Translation of "Bilmeyecek" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bilmeyecek" in a sentence and their english translations:

- Hiç kimse bilmeyecek.
- Kimse bilmeyecek.

- No one will know.
- Nobody will know.

Kimse bilmeyecek.

- No one will know.
- Nobody will know.
- Nobody'll know.
- No one is going to know.
- No one will find out.

O bilmeyecek.

She won't know.

Tom bilmeyecek.

- Tom won't know.
- Tom isn't going to know.

Hiç kimse bilmeyecek.

- No one will know.
- Nobody will know.
- Nobody'll know.

Tom nedenini bilmeyecek.

Tom isn't going to know why.

Tom farkı bilmeyecek

Tom won't know the difference.

Tom asla bilmeyecek.

Tom will never know.

Tom sebebini bilmeyecek.

Tom won't know why.

Onlar asla bilmeyecek.

They'll never know.

Kimse burada olduğumu bilmeyecek.

- No one will know I'm here.
- Nobody will know that I'm here.
- No one will know that I'm here.
- Nobody will know I'm here.

Tom o konuyu bilmeyecek.

Tom isn't going to know about it.

Tom ne yapacağını bilmeyecek.

Tom won't know what to do.

Tom burada olduğumu bilmeyecek.

- Tom won't know I'm here.
- Tom won't know that I'm here.

Hiç kimse asla bilmeyecek.

- Nobody'll ever know.
- No one will ever find out.
- No one will ever know.

Onlar orada olduğumuzu bilmeyecek.

They won't know we're there.

Tom bunun hakkında bilmeyecek.

Tom won't know about it.

Sami asla gerçeği bilmeyecek.

Sami is never gonna know the truth.

Kolay olmalı, başka kimse bilmeyecek.

It should be easy, no one else will know it.

Gelecek nesil ırkçılığı asla bilmeyecek.

The next generation will never know racism.

Kendisi bunu bilmeyecek kadar akıllıdır.

He is too wise not to know that.

Tom orada olduğumu bile bilmeyecek.

- Tom won't even know I'm there.
- Tom won't even know that I'm there.

Tom onu kime vereceğini bilmeyecek.

Tom won't know who to give it to.

Tom seni nerede bulacağını bilmeyecek.

Tom won't know where to find you.

Burada olduğumuzu Tom bile bilmeyecek.

Tom won't even know we were here.

Tom onu nasıl yapacağını bilmeyecek.

Tom won't know how to do that.

Tom onu nasıl kullanacağını bilmeyecek.

Tom won't know how to use it.

Tom muhtemelen ne yaptığını bilmeyecek.

It's unlikely Tom will know what to do.

Tom ne olduğunu asla bilmeyecek.

Tom will never know what happened.

Hiç kimse giysilerini nereden aldığını bilmeyecek.

Nobody is going to know where you purchased your clothes.

Tom büyük olasılıkla o şarkıyı bilmeyecek.

Tom isn't very likely to know that song.

Tom onun hakkında bir şey bilmeyecek.

Tom won't know anything about that.

Tom muhtemelen Mary'nin nerede yaşadığını bilmeyecek.

Tom isn't likely to know where Mary lives.

Tom bana söyleyenin sen olduğunu asla bilmeyecek.

Tom will never know it was you who told me.

Kendisine söylemediğin sürece ona aşık olduğunu bilmeyecek.

She won't know that you love her unless you tell her.

Tom, sonuna kadar senin ne yaptığını bile bilmeyecek.

Tom won't even know what you did until it's over.

- Tom ona neyin çarptığını bilmeyecek.
- Tom neye uğradığını şaşıracak.

Tom won't know what hit him.

"Hiç kimse giysilerini nereden satın aldığını bilmeyecek." "Hayır, bilecekler!"

"Nobody is going to know where you bought your clothes." "No, they will!"