Translation of "Baktığını" in English

0.005 sec.

Examples of using "Baktığını" in a sentence and their english translations:

Ona baktığını gördüm.

I saw you looking at her.

Bana baktığını biliyorum.

- I know you're looking at me.
- I know that you're looking at me.

Senin baktığını gördüm.

I saw you looking.

Tom'a baktığını gördüm.

I saw you staring at Tom.

Tom'un baktığını düşünmüyordum.

I didn't think Tom was looking.

Kusura baktığını biliyorum.

I know you're bothered.

Onun bana baktığını gördüm.

I saw him looking at me.

Tom'un neye baktığını göremiyorum.

I can't see what Tom is looking at.

Tom'un neye baktığını biliyorum.

I know what Tom is looking at.

Neye baktığını merak ediyorum.

I wonder what you're looking at.

Ben Tom'a baktığını gördüm.

I saw you looking at Tom.

Tom'un neye baktığını bilmiyordum.

I didn't know what Tom was looking at.

Tom'un bana baktığını biliyorum.

- I know Tom is looking at me.
- I know that Tom is looking at me.

Güneşin bulutların arasından baktığını görebilirsin.

You can see the sun peeking through the clouds.

Bana baktığını anlayınca rahatsız oluyorum.

I get very uncomfortable when I catch him staring at me.

Sadece nereye baktığını bilmek zorundaydın?

You just had to know where to look.

Tom'un bana baktığını fark ettim.

I noticed that Tom was looking at me.

Mary'nin bir vitrine baktığını gördüm.

I saw Mary looking into a show window.

Tom'un aynada kendine baktığını gördüm.

I saw Tom looking at himself in the mirror.

Tom Mary'ye neye baktığını sordu.

Tom asked Mary what she was looking at.

Tom'un neye baktığını merak ediyorum.

I wonder what Tom is looking at.

Tom'un Mary'nin bacaklarına baktığını gördüm.

I saw Tom staring at Mary's legs.

Genç adamın bana baktığını fark ettim.

I noticed that the young man was looking at me.

Tom'un sana baktığını fark ettin mi?

Did you notice that Tom was looking at you?

Tom'un sana baktığını fark etmedin mi?

Didn't you notice that Tom was looking at you?

Tom Mary'nin yere baktığını fark etti.

Tom noticed Mary looking down at the ground.

Onun bana nasıl baktığını gördün mü?

Did you see how he looked at me?

Tom Mary'nin kendisine baktığını fark etti.

- Tom realized Mary was staring at him.
- Tom realized that Mary was staring at him.

Tom Mary'nin ona baktığını fark etti.

Tom noticed Mary staring at him.

Tom'un neden bana baktığını merak ediyorum.

I wonder why Tom is staring at me.

Tom Mary'nin odadan ona baktığını gördü.

Tom saw Mary looking at him from across the room.

Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmedi.

- Tom didn't notice that Mary was staring at him.
- Tom didn't notice Mary staring at him.

Tom Mary'nin John'a baktığını fark etti.

- Tom noticed that Mary was staring at John.
- Tom noticed that Mary was looking at John.

O resme kimin baktığını biliyor musunuz?

Do you know who is looking at that picture?

Bana dik dik baktığını fark ettim.

I noticed that you were staring at me.

Tom ve Mary'nin neye baktığını göremiyorum.

I can't see what Tom and Mary are looking at.

Onun hala benim resimlerime baktığını düşünüyor musun?

Do you think he still looks at my pictures?

Tom döndü ve Mary'nin ona baktığını gördü.

Tom turned and saw Mary looking at him.

Tom, Mary'nin kendisine dikkatle baktığını fark etti.

Tom noticed that Mary was staring at him.

Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmedi bile.

- Tom didn't even notice Mary was looking at him.
- Tom didn't even notice that Mary was looking at him.

Tom sonunda Mary'nin ona baktığını fark etti.

Tom finally noticed that Mary was staring at him.

Tom niçin herkesin ona baktığını merak ediyordu.

Tom wondered why everyone was staring at him.

Onun o genç adama baktığını gördün mü?

Did you see her stare at that young man?

Tom neden herkesin ona baktığını tam olarak anlamadı.

Tom didn't quite understand why everybody was looking at him.

Tom Mary'nin odanın karşısından kendine baktığını fark etti.

Tom noticed that Mary was staring at him from across the room.

Tom Mary'nin ona baktığını fark etmekten kendini alamadı.

Tom couldn't help noticing that Mary was staring at him.

Senin Tom'a nasıl baktığını fark etmediğimi düşündün mü?

Did you think I didn't notice how you were looking at Tom?

Tom, Mary'nin ona baktığını fark etmemiş gibi davrandı.

Tom pretended not to notice that Mary was looking at him.

- Tom'un beni izlediğini biliyorum.
- Tom'un bana baktığını biliyorum.

- I know Tom is watching me.
- I know Tom is looking at me.
- I know that Tom is watching me.

- Tom'un Mary'ye baktığını gördüm.
- Tom'u Mary'ye bakarken gördüm.

I saw Tom staring at Mary.

Küçük, gri bir hayvanın bize doğru baktığını fark ettim.

I noticed that a small gray animal was looking toward us.

Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı.

Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.

Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.

- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at the screen.

- Tom Mary'nin ona baktığının farkında oldu.
- Tom Mary'nin ona dik dik baktığını farketti.

Tom became aware that Mary was staring at him.

Google'ın tüm web arama geçmişinizi tuttuğunu ve size reklam sunmak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?

Did you know that Google keeps a history of all your web searches and looks at the contents of your emails to provide you advertising?

- Sami insanların kendisine garip bir şekilde baktığını fark etti.
- Sami kendisine garip bir şekilde bakıldığını fark etti.

Sami noticed that people were looking at him in a weird way.

- İnsanların bana niçin baktıklarını merak ettim.
- İnsanların neden bana dik dik baktığını merak ettim.
- İnsanların neden bana gözlerini diktiğini merak ettim.

I wondered why people were staring at me.

- Tom telefonu bir kadının açtığını söyledi.
- Tom telefona bir kadının cevap verdiğini söyledi.
- Tom telefona bir kadının baktığını söyledi.
- Tom telefona bir kadının çıktığını söyledi.

- Tom said a woman answered the phone.
- Tom said that a woman answered the phone.