Translation of "Bitkin" in English

Herkes bitkin.

Everyone is exhausted.

Onlar bitkin.

- They're exhausted.
- They are exhausted.

Tom bitkin.

Tom is pooped.

Bitkin olmalısın.

You must be exhausted.

Bitkin görünüyorsun.

You look exhausted.

Bitkin görünüyordun.

You looked exhausted.

Ve bitkin düşmüştüm.

and I was exhausted.

Tom bitkin görünüyor.

Tom looks exhausted.

Sen bitkin görünüyorsun.

You look beat.

Tom açıkça bitkin.

Tom is obviously exhausted.

Tom bitkin olacak.

Tom is going to be exhausted.

Tom bitkin mi?

Is Tom done?

Herkes bitkin görünüyor.

Everyone looks exhausted.

Oldukça bitkin görünüyorsun.

You look quite run down.

Kendimi bitkin hissettim.

I felt tired.

Sen bitkin görünüyordun.

You seemed exhausted.

Tom bitkin görünüyordu.

- Tom seemed to be groggy.
- Tom looked exhausted.

Bitkin olduklarını söylediler.

- They said they were exhausted.
- They said that they were exhausted.

Sophie and Carole bitkin.

Sophie and Carole are exhausted.

Sen kesinlikle bitkin görünüyorsun.

You look positively haggard.

Onlar bitkin olduklarını söylediler.

- They said they're exhausted.
- They said that they're exhausted.

Onlar bitkin, değil mi?

They are exhausted, aren't they?

Yorgun ve bitkin hissediyorum.

I feel tired and exhausted.

O çok bitkin görünüyordu.

She looked very tired.

Tom bitkin olduğunu söyledi.

- Tom said he was exhausted.
- Tom said that he was exhausted.

Tom biraz bitkin görünüyor.

Tom looks a little groggy.

Tom çok bitkin görünüyordu.

Tom appeared very tired.

Ben tamamen bitkin düştüm.

I was completely exhausted.

Jet uyumsuzluğundan bitkin hissediyorum.

I feel exhausted because of jet lag.

Tom bitkin düşmüş görünüyor.

Tom looks frazzled.

Biraz bitkin düşmüş görünüyorsun.

You seem a little frazzled.

Bugün kendimi bitkin hissediyorum.

I feel exhausted today.

Tom ve Mary bitkin.

Tom and Mary are exhausted.

Tom'a bitkin olduğumu söyle.

- Tell Tom that I'm exhausted.
- Tell Tom I'm exhausted.

Tom bitkin göründüğümü söyledi.

- Tom said I looked exhausted.
- Tom said that I looked exhausted.

Tom bitkin olduğunu söylüyor.

Tom says he's exhausted.

Tom muhtemelen bitkin olacak.

Tom will likely be exhausted.

Tom bitkin düşmüş olmalı.

- Tom must've been exhausted.
- Tom must have been exhausted.

Tom her zaman bitkin.

Tom is always exhausted.

Tom bitkin, değil mi?

Tom is exhausted, isn't he?

Tom'un bitkin olduğunu düşünmüyorum.

- I don't think Tom was exhausted.
- I don't think that Tom was exhausted.

Tom tamamen bitkin görünüyor.

Tom looks completely exhausted.

Tom ve Mary bitkin görünüyor.

Tom and Mary look exhausted.

Tom tamamen bitkin olduğunu söyledi.

- Tom said he was utterly exhausted.
- Tom said that he was utterly exhausted.

Tom, tamamen bitkin olduğunu söyledi.

- Tom said he was all worn out.
- Tom said that he was all worn out.

Tom eve bitkin görünerek geldi.

Tom came home looking exhausted.

Tom bana bitkin olduğunu söyledi.

- Tom told me that he's exhausted.
- Tom told me he's exhausted.

Tom Mary'nin bitkin göründüğünü söyledi.

- Tom said Mary seemed to be exhausted.
- Tom said that Mary seemed to be exhausted.

Tom Mary'ye bitkin olduğunu söyledi.

Tom told Mary that he was exhausted.

Tom Mary'nin bitkin olacağını düşündü.

- Tom thought Mary would be exhausted.
- Tom thought that Mary would be exhausted.

Tom Mary'nin bitkin göründüğünü düşünüyordu.

- Tom thought Mary looked exhausted.
- Tom thought that Mary looked exhausted.

Tom ve ben bitkin durumdayız.

Tom and I are exhausted.

Tom Mary'nin bitkin olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks Mary is exhausted.
- Tom thinks that Mary is exhausted.

Tom Mary'nin bitkin olduğunu söyledi.

- Tom said Mary is exhausted.
- Tom said that Mary is exhausted.

Tom bitkin olduğunu itiraf etti.

- Tom admitted that he was exhausted.
- Tom admitted he was exhausted.

Tom, Mary'nin bitkin olduğunu söyledi.

Tom said that Mary was exhausted.

Neden Tom bu kadar bitkin?

Why is Tom so exhausted?

Tom, Mary'nin bitkin gözüktüğünü söyledi.

- Tom said Mary looked exhausted.
- Tom said that Mary looked exhausted.

Tom gerçekten bitkin olduğunu söyledi.

Tom said that he was really exhausted.

Ve bitkin hayat tarzları yüzünden lanetlenmişler,

and damned for their languorous lifestyle,

Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.

His wife is worn out after looking after the children.

Bitkin olduğum halde, işe devam ettim.

Although I was exhausted, I continued to work.

Bütün gün çalıştıktan sonra bitkin olmalısın.

- You must be worn out after working all day.
- Having worked all day, you must be exhausted.

Ben yürüyüşten sonra tamamen bitkin düştüm.

I was completely exhausted after the hike.

Sadece kan görme onu bitkin düşürüyor.

The mere sight of blood makes him faint.

Oyun bittiğinde kendimi çok bitkin hissettim.

I felt exhausted when the game was over.

- Yorgun gibi görünüyorsun.
- Bitkin gibi görünüyorsun.

- You look like you're tired.
- You seem tired.

Tom bitkin olup olmadığını merak ediyorum.

I wonder if Tom is exhausted.

Tom her zaman bitkin gibi görünüyor.

Tom always seems to be exhausted.

Mary Tom'un bitkin göründüğünü düşündüğünü söyledi.

Mary said she thought Tom looked exhausted.

Tom Mary'nin bitkin göründüğünü düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought Mary looked exhausted.
- Tom said that he thought Mary looked exhausted.
- Tom said that he thought that Mary looked exhausted.

- Tom bitkin olacak.
- Tom tükenmiş olacak.

Tom will be exhausted.

Tom nezle olmuş ve bitkin durumda.

Tom is cold and he's tired.

Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.

Lack of food had left him weak and exhausted.

Tom bitkin olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

Tom kept working even though he was exhausted.

Dün Tom'a rastladığımda o oldukça bitkin görünüyordu.

When I bumped into Tom yesterday, he looked pretty worn out.

- Tom bitkin görünüyor.
- Tom oldukça yorgun görünüyor.

Tom looks worn out.

Tom bana Mary'nin bitkin olduğunu düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary was exhausted.
- Tom told me he thought Mary was exhausted.
- Tom told me he thought that Mary was exhausted.
- Tom told me that he thought that Mary was exhausted.

Tom bunu yaptıktan sonra muhtemelen bitkin olacak.

Tom is probably going to be exhausted after doing that.

Ancak bitkin bir Osmanlı çizgisiyle karşı karşıya kaldı.

but much depleted Ottoman line.

O, bitkin olsa bile işe geri dönmek zorundaydı.

Even though he was exhausted, he had to go back to work.

Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.

Tom worked all day and was completely worn out.

Mary uzun saatler çalışır ve eve bitkin gelir.

Mary works long hours and comes home exhausted.

1) Ordusuna tekrar erzak tedarik edip bitkin adamlarını dinlendirmek

1) He resupplies and rests his exhausted men.

Hem Tom hem de Mary endişeli ve bitkin görünüyordu.

Tom and Mary both look worried and exhausted.

Bize lokantada hizmet eden garson bitkin ve stresli idi.

The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.

O, önümüzdeki birkaç gün için çok zayıf ve bitkin olacak.

He's going to be very weak and peaky for the next couple of days.

Beth çok sıkı çalışmak zorunda kaldı, ve şimdi o aç ve bitkin.

Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.

Tom yaptığı yolculuktan sonra kendini tamamiyle bitkin hissediyordu ve toparlanmak için en az bir haftaya ihtiyacı vardı.

Tom was exhausted after his trip and it took him at least a week to recover from it.