Translation of "Hakkındaki" in English

- Kız hakkındaki hikâye, haberlerdeydi.
- Kız hakkındaki anlatı haberlerdeydi.

The story about the girl was in the news.

- Onun hakkındaki gerçeği bilmeliyim.
- Onun hakkındaki gerçeği bilmem gerekiyor.

I must know the truth about him.

İşte, iklim hakkındaki gerçekler.

So here are the facts about climate.

Kitap hakkındaki yorumları olumluydu.

His comments about the book were favorable.

Çin hakkındaki izleniminiz nedir?

What's your impression of China?

Onun hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

I must know the truth about him.

Tom hakkındaki izlenimin nedir?

What's your impression of Tom?

Tom hakkındaki suçlamalar neler?

What are the charges against Tom?

Tom hakkındaki haberi duydum.

I heard the news about Tom.

Bunun hakkındaki hissettiklerini saklama.

Don't conceal what you feel about it.

Konu hakkındaki görüşün ne?

What is your opinion on the matter?

Hakkındaki her şeyi biliyoruz.

We know everything about you.

Tom hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

I must know the truth about Tom.

Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.

- I love jokes about animals.
- I love animal jokes.

Onlar hakkındaki haberi duydum.

I heard the news about them.

Onun hakkındaki haberi duydum.

I heard the news about him.

Sincaplar hakkındaki cümleleri severim!

I love sentences about squirrels!

Onun hakkındaki şüphemden kurtulamadım.

I couldn't get rid of my doubt about it.

Kitabım hakkındaki görüşünüz nedir?

What's your take on my book?

Kız hakkındaki anlatı haberlerdeydi.

The story about the girl was in the news.

Durum hakkındaki düşünceleriniz nedir?

What are your thoughts on the situation?

Tom hakkındaki söylentilere inanmıyorum.

I don't believe the rumors about Tom.

Kız hakkındaki hikâye, haberlerdeydi.

The story about the girl was in the news.

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

Your feelings about wealth and money,

Hakkındaki yazıları tekrar tekrar okurdum.

on glaciers, Antarctica and Greenland.

Hükümet hakkındaki fikirleriniz benimkinden farklı.

Your ideas about the government are different from mine.

Söylenti hakkındaki gerçeği bulmaya çalıştı.

She tried to investigate the truth about the rumor.

Mary ünlüler hakkındaki dedikoduları sever.

Mary likes to gossip about celebrities.

Tom hakkındaki mesajı kime gönderdin?

Who did you send the message about Tom to?

Bu kitap hakkındaki izlenimin nedir?

- Give me your impression of this book.
- Tell me your impression of this book.

Okul giysileri hakkındaki düşüncen nedir?

What is your opinion on school uniforms?

Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.

I know everything about you.

Tom hakkındaki her şeyi seviyorum.

I love everything about Tom.

Dan, Linda hakkındaki gerçeği anlattı.

Dan told the truth about Linda.

Konu hakkındaki bilgin yüzeysel, Tom.

- What you know about the subject is superficial, Tom.
- Your knowledge of the subject is superficial, Tom.

Tom hakkındaki söylentiyi duydun mu?

Have you heard the rumor about Tom?

Bilgisayar hakkındaki tüm kitapları topla.

Put all the books about computers together.

Bunun hakkındaki yorumlarınızı duyabilir miyim?

Can I hear your comments about this?

Time'da Asya hakkındaki makaleyi okudunmu?

Have you read the article about Asia in Time?

Amerika hakkındaki izlenimim çok iyi.

- My impression of America is very good.
- My impression of the United States is very good.

Ben vergiler hakkındaki fikrinize katılıyorum.

I agree with your opinion about taxes.

Tom, Mary hakkındaki söylentilere inanmıyor.

Tom doesn't believe the rumors about Mary.

Temel gelir hakkındaki görüşünüz nedir?

What's your opinion on basic income?

Tom'un haber hakkındaki tepkisi neydi?

What was Tom's reaction to the news?

Planın hakkındaki her şeyi biliyorum.

I know all about your plan.

Ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

and how understanding the truth about the sloth

Ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar.

will change your opinion on what to do.

Lütfen siz de konu hakkındaki düşüncelerinizi

Please do you think your thoughts on the subject

Parti hakkındaki her şeyi sana bırakacağım.

I will leave everything about the party up to you.

Sanık, hakkındaki iki suçlamadan beraat etti.

The accused was acquitted on two of the charges.

O, yurtdışına gitme hakkındaki fikrini değiştirdi.

He has changed his mind about going abroad.

Ona macerası hakkındaki her şeyi anlattı.

She told him all about her adventure.

Oğlumun ölümü hakkındaki gerçeği bilmek istiyorum.

I want to know the truth about my son's death.

O şarkı hakkındaki sözleri hâlâ hatırlayamıyorum.

I still can't remember the words to that song.

Mary hakkındaki her şeyi Tom'a söyledim.

I've told Tom all about Mary.

Senin hakkındaki her şeyi Tom'a söyledim.

I've told Tom all about you.

Ruslar ayılar hakkındaki her şeyi bilirler.

Russians know everything about bears.

Bu benim eğlence hakkındaki fikrim değil.

This is not my idea of fun.

Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.

I recalled a newspaper story about those twins.

Onun eğlence hakkındaki fikirlerini ilginç buluyorum.

- I'm amused by his idea of leisure.
- I find his ideas about leisure interesting.

Senin hakkındaki her şeyi bilmek isterim.

I'd love to know everything about you.

Okulumuz hakkındaki bir makale, gazeteye çıktı.

An article about our school appeared in the newspaper.

Tom, Mary hakkındaki her şeyi özlüyor.

Tom misses everything about Mary.

Tom, insanların onun hakkındaki düşüncelerini önemsemez.

Tom doesn't care what people think about him.

Onlar hakkındaki her şeyden nefret ediyorum.

I hate everything about them.

Tom Mary hakkındaki her şeyi unuttu.

Tom forgot all about Mary.

O onun hakkındaki her şeyi sevdi.

She loved everything about him.

Onun ölümü hakkındaki gerçeği asla bilmeyeceğiz.

We'll never know the truth about his death.

Japon eğitim sistemi hakkındaki görüşünüz nedir?

What is your opinion on the Japanese education system?

Kış hakkındaki en kötü şey kardır.

The worst thing about winter is the snow.

Senin hakkındaki her şeyi bana anlat.

Tell me everything about you.

Konuşan bir rakun hakkındaki bir filmdi.

It was a movie about a talking raccoon.

Tom, Mary hakkındaki her şeyi sevdi.

Tom loved everything about Mary.

Leyla develer hakkındaki her şeyi biliyordu.

Layla knew everything about camels.

Bana yolculuğun hakkındaki her şeyi anlat.

Tell me all about your journey.

Sadece Tom hakkındaki her şeyi seviyorum.

I just love everything about Tom.

Konu hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlar kısmında belirtin

please state your thoughts on the subject in the comments section

Kar hakkındaki kısmı hariç, sizinle aynı düşüncedeyim.

I agree with you, except for the part about the profits.

Mary hakkındaki sevdiğim şey onun güçlü karakterdir.

What I like about Mary is her strong character.

Kedimi yiyen Tom hakkındaki hikaye doğru değil.

The story about Tom eating my cat isn't true.

Tom'un bugünkü toplantı hakkındaki mesajını almadın mı?

Didn't you get Tom's message about today's meeting?

Tom hakkındaki duygularımı gayet açık belirttiğimi düşündüm.

- I thought I'd made my feelings about Tom perfectly clear.
- I thought that I'd made my feelings about Tom perfectly clear.

Tom hakkındaki ilk izlenimimi bilmek ister misin?

Do you want to know my first impression of Tom?

Avrupa Birliği'nin dil politikası hakkındaki görüşün nedir?

What's your opinion about the linguistic policy of the European Union?

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.

Ben senin hakkındaki her şeyi biliyorum, Tom.

I know all about you, Tom.

Tom Mary'nin yaptığı hakkındaki gerçeği asla öğrenmedi.

Tom never found out the truth about what Mary did.

Tom olanlar hakkındaki her şeyi Mary'ye söyledi.

Tom told Mary about everything that had happened.

Tom'un ne olduğu hakkındaki gerçeği bildiğini düşünüyorum.

- I think Tom knows the truth about what happened.
- I think that Tom knows the truth about what happened.

Hayatı hakkındaki en iyi kitap hayatın kendisidir.

The best book about life is life itself.

Yeni transfer öğrencisi hakkındaki dedikoduyu duydun mu?

Have you heard the rumor about the new transfer student?

Dans hakkındaki bir kitap masanın üzerinde duruyor.

A book about dancing is lying on the desk.

Tom zaten senin hakkındaki her şeyi unuttu.

Tom has already forgotten all about you.

Tom, Mary ve John hakkındaki söylentiye inanmadı.

Tom didn't believe the rumor about Mary and John.

Bu olay hakkındaki gerçeği bilmek istiyor musun?

Would you like to know the truth about this event?

Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.

Wait until all the facts in the case are known.

Onlar askeri operasyonlar hakkındaki bilgiyi gizli tuttular.

They kept the information about the military operations a secret.

O onun kötü sürüşü hakkındaki uyarılarına içerledi.

She resented his remarks about her poor driving.