Translation of "Hüzünlü" in English

0.017 sec.

Examples of using "Hüzünlü" in a sentence and their english translations:

Onun tebessümü hüzünlü.

His smile is rueful.

Bu cümle hüzünlü.

This sentence is sad.

Tom hüzünlü görünüyordu.

Tom looked sad.

Brian hüzünlü görünüyor.

Brian looks blue.

- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
- Hüzünlü biten hikayeleri severim.

I like stories that have sad endings.

Bana böyle hüzünlü bakma.

Don't give me such a sad look.

Bütün gün hüzünlü hissediyordum.

I was feeling blue all day.

O, hüzünlü olarak gülümsedi.

She smiled sadly.

Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.

She doesn't like to sing sad songs.

Tom hüzünlü ve üzgündü.

Tom was sad and upset.

Çok hüzünlü bir insansım.

I am a very sad person.

Onlar hayatımın en hüzünlü saatleriydi.

Those were the saddest hours of my life.

O, hüzünlü melodileri dinlemeyi unutmaz.

She will not forget listening to the sad tune.

Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.

His sad story touched my heart.

Böyle hüzünlü gözlerle bana bakma.

Don't look at me with such sad eyes.

Çok hüzünlü olmanın faydası yok.

It's no use being so sad.

Hüzünlü filmler beni hep ağlatır.

Sad movies always make me cry.

O, hüzünlü bir ölümle öldü.

He died a sad death.

Sık sık hüzünlü müzik dinlerim.

I often listen to sad music.

Dünyanın en hüzünlü şarkısı nedir?

What's the saddest song in the world?

Bu şarkı güzel ve hüzünlü.

This song is beautiful and sad.

Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?

What's your favorite sad song?

Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

This is such a sad story.

Ne kadar hüzünlü ve acıklı!

How sad and pathetic!

Tom hüzünlü şarkılar söylemekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to sing sad songs.

Tom, hüzünlü şarkıları söylemekten hoşlanmıyor.

Tom doesn't like singing sad songs.

Trump bunu hüzünlü bir şekilde anlattı

Trump said this sadly

Tom son zamanlarda hüzünlü şarkılar söylüyor.

Tom has been singing a lot of sad songs recently.

Tom bütün gece hüzünlü şarkılar çalıyordu.

Tom has been playing sad songs all night.

Neden bu şarkı bu kadar hüzünlü?

Why is this song so sad?

Ben sık sık hüzünlü şarkılar dinlerim.

I often listen to sad songs.

Tom bize hüzünlü bir hikaye anlattı.

Tom told us a sad story.

Bu hüzünlü hikayenin trajik bir sonu vardı.

This sad story had a tragic ending.

Bu şarkı hem hüzünlü hem de güzel.

This song is both sad and beautiful.

Tom yağmuru seyrederken hüzünlü bir parça dinledi.

Tom listened to sad music while watching the rain fall.

- Tom damar şarkılar dinledi.
- Tom hüzünlü parçalar dinledi.

Tom listened to sad music.

Ben bara girdiğimde müzik kutusunda hüzünlü bir müzik çaldığını duydum.

As I entered the bar, I heard a sad song playing on the jukebox.

Sanki, "6 Milyon Dolarlık Adam" filminin hüzünlü bir versiyonu gibiydi.

kind of like a more melancholy version of the "The Six Million Dollar Man".

- O kesinlikle hüzünlü bir haberdi.
- O kesinlikle üzücü bir haberdi.

That was definitely sad news.

- Tom neden bu kadar üzgün?
- Tom neden bu kadar hüzünlü?

Why is Tom so sad?

- Tom hüzünlü bir film izledi.
- Tom bir dram filmi izledi.

Tom watched a sad movie.