Translation of "Yapraklar" in English

0.007 sec.

Examples of using "Yapraklar" in a sentence and their english translations:

Yapraklar sarı!

The leaves are yellow!

Yapraklar dökülüyor.

- Leaves are falling.
- The leaves are falling.

Yapraklar düştü.

The leaves fell.

Yapraklar kızardı.

The leaves have turned red.

Yapraklar sararıyor.

The leaves are turning yellow.

Yapraklar sarıdır.

The leaves are yellow.

Yapraklar düşüyor.

The leaves are falling.

- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

The leaves turn brown in the autumn.

- Yapraklar son baharda düşer.
- Yapraklar sonbaharda dökülür.

Leaves fall in the autumn.

Yapraklar sonbaharda dökülür.

The leaves fall in autumn.

Yeşil yapraklar çıkıyor.

The green leaves are coming out.

Yapraklar havaya uçtu.

The leaves blew off.

Yapraklar ağaçlardan düştü.

The leaves fell from the trees.

Yapraklar renk değiştirdi.

- The leaves have changed colors.
- The leaves have changed colours.

Yapraklar toprağa düştü.

The leaves fell to the earth.

Yapraklar yavaşça dökülüyor.

The leaves are slowly falling.

Yapraklar sonbaharda sararır.

Leaves yellow in the fall.

Yapraklar rüzgarda hışırdıyor.

The leaves rustle in the wind.

Yapraklar dallarda büyür.

Leaves grow on branches.

Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

The leaves turn brown in the autumn.

Sonbaharda yapraklar sararır.

In autumn the leaves turn yellow.

Yapraklar çok yoğun.

The foliage is very dense.

Yapraklar neden yeşildir?

Why are leaves green?

Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.

- In autumn, leaves fall from trees.
- In the autumn, leaves fall from trees.

Yapraklar sessizce yere düşüyordu.

Leaves were dropping silently to the ground.

Yapraklar yağıştan sonra taze.

The leaves are fresh after a rainfall.

Yapraklar yağmurda taze görünüyor.

The leaves look fresh in the rain.

Yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

The leaves turn red in the fall.

Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.

In autumn, leaves fall from trees.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

- The leaves have begun to change color.
- The leaves have begun to change colors.

Yakında yapraklar düşmeye başlayacak.

The leaves will soon begin to fall.

Ağaçtaki yapraklar kızarmaya başladı.

The leaves on the trees have begun to turn red.

Neredeyse tüm yapraklar döküldü.

Almost all the leaves have fallen.

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

Leaves go brown in autumn.

Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.

All the leaves on the tree turned yellow.

Yapraklar peş peşe düştü.

Leaf after leaf fell to the ground.

Ekimde yapraklar dökülmeye başlar.

In October, the leaves begin to fall.

Yapraklar yavaş yavaş dökülüyor.

The leaves are falling slowly.

Kuru yapraklar hemen tutuştu.

The dry leaves immediately caught fire.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

- The leaves of the trees have turned red.
- The leaves on the trees have turned red.

Yapraklar ekimde düşmeye başlar.

Leaves begin to fall in October.

Sonbaharda ağaçlardaki yapraklar sararır.

In the autumn, the leaves on the trees become yellow.

Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.

The leaves turn brown in the autumn.

Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.

The leaves began to turn red and yellow.

Yapraklar havada fırıl fırıl dönüyordu.

Leaves were whirling in the air.

Son baharda yapraklar kırmızıya döner.

- The leaves of the trees turn red in the fall.
- The leaves of the trees turn yellow in the fall.
- Leaves turn red in autumn.

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirir.

The leaves on the trees change color in the fall.

Neredeyse ağaçtaki tüm yapraklar döküldü.

Almost all the leaves went off the tree.

Sadece yapraklar ve dallar var.

It's only leaves and branches.

Zeminin her yerinde yapraklar var.

There are petals all over the floor.

Son baharda yapraklar ağaçlardan düşer.

The leaves fall off the trees in the fall.

Güz gelmiş, yapraklar düşmeye başladı.

Autumn came and the leaves started to fall.

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirirler.

The leaves on the trees change color in the autumn.

Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.

All the leaves on the tree have turned yellow.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kızarırlar.

These green leaves turn red in the fall.

Ölü yapraklar suyun üzerinde yüzüyordu.

Dry leaves float on the water's surface.

Yapraklar sana "Azota ihtiyacım var." der.

Leaves tell you, "I need nitrogen."

Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.

- In autumn, leaves change their color and fall.
- In autumn, leaves change color and fall.

Sonbahar geldi ve yapraklar düşmeye başladılar.

Autumn came and the leaves started to fall.

Yapraklar her geçen gün kırmızıya döndü.

The leaves turned red as the days passed.

Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.

Green leaves in a park are pleasing to the eye.

Parktaki yapraklar zaten renk değiştirmeye başladı.

The leaves in the park have already started to turn colors.

Kışın gelmesiyle birlikte ağaçlardaki yapraklar düşer.

With the arrival of winter, the leaves on the trees fall down.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

These green leaves will turn red in the fall.

Yapraklar iki veya üç hafta içinde kızaracak.

The leaves will turn red in two or three weeks.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kızarır veya sararır.

- These green leaves turn red or yellow in fall.
- These green leaves turn red or yellow in autumn.

O, parlak renkli kuşlar, çiçekler ve yapraklar gördü.

He saw brightly-colored birds, flowers and leaves.

Bu yeşil yapraklar güz aylarında kızarır veya sararırlar.

These green leaves turn red or yellow in autumn.

- Ağaçtaki yapraklar kırmızı renge dönüştü.
- Ağaçtaki yaprakların rengi kırmızıya döndü.

The leaves on the tree have turned red.

Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.

The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.

Tom, Mary'nin evinin kapısına doğru yürürken, kurumuş yapraklar ayağının altında hışırdıyordu.

Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.

Totaliter rejim geçiyor, onun eski fikirleri eski, cansız bir ağaçtan yapraklar gibi uçtu.

The totalitarian era is passing, its old ideas blown away like leaves from an ancient, lifeless tree.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

The gentle breeze rustled the leaves so that the shining stars of light gleamed and winked