Translation of "Girmeye" in English

0.012 sec.

Examples of using "Girmeye" in a sentence and their english translations:

İçeri girmeye çalışalım.

Let's try and get in.

Forma girmeye çalışıyorum.

I'm trying to get into shape.

Formuna girmeye çalışıyorum.

I'm trying to get back in shape.

- Siyasete girmeye karar verdim.
- Politikaya girmeye karar verdim.

I've decided to get into politics.

- O, odaya girmeye karar verdi.
- Odaya girmeye karar verdi.

He decided to enter the room.

Patronunun gözüne girmeye çalışıyor.

He's trying to get on his boss's good side.

Tom eve girmeye çalıştı.

Tom tried to get into the house.

Tom, devreye girmeye hazırlanıyor.

Tom is getting prepared to join the loop.

Birisi içeri girmeye çalıştı.

Someone tried to break in.

Birisi içeri girmeye çalışıyor.

Someone's trying to get in.

Çocuk suya girmeye korktu.

The child was scared to get into the water.

İçeri girmeye hazır mısın?

Are you ready to come inside?

Odaya girmeye karar verdim.

I decided to enter the room.

Odaya girmeye karar verdiler.

They decided to enter the room.

Tom forma girmeye çalışıyor.

- Tom has been trying to get in shape.
- Tom is trying to get in shape.

Tom hâlâ içeriye girmeye çalışıyor.

Tom is still trying to get in.

Bu riske girmeye hazır değilim.

I'm not willing to take that risk.

Tom odaya girmeye karar verdi.

Tom decided to enter the room.

Tom sinemaya gizlice girmeye çalıştı.

Tom tried to sneak into the movie theater.

O, odaya girmeye karar verdi.

She decided to enter the room.

Mary odaya girmeye karar verdi.

Mary decided to enter the room.

Biz odaya girmeye karar verdik.

We decided to enter the room.

Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.

Tom tried to get into the locked room.

Tom yarışmaya girmeye karar verdi.

Tom decided to enter the competition.

Tom odaya girmeye teşebbüs etmedi.

Tom didn't attempt to enter the room.

Tom, Mary'nin evine girmeye çalıştı.

Tom tried to break into Mary's house.

Tom konsere gizlice girmeye çalıştı.

Tom tried to sneak into the concert.

Tom'un notları bölüme girmeye yetmiyordu.

Tom did not have the grades to get into the program.

- Tom'un senin arabana girmeye çalıştığını gördüm.
- Tom'u senin arabana girmeye çalışırkenı gördüm.

I saw Tom trying to break into your car.

- Girebilir miyim?
- Girmeye iznim var mı?

Am I allowed to enter?

Sadece temizlikçiler toplantı odasına girmeye yetkilidir.

Only cleaners are authorized to enter into the meeting room.

Bu kadar belaya girmeye gerek yok.

There's no need to go to all that trouble.

Odaya girmeye karar verdin, değil mi?

You decided to enter the room, didn't you?

Mülkiyetime izinsiz girmeye nasıl cesaret edersin!

How dare you trespass on my property!

Sami asla Leyla'yı tesettüre girmeye zorlamadı.

Sami never forced Layla to wear the hijab.

Leyla yeniden tesettüre girmeye karar verdi.

Layla decided to put the hijab back on.

Vidin Despotluğu Osmanlı alanına girmeye zorlandı ve

The Despotate of Vidin was forced into the Ottoman sphere and the Danubian fortresses

Dijital ekonomiye girmeye çalışıyor , bu da BAE'yi

boom of oil discovery decades ago, which makes the UAE

O, eve girmeye çalışan bir hırsızı gördü.

He caught sight of a thief attempting to break into the house.

Tokyo Üniversitesine girmeye çalışıyordum ama düşüncemi değiştirdim.

I was going to try to get into Tokyo University, but I've changed my mind.

Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

I locked the door, in case someone tried to get in.

Tom para ödemeden sinemaya gizlice girmeye çalıştı.

Tom tried to sneak into the movie theater without paying.

Tom onun arabasına girmeye çalışan adamı arıyordu.

Tom was looking for the man who tried to break into his car.

İzin almadan evime girmeye nasıl cüret edersin!

How dare you enter my house without permission!

Insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

people are now steadily creeping into wild spaces,

Genel olarak muhabirler birinin mahremiyetine izinsiz girmeye çekinmezler.

By and large, reporters don't hesitate to intrude on one's privacy.

Tom içeri girmeye başladı fakat Mary onu durdurdu.

Tom started to come in, but Mary stopped him.

Komşularım bana birinin evime girmeye çalıştığı bilgisini verdiler.

The neighbors informed me that somebody had tried to break into my house.

Sami, Leyla'nın onun evine girmeye çalıştığını iddia etti.

Sami claimed that Layla had tried to break into his house.

- Öğretmenliğe başlamaya karar verdim.
- Öğretmenlik işine girmeye karar verdim.

I've decided to get into teaching.

O artık on iki yaşındaydı ve ortaokul girmeye hazırdı.

He was now twelve years old and ready to enter a junior high school.

- Tom yeniden formunu kazanmaya çalışıyor.
- Tom yeniden forma girmeye çalışıyor.

Tom is trying to get back into shape.

Tom kapıyı açtı ve içeri girmeye karar vermeden önce dinledi.

Tom opened the door and listened before he decided to walk in.

- Sami Müslüman olmaya karar verdi.
- Sami İslam'a girmeye karar verdi.

Sami decided to convert to Islam.

- Bir işe girmeye çalışıyorum sadece.
- Bir iş bulmaya çalışıyorum yalnızca.

Tom is just trying to get a job.

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

Twice her weight, male pigs are formidable bodyguards. It's not worth the risk.

Bir köpeği nasıl eğiteceğini öğrenmek için zahmete girmeye hazır değilsen bir köpek alma.

If you're not prepared to take the trouble to learn how to train a dog, don't get one.

Sınır polisi ülkeye yasa dışı yollardan girmeye çalışan Tom'u yaka paça gözaltına aldı.

The border police brutally arrested Tom, who tried to enter the country illegally.

- Tom'un geç kalacağına bahse girmeye istekli olacağım.
- Seninle bahse girerim ki Tom geç kalacak.

I'd be willing to bet Tom will be late.

- Leyla başörtüsü takmaya karar verdi.
- Leyla başını örtmeye karar verdi.
- Leyla başını kapatmaya karar verdi.
- Leyla tesettüre girmeye karar verdi.

Layla decided to wear the hijab.

- Ben riske girmeye istekliyim, neden onu yapıp yapmayacağımı umursaman gerektiğini anlamıyorum.
- Ben tehlikeyi göze alıyorsam bunu yapıp yapmamam sana niye dert oluyor, anlamıyorum.

If I'm willing to take the risk, I don't see why you should care whether I do it or not.