Translation of "Eskiden" in English

0.016 sec.

Examples of using "Eskiden" in a sentence and their english translations:

Eskiden zengindim.

I used to be rich.

Eskiden fakirdim.

I used to be poor.

Eskiden şişmandım.

I used to be fat.

Eskiden müdürdüm.

I used to be the manager.

Eskiden zayıftım.

I used to be thin.

Eskiden çirkindim.

I used to be ugly.

Eskiden sıskaydım.

I used to be skinny.

Eskiden klostrofobiktim.

I used to be claustrophobic.

Eskiden yakışıklıydım.

I used to be good-looking.

Eskiden unutkandım.

I used to be forgetful.

Eskiden kekelerdim.

I used to stutter.

- Eskiden burada yaşıyordu.
- Eskiden burada otururdu.

She used to live here.

- Eskiden hep oluyordu.
- Eskiden hep olurdu.

It used to happen all the time.

- Eskiden yüzmek hoşuma giderdi.
- Eskiden yüzmeyi severdim.

I used to like swimming.

Partilerde eskiden eğlenirdim

I used to be fun at parties,

Eskiden futbol oynardım

I used to play football,

O eskiden içerdi.

He used to drink.

Biz eskiden arkadaştık.

We used to be friends.

Eskiden tenis oynardım.

- I played tennis.
- I was playing tennis.

Biz eskiden komşuyduk.

We used to be neighbors.

Bu eskiden olmazdı.

That didn't use to happen.

Eskiden onu tanırdım.

I used to know her back in the day.

Eskiden çok yüzerdim.

I used to swim a lot.

Eskiden eroin bağımlısıydım.

I used to be a heroin addict.

Ben eskiden tembeldim.

I used to be lazy.

Eskiden et yerdim.

I used to eat meat.

Eskiden bunu yapabilirdim.

I used to be able to do that.

Eskiden bir madenciydim.

I used to be a coal miner.

Eskiden oldukça yakışıklıydım.

I used to be quite handsome.

Eskiden hapishane gardiyanıydım.

I used to be a prison guard.

Eskiden burada çalışırdım.

I used to work here.

Eskiden caz çalardım.

- I used to play jazz.
- I played jazz.
- I was playing jazz.

Ben eskiden ünlüydüm.

I used to be famous.

Eskiden benim kahramanımdın.

You used to be my hero.

Eskiden bir garsondum.

I used to be a waiter.

Eskiden yerde yatardım.

I used to sleep on the floor.

Ben eskiden tutucuydum.

I used to be conservative.

Tom eskiden unutkandı.

Tom used to be forgetful.

Tom eskiden romantikti.

Tom used to be romantic.

Ben eskiden şişmandım.

I used to be overweight.

Tom eskiden bencildi.

Tom used to be selfish.

Tom eskiden evliydi.

Tom used to be married.

Eskiden çok şişmandım.

I used to be very fat.

Eskiden golf oynardım.

I used to play golf.

Eskiden resim yapardım.

I used to paint.

Tom eskiden kapıcıydı.

Tom used to be a janitor.

Eskiden erken kalkardım.

I used to get up early.

- Tom eskiden torbacılık yapıyordu.
- Tom eskiden uyuşturucu satıcısıydı.

Tom used to be a drug dealer.

- Biz komşuyduk.
- Biz eskiden komşu idik.
- Biz eskiden komşuyduk.

We used to be neighbours.

Eskiden, algoritmanızı herkese açıp

Back in the day, you opened up your algorithm to the world

eskiden kullandıkları bir yöntem.

used to help themselves to stop feeling so thirsty.

Eskiden yaşadığı ev burası.

- Here's the house where she used to live.
- Here's the house she used to live in.

Eskiden burada çalıştığını bilmiyordum.

- I didn't know that you used to work here.
- I didn't know you used to work here.

Eskiden bu kent güzeldi.

Formerly, this city was beautiful.

Eskiden bir süpermarkette çalışırdım.

I used to work in a supermarket.

Ben eskiden bir bahçıvandım.

I used to be a gardener.

Eskiden çok et yerdim.

I used to eat a lot of meat.

Yeni eskiden daha iyidir.

New is better than old.

Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.

- The house in which we lived was torn down.
- The house we used to live in was torn down.

Eskiden Tom'la okula giderdim.

I used to go to school with Tom.

Mary eskiden bir kuafördü.

Mary used to be a hairdresser.

Eskiden bu köprü paralıydı.

This bridge used to be a toll bridge.

Eskiden ABD'de düellolar varmış.

In the old days there were duels in the USA.

Şehrimiz eskiden bir köydü.

Our city used to be a village.

Biz eskiden komşu idik.

We used to be neighbours.

Tom eskiden beyzbol oynardı.

Tom used to play baseball.

Bazı katedraller eskiden camiydi.

Some cathedrals were formerly mosques.

Eskiden bardak altlıklarını toplardım.

I used to collect coasters.

Biz eskiden aynı takımdaydık.

We used to be on the same team.

Eskiden bu gölde yüzerdim.

We used to swim in this lake.

Eskiden birlikte basketbol oynardık.

We used to play basketball together.

Eskiden neysem yine oyum.

I'm still the same guy I used to be.

Eskiden kendi hizmetkarlarımız vardı.

We used to have our own servants.

Eskiden burada partiler verirdik.

We used to throw parties here.

Eskiden daha genç görünürdüm.

I used to look younger.

Eskiden aynı şekilde hissederdim.

I used to feel the same way.

Tom eskiden Avustralya'da yaşıyordu.

Tom used to live in Australia.

Burası eskiden kasap dükkanıydı.

- This used to be a butcher shop.
- This used to be a butcher's shop.

Eskiden bir Fransızca öğretmeniydim.

I used to be a French teacher.

Eskiden bir orman bekçisiydim.

I used to be a forest ranger.

Eskiden televizyon izlemekten hoşlanırdım.

I used to enjoy watching TV.

Burada eskiden kim yaşıyordu?

Who used to live here?

Eskiden video oyunları oynardım.

I used to play video games.

Eskiden çok Fransızca konuşurdum.

I used to speak French a lot.

O araba eskiden benimdi.

That car used to be mine.

Tom eskiden çok kazanıyordu.

Tom used to win a lot.

Eskiden bir BMW kullanırdım.

I used to drive a BMW.

Tom eskiden bir polisti.

Tom used to be a policeman.

Tom eskiden bir barmendi.

Tom used to be a bartender.

Tom eskiden römorkör kaptanıydı.

Tom used to be a tugboat captain.

Tom eskiden gözlük takardı.

Tom used to wear glasses.

Eskiden zengin olmak isterdim.

I used to want to be rich.

Leyla eskiden başını örtüyordu.

Layla used to cover her head.

Tom eskiden savaş pilotuydu.

Tom used to be a fighter pilot.