Translation of "Hissediyordum" in English

0.059 sec.

Examples of using "Hissediyordum" in a sentence and their english translations:

Nostaljik hissediyordum.

I was feeling nostalgic.

Mutlu hissediyordum.

I was feeling happy.

Harika hissediyordum.

I felt great.

Süzülüyormuş gibi hissediyordum;

I felt like I was floating,

Çok savunmasız hissediyordum.

I felt very vulnerable.

Ben hasta hissediyordum.

- I was feeling sick.
- I was feeling ill.

Ben güvenli hissediyordum.

I was feeling confident.

Ben iyi hissediyordum.

I felt good.

Gerçekten iyi hissediyordum.

I was feeling really good.

Çok acı hissediyordum.

I was feeling a lot of pain.

Kafam karışık hissediyordum.

I was feeling woozy.

Ben sinirli hissediyordum.

I was feeling nervous.

Bütün gün hüzünlü hissediyordum.

I was feeling blue all day.

Ben aynı şekilde hissediyordum.

I've been feeling the same way.

İzinsiz giriyorum gibi hissediyordum.

I felt like I was intruding.

O zaman iyi hissediyordum.

I was feeling OK then.

Ben de aynısını hissediyordum.

I was feeling the same.

Tom'un köpeğini bulamayacağını hissediyordum.

I had a feeling that Tom wasn't going to be able to find his dog.

Kendimi tamamen bunalmış hissediyordum.

I felt utterly overwhelmed.

Kendimi çıplakmışım gibi hissediyordum.

I felt naked.

Çoucukluğum süresince gayet Arjantinli hissediyordum

During my childhood, I felt very much Argentinian,

Yaptığımdan dolayı kendimi kötü hissediyordum.

I felt bad about what I did.

Büyük bir aptal gibi hissediyordum.

I felt like a big fool.

Böyle bir aptal gibi hissediyordum.

I felt like such an idiot.

Çok gösterişli ve melodramatik hissediyordum.

It felt too showy, it felt too melodramatic.

Ellerimin titrediğini ve kalbimin hızlıca çarptığını hissediyordum.

I felt my hands shaking and my heart beating fast.

Daha önce aç hissediyordum ama artık aç hissetmiyorum.

I was feeling hungry earlier, but I don't feel hungry anymore.

O ırkçıların arasında kendimi yalnız ve dışlanmış hissediyordum.

I felt isolated and unwelcome amongst those racists.

Tom ve Mary'nin o evi satın almamaya karar vereceklerini hissediyordum.

I had a feeling that Tom and Mary would decide not to buy that house.

- Leyla'nın ailesi için üzülüyordum.
- Leyla'nın ailesi için kendimi üzgün hissediyordum.

I felt sorry for Layla's family.

- Kendimi rahatsız hissettim, bu yüzden ayrıldım.
- Kendimi rahatsız hissediyordum, bu nedenle ayrıldım.

I felt uncomfortable, so I left.

Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.

I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.