söyleniyor.

In fact, it is said the company is trying to open hundreds of shops in this country.

- Tom ağzını açmaya cesaret edemedi.
- Tom tek kelime edemedi.

Tom didn't dare to open his mouth.

Biri bu pencereyi manivela ile açmaya çalışıyor gibi görünüyor.

It looks like somebody was trying to pry open this window.

Tom kapının mandalını açmaya çalışmak için açıklıktan çite ulaştı.

Tom reached through the gap in the fence to try to unlatch the gate.

Ben kapıyı kırarak açmaya çalıştım, ki bunu imkansız buldum.

I tried to break the door open, which I found impossible.

Bir grup milis onu gördü ve ateş açmaya başladı.

A group of militia saw him and began shooting.

Dün oturum açmaya çalıştığımda bir hata mesajı aldım: " Yanlış Şifre."

When I tried to log in yesterday, I got the error message: "Incorrect password."

- Tüm gücümle kapıyı açmaya çalıştım.
- Tüm gücümle kapıyı açmayı denedim.

I tried to open the door with all my force.

- Kimse bir şey söylemeye cesaret edemedi.
- Kimse ağzını açmaya cesaret edemedi.

Nobody dared say a thing.

- Bizim daha fazla iş yaratmamız gerekiyor.
- Daha çok iş yeri açmaya ihtiyacımız var.

We need to create more jobs.

Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.

Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.

- Elma ağaçları, muhtemelen önümüzdeki hafta çiçek açmaya başlayacak.
- Elma ağaçları, muhtemelen önümüzdeki hafta çiçeklenmeye başlayacak.

The apple trees will probably start to blossom next week.