Translation of "Hayatı" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "Hayatı" in a sentence and their hungarian translations:

- Onun hayatı tehlikede.
- Hayatı tehlikede.

Veszélyben van az élete.

Hayatı tehlikedeydi.

Az élete veszélyben volt.

Tekenin hayatı tehlikede.

A garnéla élete veszélyben van.

Balıkçılık Tom'un hayatı.

Tomi él-hal a horgászásért.

Hayatı için savaşıyor.

- Küzd az életéért.
- Az életéért harcol.

- Tom tüm hayatı boyunca çalıştı.
- Tom hayatı boyunca çalıştı.

Tamás egész életében dolgozott.

Elbette deniz hayatı bulunmaktadır,

És persze van tengeri élet,

Hayatı pamuk ipliğine asılı.

Élete csak egy hajszálon függ.

Hayatı sevmek, Tanrı'yı ​​sevmektir.

Az élet szeretete Isten szeretete.

Bu hastanın hayatı tehlikede.

Ennek a betegnek az élete veszélyben van.

Her birimizin hayatı sekteye uğrayacak,

Minden egyes ember életét félbe fogja szakítani valami,

Hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz

kevés eséllyel a rendszerrel szemben, amin életünk múlik,

Bizim acıları dindirme, hayatı genişletme

Képesek vagyunk enyhíteni a szenvedést,

Hayatı öldürmeden ölümü nasıl yeniyorsunuz?

Hogyan győzzük le a halált anélkül, hogy megöljük az életet?

Hayatı pahasına küçük kızı kurtardı.

Saját élete árán mentette meg a kislányt.

Tom hayatı boyunca bekar kaldı.

Tom egész életében agglegény maradt.

Tom'un iyi bir hayatı var.

Tominak eddig jó élete volt.

O, ona hayatı pahasına güvenir.

Az életét bízná rá.

Insanlar meseleleri deneyimlemiyor, onlar hayatı deneyimliyor.

hogy ők nem az ügyeket érzékelik, hanem az életet.

Hayatı sevmenin en muhteşem yolu bu.

amit majdnem 80 év alatt megtapasztaltam.

Tüm hayatı boyunca o kasabada yaşadı.

Egész életét abban a városban élte le.

O, kendi hayatı pahasına onu kurtardı.

- Saját élete árán mentette meg.
- A saját élete árán mentette meg őt.

Asker kendi hayatı pahasına arkadaşını kurtardı.

A katona saját élete árán mentette meg a barátját.

Tom'un özel hayatı onun kendisine aittir.

Ez Tomi magánügye.

Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.

Az egres egy olyan gyümölcs, ami segít meghosszabbítani az életet.

Hayatı sevmek, iyi yaşamak anlamına gelir.

Szeretni az életet azt jelenti, hogy jól élni.

- Evlilik nasıl gidiyor?
- Evlilik hayatı nasıl?

Milyen a házasélet?

Çok mutlu bir evlilik hayatı yaşadılar.

Nagyon boldog házas életet éltek.

Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.

Tom élete drasztikusan megváltozott.

Anksiyetenin birinin hayatı üzerindeki etkisini göstermek için

Hogy rámutassak a szorongás életünkre gyakorolt hatására,

Bütün hayatı boyunca taktığı bir bilezik taktım.

míg el nem hunyt a tárgyalás előtt alig pár hónappal.

çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.

mert ez a legjobb módja annak, hogy élvezzem az életet.

Balina köpek balığının hayatı genelde yalnız geçer.

A cetcápa élete nagy részét magányosan tölti,

Hayatı nasıl tasarlayacaklarını öğreten ''Play For Tomorrow''

amely hátrányos helyzetű gyerekeket segít abban,

Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

A legtöbb ember a mindennapi életéről ír.

Tom'un kişisel hayatı hakkında çok şey bilmiyoruz.

Nem tudunk sokat Tom magánéletéről.

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

Az idő rövidsége miatt minden pillanat értékes volt.

Dan hayatı ile ne yapmak istediğinden emin değildi.

Dani nem igazán tudta, hogy mit kezdjen az életével.

- Sevgi, yaşamı kolaylaştırıyor.
- Aşk, hayatı daha çekilir kılıyor.

A szeretet megkönnyíti az életet.

Bu, hayatı sevmenin yollarından biri. Ben ihtiyar bir adamım,

Egy módja annak, hogy szeressük az életet. Idős emberként

Biz onun özel hayatı hakkında çok az şey biliyoruz.

Keveset tudunk a magánéletéről.

Mary'nin hayatı hakkında bana her şeyi söylemek zorunda kalacaksın.

Mary életéről mindent el kell majd mesélned nekem.

Televizyon ya da internet olmayan hayatı hayal etmek zor.

Nehéz elképzelni az életet televízió és internet nélkül.

Her şey göz önüne alındığında, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

Mindent számításba véve apámnak boldog volt az élete.

Kim şarap, kadın ve şarkı sevmez; bütün hayatı boyunca aptal kalır.

Aki nem szereti a bort, nőket és a dalt, egész életére bolond marad.

Bütün hayatı boyunca restoranda hiç yemek yemediğini söyleyen bir adamla tanıştım.

Találkoztam egy öregemberrel, aki azt állította, hogy soha egész életében nem evett még étteremben.

- Lincoln'un hayatı bütün dünyada çocuklar tarafından okunur.
- Lincoln'ün biyografisi tüm dünyadan çocuklar tarafından okunur.

Lincoln életrajzát az egész világon olvassák a gyerekek.

Ölümden çok korkuyorum. Ancak bundan korkarak bunu önleyemiyorum-Ben sadece hayatı kendim için daha kötü yapıyorum.

Nagyon félem a halált. De azzal, hogy félek, nem akadályozhatom meg - csak bonyolultabbá teszem az életemet.

Sulla düşmanlarını öldürmeye başladı ve Sezar onun öldüreceği insanların listesindeydi. Sezar'ın annesinin ailesi onun hayatı için yalvardı ve Sulla isteksizce onu bağışladı. Sonra Sezar Roma ordusuna katıldı ve Sulla'nın ölümünden sonra döndü.

Sulla hozzálátott ellenségei legyilkolásához, és Caesar neve is szerepelt a lemészárlandók listáján. De Caesar anyja könyörgött a fia életéért, ezért Sulla vonakodva bár, de megkímélte. Ezt követően Caesar beállt a római hadseregbe, és visszatért Sulla halála után.