Translation of "Düşünmüyordum" in English

0.004 sec.

Examples of using "Düşünmüyordum" in a sentence and their english translations:

Düşünmüyordum.

I wasn't thinking.

Sağlıklı düşünmüyordum.

I wasn't thinking straight.

İlgilendiğinizi düşünmüyordum.

I didn't think you were interested.

Hoş karşılanacağımı düşünmüyordum.

I didn't think I'd be welcome.

Sanırım sadece düşünmüyordum.

I guess I just wasn't thinking.

Onun olmasını düşünmüyordum.

I didn't think that was supposed to happen.

Tom'un bildiğini düşünmüyordum.

I didn't think Tom knew.

Tom'un baktığını düşünmüyordum.

I didn't think Tom was looking.

Onun olacağını düşünmüyordum.

- I didn't think that would happen.
- I didn't think that that would happen.

"Ne düşünüyordun?" "Düşünmüyordum"

"What were you thinking?" "I wasn't thinking."

Sana anlatmayı düşünmüyordum.

I wasn't planning on telling you.

Tom'un geleceğini düşünmüyordum.

I didn't think that Tom would come.

Senin onu yapacağını düşünmüyordum.

I didn't think you were going to make it.

Ben kesinlikle bunu düşünmüyordum!

I certainly didn't think of it!

Bunu kaçırmak isteyeceğini düşünmüyordum.

I didn't think you'd want to miss this.

Tom buradayken geleceğini düşünmüyordum.

I didn't think you'd come while Tom was here.

Tom'u tekrar göreceğimi düşünmüyordum.

I didn't think I'd see Tom again.

Bunun hakkında düşünmüyordum ki.

I wasn't even thinking about that.

Tom'un Fransızca bildiğini düşünmüyordum.

I didn't think Tom knew any French.

Ben anlaşılır biçimde düşünmüyordum.

I wasn't thinking clearly.

Senin evde olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think you were home.

Bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think that was possible.

Tom'un masum olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think Tom was innocent.

Tom'un gerçekten dikkat ettiğini düşünmüyordum.

I didn't think Tom was really paying attention.

Tom'un Mary'nin partisine geleceğini düşünmüyordum.

I didn't think Tom would show up at Mary's party.

Tom'un bir ehliyeti olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think Tom had a driver's license.

"Ne düşünüyordun?" "Bir şey düşünmüyordum."

"What were you thinking about?" "I wasn't thinking about anything."

Bu kadar uykulu olacağımı düşünmüyordum.

- I didn't think I'd be so sleepy.
- I didn't think that I'd be so sleepy.

Affedersiniz. Bunun sizin koltuğunuz olduğunu düşünmüyordum.

I beg your pardon. I didn't think this was your seat.

Ben bir şey söylemem gerektiğini düşünmüyordum.

I didn't think I should say anything.

Tom'un bu kadar yaşlı olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think that Tom was that old.

Tom'un o kadar hızlı koşabileceğini düşünmüyordum.

I didn't think Tom could run that fast.

Bunun o kadar komik olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think it wasn't so funny.

Tom'un bu kadar dikkatsiz olduğunu düşünmüyordum.

I didn't think Tom was so careless.

Tom'un bu kadar cesur olacağını düşünmüyordum.

I didn't think Tom would be so brave.

Tom'un bu kadar zalim olacağını düşünmüyordum.

I didn't think Tom would be so cruel.

Ama, onların aileleri nasıl diye hiç düşünmüyordum.

However, I never thought about what their families were like.

Çocukken canavarların o kadar korkutucu olduğunu düşünmüyordum.

When I was a child, I didn't think that monsters were that scary.

Tom'un Çin dominosunu nasıl oynayacağını bildiğini düşünmüyordum.

- I didn't think Tom knew how to play mahjong.
- I didn't think that Tom knew how to play mahjong.

- Tom'la anlaşacağımı sanmıyordum.
- Tom'la iyi geçineceğimi düşünmüyordum.

I didn't think I was going to get along with Tom.

Ben ekibimizin gerçekten bu kadar kötü olduğunu düşünmüyordum.

- I didn't think our team was really this bad.
- I didn't think that our team was really this bad.

O adam bana kim olduğumu sordu fakat o soruya cevap vermenin gerekli olduğunu düşünmüyordum.

That man asked me who I was, but I didn't think it was necessary to answer that question.