Translation of "Canımı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Canımı" in a sentence and their english translations:

- Canımı sıkma!
- Canımı sıkmayın!

Do not annoy me!

Canımı yakma.

Don't hurt me.

Canımı sıkıyorsun.

You're annoying me.

Benim canımı sıkıyor.

Because it troubles me.

Dur. Canımı yakıyorsun.

Stop. You're hurting me.

Tom, canımı yakıyorsun!

Tom, you're hurting me!

Canımı dişime taktım.

I gave it my all.

Tom canımı sıkıyor.

Tom bores me.

Mary canımı sıkıyor.

Mary bores me.

Gerçekten canımı sıkıyorsun.

You really annoy me.

Bu sadece canımı sıkıyor.

It just bugs me.

O gerçekten canımı sıktı.

It really bugged me.

Mektubu benim canımı sıkıyor.

His letter makes me uneasy.

Canımı dişime takarak çalışıyorum.

I work my ass off.

Tom canımı sıkmaya başlıyor.

Tom is starting to annoy me.

Detaylarla benim canımı sıkmayın.

Don't bother me with details.

Onlar benim canımı sıkıyor.

They bore me.

Bu iş canımı sıkıyor.

This job gives me the hump.

Benim canımı sıkmayı bırak.

- Stop bugging me!
- Stop bugging me.

O sorularla benim canımı sıkıyor.

He annoys me with questions.

Canımı sıkan bir şey var.

There's one thing that is bothering me.

O, canımı yaktı ama ağlamadım.

It hurt, but I didn't cry.

O adam benim canımı sıkıyor.

That guy annoys me.

Bunun canımı sıkmasına izin vermeyeceğim.

I won't let that bother me.

- Canımı yakıyorsun.
- Bana zarar veriyorsun.

- You're hurting me.
- You are hurting me.

Anne! Hector benim canımı sıkıyor!

Mom! Hector's bugging me!

Tom'a canımı sıkmaktan vazgeçmesini söyledim.

I told Tom to quit bothering me.

Tom, benim canımı yakacağını söylüyor.

Tom says he'll hurt me.

Bu kelimeler benim canımı yakmalıydı.

those words were meant to hurt me.

Öğretmen sorularıyla canımı sıkmaya başladı.

The teacher began to shoot questions at me.

Tom'un sürekli şikayeti benim canımı sıkıyor.

Tom's constant complaining annoys me.

Sadece canımı sıkmayı bırak, tamam mı?

Just stop bugging me, okay?

Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.

Please go away and stop annoying me.

Canımı sıkmak için hataları kasıtlı olarak yaptı.

He made mistakes on purpose to annoy me.

- Beni rahatsız etmeyin.
- Canımı sıkmayın.
- Sinirimi bozmayın.

- Don't bother me.
- Don't bother me!

O hep şikayetleri ile benim canımı sıkar.

- He is always annoying me with his complaints.
- She is always annoying me with her complaints.

- Sen beni sinirlendiriyorsun!
- Sen benim canımı sıkıyorsun.

You're annoying me!

- Canımı sıkma. Çalışıyorum.
- Beni rahatsız etme. Çalışıyorum.

Don't bug me. I'm working.

Komşular çok gürültü yapıyorlar - onlar canımı sıkmaya başlıyorlar.

The neighbours are making too much noise – they're starting to annoy me!

- Beni yalnız bırakın.
- Beni rahatsız etmeyin.
- Canımı sıkmayın.

- Leave me in peace!
- Let me be.
- Don't bother me.

O, şikayetleri ile her zaman benim canımı sıkıyor.

He is always annoying me with his complaints.

Acıtıyor canımı, ama sorun değil. Ben buna alışığım.

It hurts but that's ordinary. I am used to it.

Allah canımı alsın ki bu ikimizin arasında kalacak.

I cross my heart and hope to die that this will stay between us.

Tetanos aşısı bir köpek ısırmasından daha çok canımı yaktı.

The tetanus shot hurt me more than the dog bite did.

O bütün gün canımı sıkmaktan başka bir şey yapmaz.

She does nothing but annoy me all day long.

Benim canımı sıkan onun ne söylediği değil, ama bunu söyleme şekli.

It isn't what he says that annoys me but the way he says it.

Son zamanlarda o öğrenci sınıf disiplinini bozuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim canımı sıkmaya başladı.

Lately that student has been disruptive in class. Honestly it's beginning to worry me.

- Kafamın tasını attırma.
- Tepemi attırma.
- Ayranımı kabartma.
- Kafamı bozma.
- Canımı sıkma.
- Sinirimi bozma.
- Benim asabımı bozma.

Don't piss me off.