Translation of "Düşüyor" in English

0.006 sec.

Examples of using "Düşüyor" in a sentence and their english translations:

Isı düşüyor.

The temperature falls.

O düşüyor.

He is falling.

Fiyat düşüyor.

The prices have gone down.

Sıcaklık düşüyor.

The temperature is falling.

Maskeler düşüyor.

The masks are falling.

Uçak düşüyor.

The plane's going down.

Fiyatlar düşüyor.

Prices are coming down.

Tom düşüyor.

Tom is falling.

Notların düşüyor.

Your grades are slipping.

Üretim düşüyor.

Production is turning down.

Yaprak düşüyor.

The leaf is falling.

Yapraklar düşüyor.

The leaves are falling.

Ağaç düşüyor.

The tree falls.

Çenem düşüyor.

My jaw drops.

Gömleğinin düğmesi düşüyor.

Your shirt button is coming off.

Bir yaprak düşüyor.

A leaf is falling.

Kar hızlı düşüyor.

The snow is falling fast.

Öğrencilerin sayısı düşüyor.

The number of students is dropping.

Saçlarıma ak düşüyor!

I am going grey!

Ev fiyatları düşüyor.

Home prices are falling.

Tom şüpheye düşüyor.

Tom is having second thoughts.

Petrol fiyatı düşüyor.

The oil price is falling.

Tom uygun düşüyor.

Tom is fitting in.

Pirinç kalitesi düşüyor.

The quality of rice is going down.

Çayın kalitesi düşüyor.

The quality of tea is going down.

Enflasyon oranı düşüyor.

The rate of inflation is slowing down.

Emtia fiyatları düşüyor.

Commodity prices are falling.

Yün fiyatları düşüyor.

Wool prices are falling.

- Tom'un onay derecesi düşüyor.
- Tom'un onay notu düşüyor.

Tom's approval rating is dropping.

Yen yükseliyor dolar düşüyor.

The yen is rising and the dollar is falling.

Japonya'da yaşamanın maliyeti düşüyor.

The cost of living in Japan is going down.

Sonraki bayram pazara düşüyor.

The next holiday falls on a Sunday.

Ev fiyatları hızla düşüyor.

Home prices are plummeting.

Kelimede vurgu nereye düşüyor?

Where does the stress fall in the word?

Ham petrol fiyatı düşüyor.

The price of crude oil is sinking.

Kanada'da suç oranı düşüyor.

The crime rate is decreasing in Canada.

Gömleğindeki bir düğme düşüyor.

A button on your shirt is falling off.

Iki dünyamın arasından düşüyor gibiydim.

I felt like I was falling between my two worlds.

Ve minik bedenleri bitap düşüyor.

and little bodies wear out.

Bir dişi, diğerlerinden ayrı düşüyor.

A female is cut off from the others.

Mikrofon açıldığında kalite birazcık düşüyor

quality drops slightly when the microphone is turned on

O benim inançlarıma ters düşüyor.

That goes against my beliefs.

Şimdi ilk yağmur damlası düşüyor.

Now the first raindrops are already falling.

Tom onun hakkında şüpheye düşüyor.

Tom is having second thoughts about that.

Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.

The share price is plummeting – get out while you can.

Beklenen yaşam süresi gittikçe düşüyor, artmıyor.

life expectancy is falling, not rising.

Bu ülkede doğum oranı hızla düşüyor.

The birthrate is rapidly declining in this country.

Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.

Your idea runs counter to our policy.

- Tom gittikçe hâlsizleşiyor.
- Tom güçten düşüyor.

Tom is getting weaker.

Bu sokakta adam başına bir kedi düşüyor.

- On this street there is a cat for every person.
- On this street there is a cat for each person.

Gece olunca da eksi 16 derecelere kadar düşüyor.

And with nightfall, temperatures plummet to -16 Celsius.

Sıcaklık düzenli olarak eksi 40 derecelere kadar düşüyor.

Temperatures regularly drop below -40 degrees Celsius.

Tom senin eski arabanı alma hakkında tereddüte düşüyor.

Tom is having second thoughts about buying your old car.

O bir araba daha alma hakkında şüpheye düşüyor.

She is having second thoughts about buying another car.

Bu yıl, Sevgililer günü bir perşembe gününe düşüyor.

This year, Valentine's Day falls on a Thursday.

- Sıcaklık sabahtan beri düştü.
- Sıcaklık sabahtan beri düşüyor.

The temperature has fallen since morning.

Bu arada Ay, Dünya'ya düşüyor. Bunu da söyleyeyim size.

By the way, let me tell you, the Moon falls down to Earth.

Yavaşça düşüyor. Bu trend özellikle ekonomik krizden sonra güçlü.

dropping slowly. This trend is specially strong after the finantial crisis.

Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.

Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.

Peki marifet elmada ise, elmalar sadece İngiltere'de mi yere düşüyor?

Well, if merit is in the apples, do apples fall down only in England?

Bir nevi düşüyor gibiydi, tam bir usta, ortamına tamamen alışık.

-[screech] -It’s almost like free falling really completely adept, completely at home in its environment.

Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.

The water drops to as low as eight, nine degrees Celsius. The cold takes your breath away.

Bir çoğu enfeksiyona, hastalığa, yorgunluğa yenik düşüyor, bir kısmı da boğuluyor.

Many die to infection, disease, exhaustion and drowning.

O insanları topluma kazandırmanın yolu ise bizlere yani o kişilerin arkadaşlarına düşüyor

the way to bring those people into society falls on us, their friends.

Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.

It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.

Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.

And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again.